Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Düşündürücü Fıkralardan Bir Demet...

Düşündürücü Fıkralardan Bir Demet...

Malumunuz, seçim mailinden çıktık. Çıktık ama başta medya olmak üzere bir türlü siyaset yazımları yanında söylemler hiç eksik olmuyor.
Hâlbuki aşığı oldukları(!) Batı medeniyetini kopya etmeyi yeğleyenler bile bilirler ki!
Onlar Seçim sonrası, yeni seçim mailine girilecek zamana kadar siyasi konuşmaları bir kenara bırakıp.
Yaşamlarındaki oluşumlar üzerinde durmak suretiyle siyasi münakaşalara son vermekteler.
Ne yazık ki bilhassa malum medyamız, taraftarlığı kazananlardan veya kazanmayanlardan da biri zafer diğeri adil olunmaması, halkın iyi düşünememesi vb. gibi atıflarda bulunmayı yeğlemekteler.
Bu sefer alışılmış bir yöne gidilmediği dikkat çekicidir. Belki yinede sonraları olabilir!
Her seçim sonrası, seçim esnasında hayli olumsuz işlemlerin bulunduğunu iddia ederek kazanacakları yerde kaybettiklerini belirten siyasi partiler…
Hemen “Seçimin yenilenmesini” ısrarla isterler ve yeni seçime girilinceye kadar bunun arkasında olurlardı.
“Yenilen Pehlivan güreşe doymazmış” denildiği gibi yapılan bu işlemi şimdilik görmemiş olmaktayız.
***
Ne olur bizde de seçim sonu, siyasi partilerin birbirini taşlayacak sözlerini aktararak huzursuz bir ortam yaratmasak da.
İktidarı muhalifi beraber anlaşarak vatanımızın ve vatandaşlarımızın daha iyi hal ve yaşamını sağlama üzerinde mütalaa ve münazaralar yapmış olsak.
İnşallah olur temennisi ile bu gün siyaset üzerine değil de düşündürücü fıkralardan demet vermek isterim.

BAŞARILI USTA!

İşinde başarılar sağlayan bir ustaya...
Başarısının sırrını sormuşlar. “İki kelime” demiş..
 “Doğru Kararlar!”
Herkesten farklı olarak, sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar!..
“Tek kelime” demiş!
“Tecrübe!”
Merakla, soruyu yinelemişler...
“İyi de, bu tecrübe denen şeyin sırrı nedir ki?”
Usta, deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş...
“Yanlış kararlar!”

ZEKA!

Nebraska’da yaşlı bir adam yaşantısını sürdürdüğü evinin bahçesine, patates ekmek için bahçe toprağını bellemesi yani aktarması gerekiyormuş...
Ama haylice yaşlı ve kuvveti azalmış olduğundan bu zor işi yapamıyormuş..
Şöyle bir içini çekip gençliğini aramış.. Aklına tek ve genç oğlu gelmiş!..
“Ah yaramaz çocuk, ne ettin de suç işledin hapislere girdin” diye düşünmüş...
Ve bu derdini hapisteki oğluna yazmayı düşünüp mektup göndermiş oğluna...
“Sevgili David,
Bahçeye patates ekme zamanı geldi ama bende güç kalmadı toprağı bellemek için. Kendimi çok kötü hissediyorum.
Hâlbuki evimizde olsa idin ne iyi olacak ve sen yapabilecektin bu işi. Benim için hallederdin...
Eh kader böyle imiş...
Sevgiler... Baban.”
Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup alır ihtiyar baba!..
“Babacığım,
Aman Allah aşkına patates için falan sakın bahçeyi kazma.
Ben cesetleri oraya gömmüştüm!.. Deliller ortaya çıkar sonra...
Sevgiler... Oğlun David.”
Ertesi gün sabaha karşı saat dört de FBI ve yerel polis çıkagelir!..
İhtiyarın heyecan ve şaşkın bakışları arasında, tüm bahçeyi kazıp altını üstüne getirirler...
Hiçbir cesede rastlamayınca ihtiyardan özür dileyerek giderler...
Aynı gün yaşlı adama bir mektup daha gelir oğlundan!..
“Babacığım.
Şimdi patatesleri ekebilirsin!.. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım. David.”

TÜRK TAKIMI...

Türk ve Japon şirketlerinin takımları arasında bir Kano yarışı düzenlenmesine karar verilmiş.
Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık devresinden geçmiş.
Büyük gün geldiğinde, iki taraf da kendini hazır hissediyormuş...
Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanmışlar...
Yarış sonrasında Türk takımı çok sarsılmış...
Şirket yönetimi, yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar vermiş!..
Sorunu araştırarak çözüm yollarını önermesi için, bir Danışmanlık şirketiyle anlaşılmış.
Danışmanların bulgusu şöyle olmuş;
Japonların takımında sekiz kişi kürek çekiyor. Bir kişi dümencilik yapıyor...
Türk takımında ise, bir kişi kürek çekiyor. Sekiz kişi dümeni kullanıyor!..
Bir yıl süren çalışmalar ve milyonlarla dolarlık harcamadan sonra, danışmanlık şirketi, Türk takımında çok az kişinin kürek çektiğini, buna karşılık çok sayıda kişinin dümeni kullandığını saptamış!..
Bir sonraki yarışın yapılacağı gün yaklaşırken, Türk takımının yönetim yapısı baştan aşağıya yeniden örgütlenmiş.
Yeni yapı şöyle olmuş;
Dört dümen müdürü, üç bölgesel dümen müdürü ve kürekleri çekmekle görevli kişiyi çalışmaya teşvik için, yeni bir performans gözden geçirme sistemi...
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazanmışlar!..
Tepesi atan Türk şirketi;
Kürekçiyi kovmuş ama...
Müdürlere katkılarından dolayı!..
İkramiye vermiş...
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi