Garib Başkent
“Bir başkent daima başkenttir. Ne kadar susturulursa susturulsun yine konuşur.” der Tanpınar. Biz bu tarihi cümlenin ilk kısmını anlayamamasından ötürü ikinci kısmını yaşayan bir coğrafyayız aslında.
Şimdi birkaç karşılaştırma yapalım müsaadenizle…
Ceddimiz Osmanlı’nın en değer verdiği topraklardandır Balkanlar malumunuz. Hatta Doğu seferlerinden evvel Balkanlar ele geçirilmiş, 15. YY’ın ikinci yarısından itibaren de -bir nevi- Osmanlı felsefesi ile yoğrulmuştur bu topraklar. Bu emeğin karşılığı olarak da Balkanlar Osmanlı’ya her daim hizmet etmiş, sadrazamlıktan padişah hanımlığına kadar birçok görevi başarıyla yerine getirmiştir.
Balkan savaşlarından sonra elimizden çıkan Kosova’nın Gora köyü mesela. Çanakkale savaşlarında “Cihad-ı Ekber” ilan edilince, Osmanlı himayesinde olunmamasına rağmen, köyde eli silah tutan her kim varsa cepheye akın etmiş, birçoğu şehit düşmüş.
Türbedarî sülalesi misalen. Kosova’nın başkenti Priştine’de Sultan I. Murad’ın türbesini asırlardır bekleyen, bombalanılmasına, saldırılara, sahipsizliğe rağmen geri adım atmayan, o toprakları Türk toprağı olarak benimseyen ve orada vefat etmeyi şeref kabul eden Türbedari teyzem.
Ya da İtalya’da “Türk köyü” olarak bilinen Moena. II. Viyana kuşatması sonrası yaralı vaziyette köye gelen yeniçerinin iyileştikten sonra köye zulmeden derebeylerine karşı verdiği mücadele ile köyü yeniden refaha kavuşturması ve akabinde ilelebet Türk Köyü olarak bilinecek olan Moena köyü.
Gelelim GARİB BAŞKENT Konya’mıza…
Belde-i Muhayyere’dir Konya rahmetli Erbakan hocamızın ifadesi ile. Yani Efendimiz’e (SAV) hicret için önerilmiş üç mübarek beldeden birisidir.
Tasavvufun doğduğu hoşgörü şehridir Konya. “Ne olursan ol yine gel!” felsefesinin vücut bulduğu, çağlara meydan okurcasına tüm dünyaya haykırıldığı yerdir. Mevlana’nın, Şemsi Tebrizi’nin, Sadreddin’i Konevi’nin, Muhyiddin-i Arabi’nin, Ateşbaz-ı Veli’nin, Tavusbaba’nın, Nasreddin Hoca’nın, Hacıveyiszade’nin, Hacı Ahmet Ağa’nın, Hadimi hazretlerinin, Siyam efendinin, Seyyid Harun Veli’nin hizmet ettikleri ve ebedi istirahatgahlarının bulunduğu coğrafyadır.
Hepsinin yanında, bir başkenttir; Sultanlar şehri, Selâtin şehridir Konya. 8 Selçuklu Sultanının meftun olduğu, Osmanlı’nın ilk temellerinin atıldığı, Ertuğrul Gazi’nin görev kuşandığı şehirdir Konya.
Hâsılı, kıymet bilmeyenlerin ekseriyetimizi oluşturduğu pek kıymetli topraklarda yaşamaktayız.
Balkanları dolaştığınız her an, “Biz sizinle hemşeriyiz, bizim dedelerimiz de Konya’dan gelmiş.” der Evladı Fatihan. Köklerimizin ulaştığı yerleri hayal dahi edemiyoruz maalesef.
Nereden geldi tüm bunlar aklıma, söyleyeyim onu da.
Mümkün mertebe “garib” camileri ziyaret etmeye, oralarda ibadet etmeye gayret ederim “garib” yurdumda.
Alâeddin camiinden aşağıya doğru yürürken düştü aklıma. 800 yıl öncenin Ulu Camisinde namazdan çıktıktan sonra aynı yolu yürüyen Sultan Alâeddin, o dönemde ne düşünüyordu acaba?
Garib olan her ne varsa; en kalbi selam ve hürmet size olsun!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.