Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Deizmden ateizme yol gider

Deizmden ateizme yol gider

Osmanlı’nın dış güçlerle antlaşma yaparak ortadan kaldırılmasından sonra kurulan ve yenidünya sistemine entegre olmayı hedef alan tek parti iktidarı model olarak din dışı olmayı öncelemesine rağmen kimse o dönemde Milletin inancında bu denli sapmalar olabileceğini hesap etmemiş olabilir.

Her yeni gelen yönetimin eski idareyi ve idareciyi kötülemesi bir adet olduğundan dolayı bir kez daha bu topraklarda kötüleme modası başlatıldı.

Köhne dedikleri Osmanlı Devleti’nden sonra adı modern olan yeni Türkiye`nin kuruluşunda kötülenen sadece yıkılan Osmanlı Devleti’nin idarecileri sistemi değildi.

Devletin kuruluşunda İslam devletin dini olarak kabul edilmişken sonradan seküler bir temel üzerine oturtulan yapı din ve dine dair kurum ve oluşumlar reddedilmiştir.

Ama dedik ya.

Kimse bu denli sapmalar olacağını tahmin etmemişti diye.

Devletin dininden bu denli sapma olacağını tahmin edemeyenler Müslümanlardı.

Devletin temellerini kurdum zannedenlerin tahmin edemeyeceği sapma ise yönetim kademesi dâhil tüm sistemin ana damarı olan din ve dini yapıların bastırıldığını zannetmeleriydi.

Devlet zoruyla dini yaşamı ve şimdiki tabirle sivil toplum kuruluşu diyebileceğimiz tasavvufi yapılanmalar üzerine baskı uyguladıkça dinin devlet kurumlarından çıkarıldığı gibi insanların da hayatlarından çıkarılabileceğini zannedenlerin aksine bu yapılar daha da köklendi.

Devlet nazarında illegal olarak görülen bu yapılar intisap edenleri sekülerleşmeye karşı korurken devletin bu muhafazakâr yapıları yok etmeye çalışmasından faydalanmak isteyenler sahte dindar kimliklerle kendilerine menfaat sağlama yoluna gitmişlerdir.

Devletin seküler dayatmasına direnirken 1950’den itibaren başlayan iktidar değişiklikleri bu defa dış müdahalelerle dini hayatı farklı mecralara yönlendirme çalışmaları da başlamış oldu.

Bütün bunlar olurken seküler hayatı hâkim kılma çabasında olan çevrelerin sık sık “Türkiye muhafazakârlaşıyor” iddiaları ne devlet ne de vatandaş tarafından hiç mi hiç ciddiye alınmamıştır.

Çünkü tek bir paket halinde devlet ve toplum hayatından dışarı çıkarılan dini hayat ve kurumlar sonradan parça parça paketler halinde devlet olmasa bile toplum hayatına dâhil edilse de gerçekte özellikle başta genç nesiller olmak üzere toplumun genelinde bir dinden uzaklaşma görülmüştür.

Çünkü insanların inanışları ve yaşayışları bir tarafa hayallerine bile sınırlamalar getirmeyi göze alan bir yapıdan bahsediyoruz.

Özellikle ihtilal ve darbe dönemlerinde inanılmaz boyutlara ulaşan baskılar sonucunda kişiler yavaş yavaş önce deizme sonrasında ise ateizme kaymaya başlamışlardır.

Esasen insanlar basın yayın ve televizyon ekranlarına yansıyan paylaşımlarda görüldüğü üzere yaşadıkları hayatın teoride karşılığının deizm veya ateizm olduğunu da bilmemektedirler.

Kendisini Müslüman olarak ifade eden kişiler kendileri ile yapılan röportajlarda yöneltilen sorulara verdikleri cevaplarda dinin temel esaslarını ve temel ibadetlerini ve şartlarını sayamamaktadırlar.

Bunun temel nedeni sahih usullerle ve yeterli ölçüde dini eğitimin yapılmamış olmasıdır.

 Diğer taraftan vahiyle desteklenen Sahih Sünnet uygulamalarının kendilerini Müslüman olarak tanımlayan kişiler tarafından din dışı olarak tanımlanması yeterli derecede dini eğitim almamış insanlarda kafa karışıklığına neden olması başka bir sebep olarak görülmektedir.

Bu şekilde iki arada bir derede kalan insanların kendilerini dindar olarak tanımlarken kullandıkları en önemli argüman dedesinin ve ninesinin namaz kıldığı veya hacca gittiği ile geçmiş büyük dedelerinden birisinin hoca olduğunu söyleyerek kendisinin de Cuma namazı kıldığını ifade etmesidir.

Kısacası devlet eliyle dayatılan “Türk modernleşmesi” gerçekte dış kaynaklı bir sekülerizasyon projesi olarak halen muhafazakâr Müslümanlar eliyle uygulanmaktadır.

Bu yapı devam ettiği sürece her ne kadar evlatlarını büyük bir sevinçle İmam Hatip okullarına ve İlahiyat Fakültelerine gönderseler de başka eller tarafından düzenlenen müfredatlar neticesinde çocuklarının Sahih İslam’dan sapma eğilimi gösterdiklerini gören ailelerin yaşadıkları hayal kırıklığı önümüzdeki on yıllarda da devam edecek gibi gözükmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi