Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

DP Gn. Bşk. Celal Bayarın Konya'ya Gelişi ve

DP Gn. Bşk. Celal Bayarın Konya'ya Gelişi ve

Tarihi oluşumları yazmak anlatmak çok güzel bir işlem olduğu muhakkak
 Bazılarının “Geçmiş günlerden bize ne fayda getirir…” Diyebilen genç hatta orta yaşlılarımıza “Tarihini bilmeyen milletlerin yaşamı sürmez” ve “Tarihten ibret alınmalıdır” deyimlerinin boşuna söylenmediği kanısıyla belirtmek isterim.
Önem verdiğim bir hususu da yabana atmamak lazım.
Bizzat yaşamayanlar tarihî oluşumlar üzerinde iken. Temin edebildikleri yazılımlı kitap veya makalelere dayanırda…
Oralarda ki oluşan hataları tekraren vermiş olurlarsa.
Yanlış oluşumlar katmerleşerek yani asıllarından başka yönlerde gösterilerek devam etmiş olur. Yanlış bilgi vermiş olabilirler.
Tabii bu yanlışları okuyan veya duyanlar da yanlışlığa aynıyla devam eder.
Araştırmacıların araştırdığı oluşumlardan mümkünse birkaç yazılım ve anlatıma da göz gezdirince yanlışlığa gitmeyebilip doğru bir yanıtım yapmış olurlar.
Hele yakın zaman denilen asırdan aşağı yıllar içindeki oluşumları. Sadece yazılımlardan (ki bazıları maalesef kopyalayarak işlem yapmakta) değil mümkün olduğu kadar o havalide yaşamı olan yaşlıların gördüklerini öğrenebilmeleri daha yerinde olur hakikate ulaşır diye düşünürüm.
***
Bu anlatıma değinmemin esbabı-ı mucibesi olarak. Maalesef bendenizin bile bizzat yaşayıp görebildiği oluşumların zaman zaman yanlış veya yönlendirilmiş zehabı veren yazı ve görüntüleri görmem dolayısıyla…
Âcizane açıklama yapmam isteğimden oluştu.
Yıllar önce Konya Nostalji fotoğrafları sergileyen muhterem ve rahmetli arkadaşıma “Bu fotoğraf 1950 tarihli olamaz. Çünkü biz 1930’lu yıllarda Alâeddin Tepesi, Akasya ağaçları ile büyük bir orman gibi idi” deyince “Haklısın” deyip 1920 olarak düzeltmişti.
Nitekim Balkanlarda şahane bir tiyatro binası oluşumuna havi Belediye Halk Sineması 1953’de yakıldığı(!) ve onun üst tarafında ki yere eski Torrans şimdi Alâeddin Keykubat isimli bina 1955’de yapılmasına rağmen!
Defalarca sinemanın, 1957’de yandığı yazılmakla hakikat oluşumundan ayrılışmaktadır.
***
Geçenlerde de bir profesörümüz Celal Bayar’ın DP Genel Başkanı olarak seçim zamanı Konya’ya ilk gelişinde ki oluşumları yazmış.
Okuyunca hayretler içinde kaldım. Muhakkak ki zati muhterem bir yerden duydu veya yazılımdan öğrenmiş oldu. Kendilerinin yaşamı dışında oluşum olduğu muhakkak. Yoksa en az 75 yaşın üstünde olması lazım.
Özetle diyor ki; Celal Bayar ilk geldiği seçim arifesinde yüzlerce Konyalı karşılarken. Konyalılar “Biz demokrasi aşığıyız ve bundan dönmeyiz sizi destekliyoruz…” dediklerini belirtmekte.
Bu şekil bir karşılama belki 1954 ve 1957 yıllarındaki seçim arifesinde olabilmiş olur ama.
İlk demokrasi(!) seçimi olan 1946 yılı arifesinde böyle bir şeyin oluşumu çok çook zordu.
***
Nitekim bendenizin şu anda bile belleğimin video gibi gözlerimin önüne serdiği hakiki olayın oluşumunu sizlere nakledeyim.
Burada hiçbir tarafgirliğim art düşüncem falan yok. İsteyen inanmayabilir ama hakikat budur.
1946 seçim arifesi günlerinden bir Cumartesi günü bendeniz 16 yaşında genç bir öğrenci ama her şeye merakı olan biri…
Hükümet Konağı civarı şimdiki Fatih İş Merkezi önünde yıkılan binalardan Ülkü Basımevi’nden Zaman veya Selçuk Gazetesi alarak Teşvikiye Caddesi yani Akbank tarafına doğru yürürken…
Halen Sarraflar üstü açık alanın kenarına sekiz on kişi paytonlardan indiler.
Yanlarında olan kahve renkli elbise ve yine aynı renkte ama biraz tozlu silindir şapkalı şişmanca bir adamı omuzlarına kaldırmaya onunda “yapmayın” demesiyle alkış içinde biraz yürümeye devam edip durdular.
Merak etmiştim ne oluyor diye?
Etrafta gelip geçenler de merakla bakıyordu ama toplanan yoktu.
İşlemi yapanların yanına varmıştım.
Dediler ki “Öğleden sonra saat 14’de Merkez Eczanesi (Şu anda cep telefon satış yeri olan köşe dükkân) önünde konuşma yapacağız halkımız davetlidir. DP Genel Başkanımız Muhterem Celal Bayar ve arkadaşlarımız konuşma yapacak”
O zaman öğrendim ki omuzlanan kişi Merhum Celal Bayar idi. Ayrılırlarken etraflarında değil yüzlerce kişi merhum Himmet Ölçmen, Rüştü Özal ve arkadaşları olarak on kişi bile bulunmuyordu!
Benim gibi meraklı gençler saat 14’de eczanenin önüne gelmiş bekliyordu. Zamanın trafik polislerince kavşaklarda işaret verme için kullandıkları silindir şeklindeki kürsü konulmuştu.
Mikrofon falan ne gezer o yıllarda. Doğrudan konuşma olacaktı tabii.
Kürsünün etrafını çevirenlerin sayısı yirmi civarında bekleşmekte idi. O zamanlar, köyde olan vatandaşlar bu günler gibi saatlik değil haftalık bile şehre gelip gidemezdi.
Diğer taraftan tek parti zamanının halk üzerindeki hâkimiyet baskısı devam etmekte olması ve valinin parti il başkanı salâhiyetinde bulunması, belediyenin de aynı olmasıyla memurların gelebilmesi imkânsızlığı(!) bir tarafa.
Esnaf bile ne olur ne olmaz tereddüdü içinde yaklaşım yapmıyor dükkân içlerinden kapılarından seyrediyordu.
Konuşmalar, “Demokrasi gelişimi” ile ilgili muhalefet konuşmaları idi. Bizlerde şiddetle alkışlıyorduk. Çünkü biz gençlerin çekinmesi olacak bir işlem doğamazdı..
Bir hafta sonra okul öğrencileri olarak bizi istasyon Tren Gar’ına topluca götürdüler. Lise ve zamanın Kız Öğretmen Tatbikat Okulu öğrencileri de gelmiş olarak istasyon önünde ki açıklık dolmuş oluyordu.
Beyaz Trenle Cumhurbaşkanı Merhum Milli Şef İsmet İnönü’nün gelmesini bekliyorduk.
İnönü gelince etrafını kız öğrencilerle çevrelediler. Onlarla gülümseme içinde hem yürüdü hem konuştu.
Bir otoya bindirilen İnönü ayrıldı.
Saat 14’de Belediye Binası balkonundan (yerinde yeller esen nostalji fotoğraflarda kalan Yusuf Şar’ın belediyeye hediye ettiği belediye binası) halka hitap edecek duyurusu yapıldı.
Merhum Cumhurbaşkanı İnönü’nün saat 14’de hitap edeceği balkona çıkmazdan evvel halk, halen Park Durak vb. bulunan eski Cumhuriyet alanını tıklım tıklım doldurmuş olmakla iğne atsan yere değmez karabalıklığında, memuru da esnafı da hazır ve nazırdı.
Kalabalığı gören İnönü çok neşelenmiş ve neşeli sözlerle demokrasi vaadinde bulunmakta idi.
Nitekim yerel Ekokon Gazetesi bu kalabalığa göre, yapılacak seçimde iktidar partisinin kazanacağını işaretliğini yayınlıyordu.
Sonra neler mi oldu?
Gelin onları da gelecek yazımda beraber izleyelim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi