Dindar Bir Nesil Tartışması
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin Başbakanının geçen hafta söylediği; ‘Dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz.’ tartışması gündemdeyken yıllardır bu hususun gerçekleşmesi için katkı yapan bir eğitimci olarak bizler de bir şeyler söylemek istiyoruz.
Bir defa Başbakanın söylemiş olduğu söz, muhafazakar bir zeminden oy almış kendisi de aldığı eğitimle, aile yaşantısıyla bu görüşü ispatlayan bir kişi olarak çok doğru, yerinde ve bize göre tam tamına isâbetli bir sözdür. Her şey sözle bitse iyi! Bu görüş keşke icraatla desteklense, keşke bu konu için somut adımlar atılsa! Mevcut iktidar daha ‘başörtüsü’ konusunu tam olarak çözemedi. Ama bâzı çevreleri bir söz veya bir fikir bile rahatsız ediyor. Onların bu tavrı da maalesef bizi rahatsız ediyor. Hatta ‘dindar bir neslin yetiştirilmesi’ için geç bile kalındı. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürde ancak bu söz, böylesi bir zamanda söylenebildi. Eğer bu söz gerideki yıllarda söylenseydi parti kapatmaya kadar gidilebilirdi.
Mâlum medya, gazete köşe yazarları, aydın geçinenler ve insaflı diye bildiğimiz bâzı kesimler bile yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin Başbakanının ağzından çıkan bu çok normal olan sözü sanki çok vahim bir hâdise gibi değerlendirmeleri, şu mesâfe kat edilen birçok şeyin konuşulabildiği özgürlükçü demokrasi ortamına doğrusu yakışmadı. El insaf!
Bir zamanların Başbakanı Sayın Ecevit, ‘Köy Enstitüleri’ kurarak, inançsız bir neslin yetişmesine katkı yapmadı mı? O devirler Osman Yüksel Serdengeçti’nin verdiği mücâdelelerin anlatıldığı ‘Bir nesli Nasıl Mahvettiler?’ kitâbında ‘inançsız, ateist bir gençliğin yetişmesi’ için yapılan uygulamalar bir bir kayıt edilmiştir. Bugünkü Başbakanın da ‘dindar bir nesil yetiştirmek’ istemesi neden garipseniyor, bu çok normal değil mi? Herkes görevi ne olursa olsun inandığı gibi yaşamak ister. Eğer bu inanılan değerler de kutsi ve ilâhi vasfa hâizse insanın tüm sevdiklerinin ayni şeyleri yaşamak istemesini sağlamaya çalışması ayni zamanda erdemli bir davranıştır. O kişiye müteşekkir olmak bile gerektir. Halk geçmiş zamanlarda sırf ezanı Arapça okutsun, İmam Hatip okulları açsın diye Sayın Menderesi İktidar yapmadı mı?
Bugünkü sözde Kürt aydınları KCK, illegal yapılanması çerçevesinde kurdukları ‘Siyâset Akademileri’nde ‘militarist, ırkçı bir Kürt Gençliği’ yetiştirmedi mi? Bugünkü Üniversitelerde hükümetin yaptığı hemen hemen birçok şeyi durmadan protesto eden PKK sempatizanı gençlik nereden çıktı öyle? Topraktan mantar gibi türemedi herhalde değil mi? Birileri yıllardır bu militarist gençliği bıkmadan usanmadan yetiştiriyor da. Başbakanımızın böyle bir düşüncesi olmasından niye gocunuluyor? Ve yine bâzı çevreler hangi yüzle kendi hayatlarına dokunulmayacağına dâir güvence istiyorlar? Siz, kendi ülkesinde garip bıraktığınız, bir metrekarelik bez parçasından rahatsız olup nice mağdurları okutmadığınızı ne çabuk unutuyorsunuz. O inançlı gençler, halkı Müslüman olmayan ülkelere gidip okudular ve yine yarın gelip size ilim getirecekler. Şimdiye kadar hiç gördünüz mü o ahlaklı neslin taşkınlık yapığını?
Devam edersek; sokakları cehenneme çeviren, marketleri yağmalayan, araçları kundaklayan, kalabalık yerleşim birimlerine bombalar atan, toplu taşım otobüslerini yakan bu âsi, serseri, sorumsuz ama adı gerilla olan gençlik nerede yetişti? Kim yetiştirdi bunları? Resmi olmayan gizli yollarla bu gençleri yetiştirenler, daha açıkçası kendi ülkesine savaş açan bir nesli yetiştirenler ne amaçlıyorlar acaba?
Devam ediyoruz, yıllardır mâneviyatsız, ruhsuz bir nesil yetiştirildi. Bu nesil kendisine harçlık vermeyen anasını bıçaklayarak, eve geç geldiği için kendisine çıkışan babasını kurşunlayarak öldürdü. Bugün öz annesine, kız kardeşine, halasına, teyzesine dile varmayan ahlaksız ilişkilere girmeyi normal sayan, canı istediğinde meşru olmayan her yoldan fuhuş yapmayı modernleşme gören ahlak dışı bir nesil var ortada. Bu mâneviyat dolu topraklarda genel ahlâki değerleri ayaklar altına alan bu nesil nasıl yetişti sorarım size? Her türlü menfilikte hemen devleti suçlayan ama kendisi kalkıp bir şey yapmayan, durmadan eleştiren, vuran, kıran hep yıkıcılık sergileyen bu negatiflik saçan nesil nasıl yetişti? Çalışmadan para kazanmayı hedefleyen, alın teri dökmeden, emek harcamadan köşeyi çabucak dönmeyi isteyen bu bedavacı nesli kimler yetiştirdi Allah aşkına? Herkesçe mâlum hemen çoğunluğun şikâyet ettiği günümüz gençliği neyle beslendi? Nasıl yetiştirildi de bu hâle geldi?
Bir memleketin gençleri o memleketin ahvâline yönelik ipuçları verir size. Bugün maalesef bizim gençliğimiz ‘S O S’ veriyor. Biz bu memleketin vatandaşları olarak vatanını, milletini, bayrağını, dinini seven bir nesil istiyoruz. Biz kendisine, ailesine, milletine karşı sorumluluk sâhibi bir nesil yetişsin istiyoruz. Biz doğru, dürüst, çalışkan, dinamik, ilime ve bilime değer veren bir nesil yetişsin istiyoruz. En yakınından en uzağına kadar tüm çevresine doğru bir ahlâki bakış açısıyla bakan hislerinin kölesi olmayan, duygularını putlaştırmayan, ucunda ne olursa olsun doğruluktan şaşmayan bir nesil yetişsin istiyoruz.
Peki, bütün bunlar neyle ve nasıl gerçekleştirilebilir? Bunlar şaşmaz, değişmez, değiştirilemez, herkes tarafından kabul görmüş değerlerin eğitim yoluyla gençlere sevdirilerek verilmesiyle gerçekleştirilebilir. Bu değerler ise ancak ilâhi kökenli değerlerdir. Biz Müslüman olduğumuza göre pek tabîdir ki, İslâm’ın gösterdiği kutsal prensiplerle ve onun rehberi Peygamber aleyhisselâm’ın hem bireysel hayâtında hem de sosyal yaşantısında uyguladığı pratik uygulamaların örnek alınarak hayâta konmasıyla oluşabilecek değerler sisteminin eğitime geçirilmesiyle böyle bir nesil yetiştirilebilir. Bunda ürkecek, korkacak ne var? Denendi mi? Denensin bakın o din fobisine sâhip insanlarda neticeden memnun olacaklardır.
Avrupa’da ‘İslamafobi’ var bizde de ‘Din fobi’si var özellikle de aydın kesimde. Bırakalım artık bu din korkusunu lütfen gözümüzün önündeki gerçekleri görelim. Bugünkü nesil kutsal bütün değerleri ayaklar altına almış vaziyette. Annesinin boğazına bıçağı dayamış liseli genç, kız kardeşinin ırzına geçmiş bir genç hangimizin hoşuna gider? Başı sıkıştıkça çalan, çırpan, banka soyan, gasp yapan, içen, kumar oynayan, uyuşturucu müptelâsı olan, intihar eden gençler neyi anlatıyor bizlere? Bu gençleri ne yazık ki bu sistem yetiştirdi. Şu unutulmamalı gençler hiçbir zaman başıboş bırakılamaz. O zaman bu ham ruhlar etraflarını üzüntüye boğan her türlü menfiliği sergilerler.
Nereye yöneleceğini bilemeyen gençler, ‘İstediği seçimi özgürce kendisi yapsın’ düşüncesiyle baş başa bırakılamaz. İnsanlar birçok hakikati yaş geçince anlayabiliyorlar. Sonra da geçmişte; ‘Keşke bana bir yol gösteren olsaydı da gençliğimde şu yanlışların içine düşmeseydim.’ Diyebilen ne çok insan vardır. Genç kendi seçimini kendi özgürce yapsın düşüncesi doğru bir düşünce değildir. Bu onlara güvenmemek anlamında söylenmiyor. Bu onları onlardan çok seven büyüklerin gençlerin önüne doğru seçenekleri koyma fikrinden kaynaklanıyor. İnsanları dünya ve ahret saadetine götüren prensiplerse tek doğru ve en doğru seçenektir. Bunun yıllar sonra nice yanlışlar yapıldıktan sonra anlaşılması yerine saf, tertemiz gençlerin önüne en doğru değerleri koyarak gençleri dindar yetiştirmek en doğru karardır. Başbakanımızı sonuna kadar destekliyoruz.
İnşaALLAH dindar bir nesil yetiştirmek için her aklı başında insan seferber olur. Nice böylesi güzel günlere erişmek dileğiyle esen kalın.
Bir defa Başbakanın söylemiş olduğu söz, muhafazakar bir zeminden oy almış kendisi de aldığı eğitimle, aile yaşantısıyla bu görüşü ispatlayan bir kişi olarak çok doğru, yerinde ve bize göre tam tamına isâbetli bir sözdür. Her şey sözle bitse iyi! Bu görüş keşke icraatla desteklense, keşke bu konu için somut adımlar atılsa! Mevcut iktidar daha ‘başörtüsü’ konusunu tam olarak çözemedi. Ama bâzı çevreleri bir söz veya bir fikir bile rahatsız ediyor. Onların bu tavrı da maalesef bizi rahatsız ediyor. Hatta ‘dindar bir neslin yetiştirilmesi’ için geç bile kalındı. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürde ancak bu söz, böylesi bir zamanda söylenebildi. Eğer bu söz gerideki yıllarda söylenseydi parti kapatmaya kadar gidilebilirdi.
Mâlum medya, gazete köşe yazarları, aydın geçinenler ve insaflı diye bildiğimiz bâzı kesimler bile yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin Başbakanının ağzından çıkan bu çok normal olan sözü sanki çok vahim bir hâdise gibi değerlendirmeleri, şu mesâfe kat edilen birçok şeyin konuşulabildiği özgürlükçü demokrasi ortamına doğrusu yakışmadı. El insaf!
