Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

DERSİMİZ İSLAMCILIK 4

DERSİMİZ İSLAMCILIK 4

Müslümanlar hangi tarihten başlatılırsa başlatılsın askeri ve siyasi güç olarak batı dünyasından geri kaldıklarını düşündükleri günden itibaren geri kalmışlıktan nasıl kurtulacaklarını düşünmeye başladıklarında birbiriyle uzlaşmaz biçimde ayrılan 2 fikirden birini seçmek zorunda bırakılmışlardır.

 

Birincisi batı olarak kabul edilen Avrupa ülkelerinin bilim ve teknikte elde başarılar ve geliştirdiği askeri ve ekonomik imkânlara ulaşmak ve hatta onlardan ileriye gitmek yoluyla geri kalmışlıktan kurtulabilmek için bizi geri bıraktığına inanılan dinden vazgeçmek.

 

İkinci görüş ise dini kuralların hayata tam olarak uygulanması ile elde edilecek toplumsal ahlak ve dinamizm ile yeniden geçmiş dönemlerdeki gibi bilim, teknik ve askeri alanlarda batıdan daha ileriye gitmek ve dünyaya yön vermek.

 

Birinci görüştekiler geri kalmışlığın sebebi olarak ileri sürdükleri dinden ne kadar nefret etmişlerse, ikinci görüştekiler de dinin ilerlemeye engel olmadığını batıda hristiyanlığın, doğuda ise japonların dinlerinden vazgeçmeden ilerlemeyi sağladıklarını iddia edegelmişler ve dinlerini daha da fazla savunmuşlardır.

 

Bu tartışmada bulunan aşırı batıcı olanlar materyalizmin ve pozitivizmin temsilcisi olarak, dini değerleri savunanlar ise İslam’ın temsilcisi sıfatıyla İslamcı olmuşlardır.

 

Bu açıdan bakıldığında dün ile bu gün arasında çok da fark olmadığı görülecektir.

 

Dün içinde yaşadığı batı toplumlarından aşağı gören ve çoğunluğu Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti hükümetinin programının oluşmasında büyük payları olan batıcıların olduğu gibi bu günde tek parti hükümetinin temsilcilerinin içinde yaşadığı toplumun yani İslam medeniyetinin batı medeniyeti karşısında yenildiğini ve kalkınma ve gelişme için batı ile birlikte olmak gerektiğini iddia edenler mevcuttur.

 

Batı medeniyetine ulaşmanın yolu olarak gördükleri ilerleme çabaları için batıdaki her şeyin iyi, batıdaki her şeyin güzel ve batıdaki her şeyin doğru olması yeterli olmadığı için batının ilim teknik ve din dâhil bütün gelenek ve göreneklerini de almak gerekmektedir.

 

Dine bağlı olmayı gericilik, batıya bağlı olmak ve batıyı körü körüne de olsa taklit etmek ise ilericilik olarak görülünce elbette toplumda bu fikre karşı çıkanlar olacaktı. Çıktı da.

 

İslam Dininin ilerlemeye engel olmadığını ileri sürenlerin en başta gelenlerinden birisinin Said Halim Paşa olduğu kabul edilir.

 

Osmanlının hayat memat günleri olarak kabul edilen ikinci meşrutiyet günlerinde devletin hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan Müslüman ve hıristiyan tebaayı “Osmanlıcık” fikri altında bir arada tutma amacına yönelik olarak ortaya atılan ve Yusuf Akçura’nın üç siyaset tarzı olarak nitelediği fikirlerden biri de İslamcılık olmuştur.

 

Esasen başta Osmanlı topraklarındaki Müslümanlar olmak üzere dünya üzerindeki tüm Müslümanları bir halifenin hükmü altında ve bir bayrak altında, bir millet olarak birleştirmeyi hedefleyen İslamcılık sadece Osmanlının değil her devirdeki Müslüman devletlerdeki bu fikre sahip olan insanların hedefi olmuştur.

Çünkü sadece Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmayan bu düşüncenin temelinde sadece batıda kaybedilen topraklar değil, Hint alt kıtasında ve özellikle de Afrika’da Osmanlıya karşı üstünlük kuran ve işgal ettiği topraklarda sömürge yapılanmalar oluşturan emperyalist batının zulmünün sona erdirilmesi gerekmektedir.

Bunun tek yolu olarak ise halifenin dini ve siyasi otoritesi altında birleşecek İslam Milletinden gelecek askeri ve siyasi zaferler ve ekonomik sömürüyü sona erdirecek yardımdır.

Osmanlı egemenliğindeki toprakların her köşesinden hilafet merkezine gelen haberlerde ortaya konan ve her geçen gün daha da yükselen bu beklentileri karşılama amacına yönelik her girişim ve her davranış aynı zamanda İslam Halifesinin işini kolaylaştıracağına inanıldığı için temel de farklı görüşleri olsa da genelde birleşmeyi ve toparlanmayı ifade eden her fikir İslamcılık olarak değer kazanmıştır.

Bu fikri ifade eden belki de en başta anılması gereken yapılanma İkinci Meşrutiyet döneminde başlayan ve İstiklal Savaşı döneminde devam edip Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar devam eden ve Eşref Edip, Mehmet Akif, Aksekili Hamdi, İzmirli İsmail Hakkı, Ahmet Naim’den tutunda Cemalettin Afgani ye kadar pek çok ismi, bünyesinde barındıran Sebilürreşad Dergisidir.

İslamcılık düşüncesinde yer alanların üzerinde durmadıkları husus İkinci Meşrutiyet döneminde öne çıkan “Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük” siyasetini ifade eden Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” düşüncesi ile “Garpçılık, İslamcılık ve Türkçülük “ olarak Ziya Gökalp tarafından ifade edilen batıcılık düşüncelerinin Müslümanların kurtuluşu ve gelişmesini değil bölünmesini ve parçalanmasını hızlandırdığıdır.

 

FARKINDA MISINIZ?

Suçluyu af eden her kim,

Kendini “Mahkûm” etmiş olur.

Cemil Meriç

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi