Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

En güzele doğru…

En güzele doğru…

            Önce insan demeden hiçbir meselemiz çözülmez. Önce insan, önce insan, önce insan…

            Nasıl çok büyük bir kalkışma olan darbe, insan ile çıkıp yine insan ile önlendiyse bu hakikatten ders çıkarıp bir daha olmasın adına yeni yapılandırılacak işlere insanın ihyâsıyla başlanmalıdır. Devletin bugüne kadar en geri kaldığı nokta eğitim husûsudur. Bilindiği üzere en zor iş insan eğitimidir. Ama zor da olsa bu konuya kafa yormalı ve akılla, ferâsetle yepyeni sistemler uygulanmalıdır. Meselâ; milletçe son günlerde mâruz kaldığımız o hâin darbe girişiminden önce işin bu raddeye gelmemesi gerekirdi. Dersânelerin kapatılmasının ardından 17-25 Aralık meselesinden sonra bunlar iyiden iyiye kinlendiler. Bir araya gelerek âdeta nefret kusan toplantılarda farklı organize arayışlarına giriştiler yâni sinmediler daha da bilendiler ve işi bu derekeye kadar getirdiler. Buna müsâde edilmemeliydi. Bizler bir zamanlar bir araya geldiğimizde; ‘Aman basılırız’ diye yanımızda ‘Yasin’ ve ‘Diyânetin ilmihal’ kitaplarını bulundururduk. Bunlara da da öyle korkular yaşatarak böylesi organize olmalarına müsaade edilmemeliydi.

            Bu darbe kalkışmasında en çok gücüme giden ve içimi acıtan husus ‘Kuleli Askeri Lisesi’ öğrencilerinin de bu menfur hâdisenin içinde yer alması husûsu idi. Ailemizde bu güzide liseden mezun şehitlerimiz mevcut bulunduğundan orası benim için özel bir önem taşırdı. Bu genç yavrularımızın halka silah doğrultan nihâyetinde 250’yı aşkın cana mâl olan hâinliğin içinde yer almaları beni derinden sarstı.

            Bu sebeple yine ilk cümleme geri dönüyorum ‘önce insan’ dedik. O halde bizler de bir eğitimci olarak askeri kurumların eğitimi ile ilgili görüşlerimizi serdetmek istiyoruz.

            Askeri okullara ayrımcılık yapmadan İmam-Hatip Liselerinden de öğrenci alınmalıdır. Askeri okulların her basamağında din kavramı sahih-güvenilir ve doğru biçimde eğitimlerinin içine mutlaka girmelidir. En mükemmel dînin İslam olduğu gerçeği öğrencilere benimsetilmelidir. Din aziz bilinmeli ve insanlara ibâdet yapma serbestisi verilmelidir. Bu vesileyle din hiçbir gurubun tekeline girmemelidir.

            Şimdiye kadar serdedilen yanlış ve kötü örnekler bağlayıcı olmamalı, görünürde dindar olanların hatâları dîne mâl edilmemelidir. Hayâtın her sahasında insanlar birbirleriyle gurupsal bağlamda değil insânî bağlamda ilişkiler kurmalıdır. Peygamberî ölçüde insan kendi için istediği iyi şeyleri başkası için isterken kendi için istemediği kötü şeyleri başkaları için de istememelidir. Acıları, hüzünleri, üzüntüleri, mutluluk ve sevinçleri dost-akraba ve komşularıyla paylaşan ayni dertle ağlayan ayni müjdeyle huzur bulan her kesimin birbiriyle kucaklaştığı bir ülke olmalıyız.

            İlim adamıyla halkın bütünleştiği, hâdiselere mekan üstü bir yorumla bakabilme bilincinin geliştiği, dayanışma ve paylaşmanın ortak zeminin memlekete hâkim olduğu bir ülke olmalı ülkemiz. İnadıyla, kîni, öfkesi ve düşmanlığıyla değil idealiyle, gelecek ufkundaki derinliğiyle düşünenlerin bulunduğu bir ülke olmalıyız. Yaşlıların-hastaların-mazlumların gözetildiği -ki öyleyiz elhamdülillah- kadınların-çocukların-ailenin baş tâcı edildiği, bu değerlerin kutsî emânetler olarak görüldüğü bir ülke olmak hayal olmamalı.

            Kısacası içinde yaşamakla iftihar edilen bir ülke olmak hepimizin hedefi olmalı. İşte darbe girimindeki şerefli direnişiyle nitekim halkımız tüm dünyâya örnek olmuştur.

            Unutulmasın ki firâset sâhibi kimse bugününü değil hiç bitmeyecek olan yârınını yâni ahretini düşünen kimsedir. Bugün yaşananların yarın tekrar yaşanmaması için ivedilikle askerî eğitimin yeniden ele alınması gerekiyor. Uğruna öleceği ve öldürüleceği kutsî değerlerin ciddi mânâda öğretildiği, yabancı kavramların sloganlaştırılıp beyinlerin yıkandığı bir modelden derhal sıyrılıp hak ve hakikat değerlerinin en güzel bir şekilde verildiği eğitim sistemine geçilmelidir. Hayâtın dışına itilen muhteşem dînî eğitim kuralları artık tehlike unsuru olarak görülmekten vaz geçilmelidir. Dîni vicdanlara hapsetme durumundan biran önce kurtulmalıdır.

            Papazların elinde oyuncak hâline gelmiş, tahrif edilmiş, yığınlarla eksiltisi olan Hıristiyan modeli eğitim sistemi mutlaka terk edilmelidir. Bozuk inançlar, problem üreten sistemler, satılmış beyinler, kirâya verilmiş irâdeler insana, millete, devlete zarar getirir, fenâlık üretir bugün olduğu gibi.

            İman keşfedilmemiş hazineye benzer. Eğer o hazine keşfedilirse sâhibine büyük faydalar sağlar. Bu fayda ise kişileri ve milletleri iyiye-doğruya ve en güzele götürür.          

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi