Duruşunuzu(!) seveyim…!
Naif, kırılgan ,sakin, galesiz, keyfine düşkün, açtığı çukurluklardan beslenen, kendi yaptığı etliye ya da sütlüye bile karışmayan bir yönetim anlayışı var Konya’nın…
***
Yukarıdakiler şehri yöneten en tepedekilerin ortak özellikleridir desek abartmış olmayız sanırım… En azından benim gözlemim öyle…
***
Kalabalık nerede biz oradayız…Sıfır risk…Ne önde, ne en arkada duran, acemi birliğindeki Anadolu askerinden bir farkı yok yönetenlerimizin…
***
Bulundukları makamı beklemeye almışlar çünkü…
***
Yöneticilerimizin bu durumunu; Eksi ya da artı bir değer üretmeden, nötr durup,çok fazla dikkat çekmeden, başkalarının hata yapmasını bekleyerek, bir üst makama kazasız belasız, firesiz, noksansız yükselmek diye de ifade edilebilir…
***
Şehzade duruşudur bu…
***
Düşenle yükselmek…
***
Her şeyden haberi olup, hiçbir şey bilmiyorum(!) duruşudur…
***
Padişah babayı kızdırmadan, el altından, saman altından suyu yürüterek makamın kendine gelmesini sağlama duruşu gibi bir şey…
***
Bizimkiler de öyle…
***
Vatandaşın canı çıkmış, hiç dert değil… “Aman saraydan laf gelmesin, sokağın Allah canını alsın” misali…
***
Bana göre bu hastalıklı duruş, Konyanın geleceğini aydınlığa çıkartacağını inandığımız çok sayıda gencimize de yavaş-yavaş nüfus etmekte maalesef…
***
İnisiyatif almaktan korkan, mücadeleden uzak, içinde bulunduğu zamanı tasarlamak yerine “Bakalım zaman ne getirirci” bir yaklaşımı inceden bu şehrin deri altına enjekte ediyorlar…
***
Geleceklerinden ümitli olduğumuz oda, STK başkanları bile bu duruşu(!) maalesef benimsemiş gözüküyor…
***
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” dan, “Herkesi düşür ki, bir tek sen kalasın” anlayışı bu şehri, bu ülkeyi yaşanamaz kılacak bilesiniz…