Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Evlenme işlemi ve ninemin vefatı

Evlenme işlemi ve ninemin vefatı

Ebeveynler yani anne ve babam beni evlendirmeyi kararlaştırmışlar.

Bana doğrudan malumat vermeden annem, (anneanne) Ayışnene bir komşu ile kız aramaya başlayınca malumattar oldum.

Benim bir kız tavsiyem bulunmuyordu. Evvelki sevgili gelin olmuştu malumunuz.

Mahalle kızları hatta bazılarının anneleri meyilli olsalar da mahalleden istemediğimi açıklamıştım.

***

Bu günün evlenme işlemi ile o yılların arasında çok büyük fark vardı.

Bizimkiler gezerken sizlere o yıllarda nasıl oluyordu herhalde anlatmakta fayda var.

***

Gençlerin anlaşmasından başlayalım.

Oğlan kız birbirine alaka duymuş, oğlan ailesine bildirip istetmiş, kız tarafı da olur vermişse işlem normalden gider.

Kız ailesi olumsuz cevap vermişse iki işlem olur.

Oğlan kızla anlaşır sözde kaçırılmış gibi kaybolurlar. Kız tarafının şikâyeti ile köylerde jandarma şehirde polis onları bulur yakalar.

Yakalar ama kız ben kaçtım deyiverirse yapacak bir şey yok tek taraflı düğün yapılır.

***

İkincisi oğlan kaçırmaz aksine kız oğlan evine kaçar. Oğlan evi kız evine halledelim diye haber salar.

Olur derler se ne ala olmazsa oğlan evi misafir ettikleri kızın düğününü tek taraflı yaparlar.

Aslında bu işlemler halen var şimdileri aileler istemezse gençler nikâhı kıyıp bir eve göçerler. Bu o yıllarda çok zordu ve hemen hemen yapılmazdı.

***

Gelelim görücü usulünün başlamasına.

Evin hanımlarından büyükler şalvar veya mantoları çeker yollara düşerler.

Dostlardan tavsiye edilenlere veya o mahallede “burada bakılacak kız var mı?” diyerek gösterilen yerlere girer kızın kahvesini içip tetkik etmiş olurlar.

Beğendikleri varsa kim olduklarını öğrenir ora komşulara aileyi sorar derin tetkiki oğlanın babası yapar.

Tahkikat da olumlu ise kadınlar tekrar kızın evini çalar tekliflerini yaparlar.

Kız tarafı da tetkik için olacak ki “biz size on gün sonra haber veririz” derler.

Oğlan tarafı bu arada başka yerlere de bakabilirler.

Vermek istemeyen kız tarafı “Daha yaşı küçük vb.” Gibi bahanelerle meseleyi kapatır.

Olumlu cevap alınırsa nişan günü ve takılacak takı alınacak eşyalar bile konuşulur.

Bu arada oğlan ve kız kesinlikle görüştürülmez. Yapılan nişan merasiminde bile. Taaa ki nikâh yapılırken görmüş olurlar düğün gününe kadarda görüşemezler. Gerdeğe kadar.

***

Diyeceksiniz ki öyle şey olur mu? Evet, oluyordu 60’lı yıllara kadar. Bu âdete uymayan aileler parmakla sayılabilirdi.

Benim başımdan da böyle geçti. Anlatayım.

***

Bizimkiler sokak sokak aramaya başladılar. Akşam bana söylüyorlardı durumu. Ayışnenem bana beğenmediğini ayrıca belirtiyordu gördüklerini.

Sadırlarda rahmetli saatçi Davut Hoca’nın kızına bakmışlar çok beğenmişler. Teklifi yapmışlar. 

Akşam Ayışnenem olur veriyordu bana.

İş yerime bir gün şalvarlı iki hanım geldi. “Mobilya ve koltuk ile sandalyelerimiz var tamir olacak yapar mısın” diye sordular.

“Mobilya işini bıraktım ama sizinkini yapıvereyim” dedim gittiler.

Tereddüt etmiştim o yıllarda böyle şalvarlı hanımların pek mobilyası olamazdı. Şüphelenip “galiba bunlar beni tetkike geldi” diye düşünüp akşam anlatınca tarifime göre Davut Hoca’nın hanımı ve baldızı olduğu anlaşıldı.

Uzatmayalım yaşı küçüklüğünde ki hakikaten 17 yaşında. Olumsuz cevap verdiler.

***

Rahmetli kıymetli hoca ve vaizlerimizden Tahir Hoca yeni askerden terhis olup vaaz vermeye başladığı günlerde idi.

Onları tavsiye etmişler ve uzatmayalım kıza bakmışlar beğenmişler hatta söylemişler.

Babası işyerime gelerek durumumu tetkik etmiş oldu. Ve konuşalım demişti babama.

Ayışnenem bana bu kız da güzel ama cismen sana göre değil. Davut Hoca’nın ki olsa idi ama olmadı deyince…

Ben “buradan vazgeçin. Başka yere bakın” dedim.

***

Müze civarında evi olan Karkın’ın ağalarından birinin kızını beğenmişler.

Olumlu cevap alınca işlemlere babam hemen başladı bile…  

Yazlık sinemada ki filmin sonu çıkışında. Anneleri yanlarında dört kız topluluğu dikkatimi çekti.

Bana bir tuhaflık ve içimden bir duygu geldi nedense. Annemlerin baktıkları kız bunlardan biri galiba deyip takip ettim.

Girdikleri evi anneme tarif edince “evet onlar” dedi.

Öyle deyince  “böyle başlarında erkeksiz sinemaya gidenleri istemem” dedimse de…

“Ne olmuş yani sinemaya damı gitmesinler o kızı alacağız” deyip nişan gününü tayin ettiler.

***

Bir Cumartesi akşamı nişanlanıyordum.

Ne ben kızı nede kız beni görmedim düğüne kadar görüşmeyecektik de.

***

O gün sabah erkenden komşu kadın annemi çağırdı. Annem ellerini birbirine vurarak geliyordu.

“Oğlum ne yapcaz şimdi? Davut Hoca’nın hanımı gelmiş biz kızımızı vereceğiz diyor. Nasıl olacak şimdi.

Sen şöyle bir dışarıya çıkıp git göreceklermiş seni.”

Dışarı çıktım gittim iş yerime. Karışık bir işlem olmuştu! Karkınlılara vazgeçtiğimizi nasıl söyleyecektik? Bunca işlemden sonra?

Ben iki tarafın kızını da görmedim ama. Ayışnenem yine “o kız çok iyi bundan vazgeçin Davut Hoca’nın kızını alın” diyordu.

Karkınlı kız için bir şok olacaktı.

***

Köyden haber geldi. Ninem (Babaannem) vefat etmiş cenazesine gidilecekti.

Beni büyütüp “yeşilim” diye seven ninemi kaybetmiştik çok üzülmüştüm. (1952 Ekim)

***

Bahane bulundu. Cenaze dolayısı ile nişan merasimi ertelenmişti.

Tabii bir daha Karkınlılara gidilmedi.

***

Gelecek yazıda buluşuruz inşallah…

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

babaannem-ninem-haci-rrabia-hanim.jpg

Babaannem Hacı Rabia Hanım

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi