DEV AYNASI
Muaviye’ye atfedilen meşhur bir deve hikayesi vardır, bilirsiniz.
Hani erkek olan deveye dişi diyen onbinlerce kişiyi Hz. Ali’nin elçisine gösterip, “Ali benden daha güçlü olabilir ama benim erkek deveye dişi diyecek onbinlerce sadık adamım var!” şeklinde neticelenen kıssa.
Aslında tarihteki ilk manipülasyon örneklerinden birisidir de denebilir bu hadiseye.
Bakın büyük fotoğrafa, dünya üzerindeki sıkıntı ve problemlerin temelinde de bu yatıyor.
Belki de “Akletmez misiniz?” ayetinin temel gayesi de bu ve benzeri durumlardan korunmak içindir, bilemiyorum hikmetini.
Bildiğim bir şey var ise o da şudur, kendisini dev aynasında gören zevatın o aynalarının tamamını kırma gerekliliği.
Hani şu olur olmaz yerde ayar çeken, “Ben olmasam şöyle olurdu” ya da “Biz başında bulunduğumuz yapıya şu kadar katkıda bulunduk!” veya “Holdingi & kulübü & şirketi biz düze çıkardık, biz gelmeden önce maaşlar ödenmiyordu!” gibi, eskilerin tabiri ile çok ayıp karşılanacak açıklamaları hiç yüzleri kızarmadan yapan, yapabilenlerin aynaları.
Her şeyden önce bulunuduğunuz mevkiler emanet. Orası size nasıl emanet edildiyse güvenilip, aynı şekilde bırakmasını da bilmek gerek. Sonsuza kadar başarılı olabilme iksiri de bulmadığınıza göre, nedir bu inat anlayamıyorum.
“Küçük dağları ben yarattım!” edasıyla toplaşan bu arkadaşların önce şu çeneleri ile gıdıkları arasındaki kibir tahtasını çekmek gerek. Muhatabı olan herkesi aşağılayan, küçük ve hor gören, toplantıya davet ettiklerinin yüzüne dahi bakmayan bu güruhun da yapması gereken ilk şey adabı muaşeret dersi almaktır kanaatimce.
Önümüzde bir Filistin meselesi var. On yıllardır süren bu zorbalığa karşı ülkede yaptırım gücü olanların kalkıp halen avam halkın yapacağı işleri yapması… Ve bunu bir lütuf olarak görüp “Biz yaptık, oldu!” minvalinde, hindi misali gubararak piyasada fink atması.
Ya da son birkaç yıldaki ciddi başarısız yönetimi ile kazandığı başarıları solda sıfır bırakan kulüp başkanlarının, holding yöneticilerinin, belediye başkanlarının tavırları. Muhataplarını aşağılar nitelikte yüzlerine bakmadan konuşup sağda solda ahkam kesmeleri.
Burada aslolan bir diğer sıkıntı ise bu şahısların yanında bulunan ekipleri. Hani son yıllarda dilimize pelesenk olan o öbek var ya “Falanca aslında çok iyi de çevresi kötü!”
Yahu o adam gerçekten o kadar iyi olsa çevresini öyle dizayn etmez bir kere.
Kendisini haklı ve yapıcı eleştirebilecek insanlardan müteşekkil olur ekibi. Her yaptığı işi alkışlayan, onaylayan ve eleştirileri ilk başta savan noter misali atanmış o yönetimi aslında ilk başlangıçta bertaraf etmek gerek.
Bakın şimdi etrafınıza, sıkıntı yaşayan yapılara. Hepsinin en temel sorunu “Bu dişi devedir!” zihniyetinde olan insanların yönetim kadrosunda olup kendilerine de bir Muaviye tayin etmelerindendir.
Çözümü ise gayet basit, o dev aynalarını paramparça edip malum kişileri yeryüzüne indirmek. Bunu da bireysel olarak değil, topyekün yapmak gerek. En nihayetinde karşımızdaki güruh onbinlerce “müridi” olan ve cinsiyet ayrımını yapma tahayyülünü dahi kaybetmiş bir güruh.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.