Dr. İbrahim Büyükeken

Dr. İbrahim Büyükeken

Gazeteciler sahipsiz mi?

Gazeteciler sahipsiz mi?

Toplumun gözü kulağı olan gazeteciler kamusal bir görev yerine getiriyor. Bu görevi yerine getirirken, zaman zaman çeşitli zorluklar yaşıyoruz. Hem de öyle böyle değil.. Bazen insanın sabrını zorluyorlar…

**

Bazen dayak yiyoruz, bazen küfür. Öyle normal küfürler de değil. Ucu ailemize uzanan küfürler yiyoruz. Gün geliyor mobbinge uğruyoruz...Maalesef; herkesin yaptığı yanına kar kalıyor…

**

Geçtiğimiz günlerde Konya’nın Karatay ilçesinde metruk bir bina çöktü. Bu olayda babaanne ve iki torunu hayatını kaybetti. Tüm gazeteciler olayın detaylarını öğrenmek için evin çöktüğe yere gitti..

**

Olay yerinde gazetecilik görevini yapan DHA Muhabiri kardeşimiz Hasan Dönmez, kendini bilmez iki kişinin saldırısına uğradı. Hem de canlı yayında. Türkiye canlı yayında dayak yiyen gazeteci olayına da şahit oldu…

**

Dayak var üstüne bir de küfür var.. Arka planda ise hiçbir şey olmamış gibi yapan güvenlik görevlileri. Kardeşimiz meslektaşımız Hasan Dönmez daha 3 hafta önce babasını kaybetmişti…

**

Daha acısı taze iken göreve koştu. Hayat devam ediyordu. 3 kişinin öldüğü bir olayı tüm detayları ile canlı yayında anlatıyordu. Hayatını kaybeden kişilerin birinci dereceden akrabaları bile değildi saldıranlar…

**

Hasan’a atılan yumruk ha sana atıldı ha bana. O yumruklar, o tokatlar hepimize atıldı. Sanki o yumruğu kendime atılmış gibi hissettim. Canım acıdı, öfkelendim. Ama ne çare. Kınamaktan öteye geçemiyoruz…

**

 Hasan’ın başına gelenler başka arkadaşlarımızın da başına geldi. Mart ayında gazeteci dostum Mehmet Ali Kayacı ve meslek büyüklerimizden Ömer Faruk Karabululut Ladik’te saldırıya uğradı…

**

Saldırganlarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Arkaları sağlam olunca yaptıkları yanları kar kaldı. Bir sosyal medya trolü onları hedef gösterdi…Yapılan saldırının doğru olduğunu savundu…

**

Bugüne kadar fiziksel bir saldırıya uğramadım. Ama hiçbir kabahatimiz olmaması rağmen bazı adli haberler yüzünden dünya kadar hakareti ve küfrü yemek zorunda kaldım. Şikayet etsen kimi kime şikayet edeceksin…

**

Gün geldi mobbinge uğradımız anlar bile oldu. Kendini bilmez, karakter yoksunu çakma öğretim üyelerine hakaretlerine uğradık. Daha ileri gidenler bile oldu ama onları şimdilik yazmayacağım…Yine sonuç yok.

**

Suç biraz da bizde. En çok da kendi meslektaşlarıma kızıyorum. Kendime de kızıyorum. Mesleki dayanışma her geçen gün azalıyor. Gazeteciler birbirine sahip çıkamadığı için meydanlar ite köpeğe kalıyor…

**

Sonra birileri gelip gazetecilere küfür de ediyor, tekme tokat giriyor da.. Böyle bir ortamda biz kimin gazetecilik yapacağız? Canı sıkılan soluğu gazetecilerde alıyor…Toplumun stres topu haline geldik adeta…

**

Dayak yiyen gazeteci, küfür yiyen gazeteci. Her gün başıma bir iş gelir mi diyen gazeteci? Böyle bir ortamda gazetecilik yapmanın da sıradan insanların haklarını savunmak da çok zor…

**

Hasta yakınlarından dayak yiyen doktoru biz savunuruz, veliler tarafından darp edilen öğretmeni biz savunuruz. Toplumda haksızlığa uğrayan, şiddete uğrayan ne kadar insan varsa onların en büyük savunucusu gazetecilerdir. Ama gazetecileri kimse savunmaz…

**

Basını özgür olmayan toplumlar çürümeye mahkumdur. Özgür basın nefes borusu gibidir. Şu an toplumun nefes borusu tıkanmak üzere… Beyin ölümü de gerçekleştikten sonra bu toplumu bir daha ayağa kaldırmak çok zor olacak…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. İbrahim Büyükeken Arşivi