Bir zamanların Başbakanı Sayın Ecevit, ‘Köy Enstitüleri’ kurarak, inançsız bir neslin yetişmesine katkı yapmadı mı? O devirler Osman Yüksel Serdengeçti’nin verdiği mücâdelelerin anlatıldığı ‘Bir nesli Nasıl Mahvettiler?’ kitâbında ‘inançsız, ateist bir gençliğin yetişmesi’ için yapılan uygulamalar bir bir kayıt edilmiştir. Bugünkü Başbakanın da ‘dindar bir nesil yetiştirmek’ istemesi neden garipseniyor, bu çok normal değil mi? Herkes görevi ne olursa olsun inandığı gibi yaşamak ister. Eğer bu inanılan değerler de kutsi ve ilâhi vasfa hâizse insanın tüm sevdiklerinin ayni şeyleri yaşamak istemesini sağlamaya çalışması ayni zamanda erdemli bir davranıştır. O kişiye müteşekkir olmak bile gerektir. Halk geçmiş zamanlarda sırf ezanı Arapça okutsun, İmam Hatip okulları açsın diye Sayın Menderesi İktidar yapmadı mı?
Bugünkü sözde Kürt aydınları KCK, illegal yapılanması çerçevesinde kurdukları ‘Siyâset Akademileri’nde ‘militarist, ırkçı bir Kürt Gençliği’ yetiştirmedi mi? Bugünkü Üniversitelerde hükümetin yaptığı hemen hemen birçok şeyi durmadan protesto eden PKK sempatizanı gençlik nereden çıktı öyle? Topraktan mantar gibi türemedi herhalde değil mi? Birileri yıllardır bu militarist gençliği bıkmadan usanmadan yetiştiriyor da. Başbakanımızın böyle bir düşüncesi olmasından niye gocunuluyor? Ve yine bâzı çevreler hangi yüzle kendi hayatlarına dokunulmayacağına dâir güvence istiyorlar? Siz, kendi ülkesinde garip bıraktığınız, bir metrekarelik bez parçasından rahatsız olup nice mağdurları okutmadığınızı ne çabuk unutuyorsunuz. O inançlı gençler, halkı Müslüman olmayan ülkelere gidip okudular ve yine yarın gelip size ilim getirecekler. Şimdiye kadar hiç gördünüz mü o ahlaklı neslin taşkınlık yapığını?
Devam edersek; sokakları cehenneme çeviren, marketleri yağmalayan, araçları kundaklayan, kalabalık yerleşim birimlerine bombalar atan, toplu taşım otobüslerini yakan bu âsi, serseri, sorumsuz ama adı gerilla olan gençlik nerede yetişti? Kim yetiştirdi bunları? Resmi olmayan gizli yollarla bu gençleri yetiştirenler, daha açıkçası kendi ülkesine savaş açan bir nesli yetiştirenler ne amaçlıyorlar acaba?
Devam ediyoruz, yıllardır mâneviyatsız, ruhsuz bir nesil yetiştirildi. Bu nesil kendisine harçlık vermeyen anasını bıçaklayarak, eve geç geldiği için kendisine çıkışan babasını kurşunlayarak öldürdü. Bugün öz annesine, kız kardeşine, halasına, teyzesine dile varmayan ahlaksız ilişkilere girmeyi normal sayan, canı istediğinde meşru olmayan her yoldan fuhuş yapmayı modernleşme gören ahlak dışı bir nesil var ortada. Bu mâneviyat dolu topraklarda genel ahlâki değerleri ayaklar altına alan bu nesil nasıl yetişti sorarım size? Her türlü menfilikte hemen devleti suçlayan ama kendisi kalkıp bir şey yapmayan, durmadan eleştiren, vuran, kıran hep yıkıcılık sergileyen bu negatiflik saçan nesil nasıl yetişti? Çalışmadan para kazanmayı hedefleyen, alın teri dökmeden, emek harcamadan köşeyi çabucak dönmeyi isteyen bu bedavacı nesli kimler yetiştirdi Allah aşkına? Herkesçe mâlum hemen çoğunluğun şikâyet ettiği günümüz gençliği neyle beslendi? Nasıl yetiştirildi de bu hâle geldi?
Bir memleketin gençleri o memleketin ahvâline yönelik ipuçları verir size. Bugün maalesef bizim gençliğimiz ‘S O S’ veriyor. Biz bu memleketin vatandaşları olarak vatanını, milletini, bayrağını, dinini seven bir nesil istiyoruz. Biz kendisine, ailesine, milletine karşı sorumluluk sâhibi bir nesil yetişsin istiyoruz. Biz doğru, dürüst, çalışkan, dinamik, ilime ve bilime değer veren bir nesil yetişsin istiyoruz. En yakınından en uzağına kadar tüm çevresine doğru bir ahlâki bakış açısıyla bakan hislerinin kölesi olmayan, duygularını putlaştırmayan, ucunda ne olursa olsun doğruluktan şaşmayan bir nesil yetişsin istiyoruz.
Peki, bütün bunlar neyle ve nasıl gerçekleştirilebilir? Bunlar şaşmaz, değişmez, değiştirilemez, herkes tarafından kabul görmüş değerlerin eğitim yoluyla gençlere sevdirilerek verilmesiyle gerçekleştirilebilir. Bu değerler ise ancak ilâhi kökenli değerlerdir. Biz Müslüman olduğumuza göre pek tabîdir ki, İslâm’ın gösterdiği kutsal prensiplerle ve onun rehberi Peygamber aleyhisselâm’ın hem bireysel hayâtında hem de sosyal yaşantısında uyguladığı pratik uygulamaların örnek alınarak hayâta konmasıyla oluşabilecek değerler sisteminin eğitime geçirilmesiyle böyle bir nesil yetiştirilebilir. Bunda ürkecek, korkacak ne var? Denendi mi? Denensin bakın o din fobisine sâhip insanlarda neticeden memnun olacaklardır.
Avrupa’da ‘İslamafobi’ var bizde de ‘Din fobi’si var özellikle de aydın kesimde. Bırakalım artık bu din korkusunu lütfen gözümüzün önündeki gerçekleri görelim. Bugünkü nesil kutsal bütün değerleri ayaklar altına almış vaziyette. Annesinin boğazına bıçağı dayamış liseli genç, kız kardeşinin ırzına geçmiş bir genç hangimizin hoşuna gider? Başı sıkıştıkça çalan, çırpan, banka soyan, gasp yapan, içen, kumar oynayan, uyuşturucu müptelâsı olan, intihar eden gençler neyi anlatıyor bizlere? Bu gençleri ne yazık ki bu sistem yetiştirdi. Şu unutulmamalı gençler hiçbir zaman başıboş bırakılamaz. O zaman bu ham ruhlar etraflarını üzüntüye boğan her türlü menfiliği sergilerler.
Nereye yöneleceğini bilemeyen gençler, ‘İstediği seçimi özgürce kendisi yapsın’ düşüncesiyle baş başa bırakılamaz. İnsanlar birçok hakikati yaş geçince anlayabiliyorlar. Sonra da geçmişte; ‘Keşke bana bir yol gösteren olsaydı da gençliğimde şu yanlışların içine düşmeseydim.’ Diyebilen ne çok insan vardır. Genç kendi seçimini kendi özgürce yapsın düşüncesi doğru bir düşünce değildir. Bu onlara güvenmemek anlamında söylenmiyor. Bu onları onlardan çok seven büyüklerin gençlerin önüne doğru seçenekleri koyma fikrinden kaynaklanıyor. İnsanları dünya ve ahret saadetine götüren prensiplerse tek doğru ve en doğru seçenektir. Bunun yıllar sonra nice yanlışlar yapıldıktan sonra anlaşılması yerine saf, tertemiz gençlerin önüne en doğru değerleri koyarak gençleri dindar yetiştirmek en doğru karardır. Başbakanımızı sonuna kadar destekliyoruz.
İnşaALLAH dindar bir nesil yetiştirmek için her aklı başında insan seferber olur. Nice böylesi güzel günlere erişmek dileğiyle esen kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.