Estağfirullah
Kıymetine paha biçilmez Şehrullah’ın son on gününe geldik efendim. Başladığımızdan beri yüce Mevlâ’mızı çok anmakla, günahlarla katılaşan kalplerimizi yumuşatma gayretinde olduk. Şimdi bu güzel ayda biraz da tevbe ve istiğfar, dua ve niyazdan bahsetmek istiyoruz.
Aşkla, şevkle, zükru tesbihatla Hak kapısına dayananlar nasuh tevbelerini ihmal etmemeliler. İstiğfar ve duâyı bütün peygamberler, Hak dostları evliyalar, sâlihler hem darlıkta hem bollukta hep yapa gelmişlerdir. Genelde insanlar başları dara düştüğünde, sıkıntı ve problem zamânında yâhut çocukları bir imtihana girdiklerinde duâya sarılırlar, yatır ve türbe ziyâretleri yaparlar. Halbuki sâdece sıkıntı ânında değil sıkıntısız, rahat günlerde de dua çokça yapılmalı ki diğer zamanlarda huzurlu olunabilsin.
Duâyı nasıl yapacağımız da önemli tabi. Yine mübârek üç aylarda hasta ruhlarımızın iyileşmesi için sizlere birkaç haftadır bahsettiğimiz “Zikir Reçete”mizden istifâde edelim istiyoruz:
NASIL BİR DUA?
Fedâle ibni Ubeyd (r.a) şöyle dedi: Resulûllah sallallâhu aleyhi vesellem namazdan sonra Allâh’a hamd etmeden, Peygamber aleyhisselâm’a salatü selam getirmeden dua eden bir adamı işitti. Bunun üzerine: ‘Bu adam acele etti’ buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı. Ona şöyle buyurdu:
‘Biriniz dua edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamd etsin, sonra Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e salâtü selam getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.” (1)
Tabi dua ederken sâdece lafzen değil yürekte işin içine girmeli, duâlar gönülle bütün samimiyetimizle yalvara yakara yapılmalı. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:
“(Ey Peygamber!) De ki, Sizin kulluk, dua ve yalvarmanız (tevbeniz) olmasa, Rabb’im size ne diye değer versin?” (2) âyetten de anlaşılacağı üzere nemli gözlerle, yanık yüreklerle duâlar icra edilmeli. Ve duâlar korku-ümit arasında bir ruhi hal ile yapılırsa hem kişiler hem toplum olarak salaha kavuşulur. Dua hayattır, dua huzurdur. Dua ile olası kederler izâle edilir.
Ancak bunun için temiz ve arınmış bir yürek gerek onu temin için de tevbeye sarılmalı. Tevbe, gaflete dalanları uyandırır, hasta ruhlara şifa bahşeder. Cenâb-ı Hak biz Müslümanlara tevbeyi emrediyor. Bakın âyeti kerimede ne buyruluyor:
“Ey imân edenler! Samimi bir tevbe ile Allâh’a dönün! (Ancak böyle yaptığınız takdirde) umulur ki, Rabb’iniz sizin kötülüklerinizi örter!...” (3)
Hz. Allâh’a varma ve muhabbetullâh’a erişme yollarında tevbe-istiğfar, dua ve içli yakarışlar önemlidir. Çünkü kalp günah kirlerinden arınmalı ki kişiye mânâ âlemi açılsın, ebediyet ufku seviye kazansın. O halde tevbe şart. Peki, nasıl bir tevbe? İşte cevâbı:
İLLA TÖVBE İLLA TÖVBE :
Şeddad ibn Evs (r.a)’den gelen bir rivâyet ile Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; Allâh’a sunulacak istiğfarların en güzelinin şu dua olduğunu bundan dolayı da bu duâya Seyyidu'l istiğfar ( = istiğfarların en güzeli) dendiği bizlere bildirmiştir:
‘Allahumme ente Rabbi la ilâhe illa ente halekteni ve ena abduke ve ena alâ ahdike ve va'dike mastata'tu, e'ûzu bike min şerri ma sana'tu, ebûu leke bi-ni'metike aleyye ve ebûu bi-zenbi fağfir li feinnehu la yağfiruz'zunûbe illâ ente.’
Kendisinden başka ilah olmayan ve beni yaratan Ey Rabbim! Ben senin âciz bir kulunum. Gücüm yettiğince sana verdiğim ahdim ve vaadim üzerine sâbit durmaya çalışıyorum. İşlediğim kusurlardan yine sana sığınıyorum. Üzerime yağdırdığın nimetleri itiraf, günâhlarımı ise sana ikrar ediyorum. Günahlarımı bağışla, çünkü günahları bağışlayan ancak sensin. (4)
İstiğfarı kabul, dua ve dilekleri makbul olmuş günler diliyorum efendim. En güzel dileklerimle Allah’a emânet olunuz.
-------
1- Ebû Dâvûd, Vitr, 23 / Nesâî, Sehv, 48
2- Furkan, 77
3- Tahrim, 8
4- Buhârî, Kitabü’t Deavet, 6306/ Ebû Davûd, 5070
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.