Kerem İşkan

Kerem İşkan

Dert, sadece Davutoğlu muydu?

Dert, sadece Davutoğlu muydu?

Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra, onun isteği ile Ak Parti’nin Genel Başkanlığı’na getirildi… Daha o gün oraya kendini daha layık gören(!) Tayyip Erdoğan’ın Damadı Berat Albayrak başta olmak üzere, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş ve diğerlerinin hedef tahtasına oturtuldu…

***

Dört bakanın yolsuzluk iddiaları gündeme gelince;

Kızım Fatıma da yapsa kolunu keserim…” Hadis-i Şerifi ile konuya nasıl yaklaşılması gerektiğini söyledi diye siyaset ile kol kola güç devşiren ihale çetelerinin vuruş menziline girdi…

Yakınlarına, destekçilerine, siyaseten ve ticareten alan açmadı diye kendi şehri başta olmak üzere acımasızca eleştirildi

***

Kongrede “Kendi, Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yönetim Kurulu (MYK)’sını oluşturuyor...” diye parti kulislerinde kıyametler kopartıldı…

Yukarıdan sayılan isimlerin bazılarının finans ve desteği ile oluşturulan PELİKAN ÇETESİ tarafından atılan işaret fişeğiyle, güya kendi oluşturduğu için eleştirildiği kurullar tarafından “darbe” yapılarak istifaya zorlandı…

***

“Dış politikayı berbat etti...” eleştirilerinin odağında ezilmeye çalışıldı, kendisinden sonra Türkiye’nin dış politika seyri ve dünyadaki itibarı bugün ortada…

Ekonomi ve reformlar konusunda yeteri kadar adım atamadığı gerekçesiyle eleştirildi…7 Haziran yenilgisini, 1 Kasım zaferine dönüştüren reform ve atılımları kendinden sonra hızla rafa kaldırıldı…

***

Terörle mücadele tarihinde yurt içinde en kapsamlı terör temizliği yapmasına, terör örgütlerini başarılı diplomasiyle bölgede yalnızlığa itmesine rağmen, bugün kendisinden sonra terörle mücadele konusunda gelinen noktada, terör örgütleri ABD ve Rusya’nın alenen fiili himayesine girdiğini görüyoruz…

***

Referanduma gidilirken;

“Bu 18. maddelik metin ile ilgili kaygılarımız var, Türkiye’ye yarardan fazla zararı olur...” demesine, 160 sayfalık metin üzerinde rapor yazmasına rağmen dikkate alınmadı…

Bugün gelinen noktada, 18 maddelik metinde bulunan derin boşluklar ve gri alanların Türkiye’yi nasıl karanlık bir sürece doğru evirmeye çalıştığı ancak 16 Nisan’dan sandıklar açıldıktan sonra görülebildi…

***

1 Kasım ile birlikte AK Parti’nin elde ettiği yüzde  49,5’luk tek başına güçlü hükümet yerine bugün, “Başkanlık” adına MHP’nin, BBP’nin, HÜDA-PAR’ın, Barzani’nin bile adı konmamış koalisyonunu getirdi…

Referanduma “EVET” demedi diye eleştirilen Davutoğlu;

“Bu metin ile EVET çıkartılabilir ancak halktan güçlü bir destek alamaz, bıçak sırtı ile çıkacak SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ’nin ilk kurbanı yarın AK Parti olur...” uyarılarını “Zehri var...” diye savuşturanlar, sesini kısmaya çalışanlar, bugün 2019’da BAŞKANI tek başına seçemeyecekleri bir tablo ile karşı karşıya kaldılar…

***

Dün Davutoğlu’nun;

 “Yorulan, ihale ve torpil ile çalışamaz hale gelen illerin teşkilatları acilen değiştirmeliyiz” dediğinde; “Kendi kadrosunu kurmaya çalışıyor, inanmayın, müsaade etmeyin” diye bağıranlar, bugün büyükşehirlerin ve çok sayıda ilin 16 Nisan’da tek-tek düştüğünü gördüler…

***

“En iyisi Binali Yıldırım…”

“Davutoğlu’nun deviren MYK en iyi MYK…”

“Bu kurulan Bakanlar Kurulu, şimdiye kadar kurulan en iyi Bakanlar Kurulu…” diyenler…

Bugün;

Başbakan’ın acilen değiştirilmesini…

Davutoğlu’ndan sonra oluşturulan Bakanlar Kurulu’nun baştan aşağıya yenilenmesini…

MKYK ve MYK’nın sil baştan yapılmasını…

İstiyorlar…

O zaman bugün soruyoruz;

Dün, tek derdiniz Davutoğlu ve temsil ettiği Anadolu aklı mıydı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi