Güzel günlerin arkasından, Bayramın getirdiği sevinç ve sürûrun ardından yine güzel bir gündeyiz. Cumanız mübârek olsun efendim. Güzel dînimizin güzelliklerinin ardı arkası gelmiyor. Güzel İslâm’ın müntesipleri de aynı güzel özellikleri taşımalı, güzellik özellikleri hâle, davranışlara, yaşantıya aksetmeli diyerek bugünkü yazımıza başlarken içinize, gönlünüze, yüreğinize güzellikler dolsun, eviniz, hâneniz şen olsun diye devam edelim. 

Biz Müslümanlar için senenin en güzide ve en bereketli ayını yaşadık bitirdik. İstifâde edene tarifsiz hazlar yaşatan mübârek Ramazanda ay boyu elimizden geldiğince yaşantımıza ayrı bir özen gösterdik. İslâm’ın ahlâkî özelliklerini şahsiyetimizle bütünleştirme gayretinde olduk. Duâlarla, niyazlara kâinâtın biricik sâhibine her zamankinden daha çok yaklaştık, tevbelerimizi, istiğfarlarımızı Cenâb-ı Hakk’a çokça takdim ettik. Davranışlarımızda hassas ve rakik olmaya çalıştık. Bundan sonra da ayni hassâsiyeti gösterelim ayni dikkati sergileyelim inşaALLAH.

Güzel günlerin hemen ardından üç kuruş etmez dünya ihtiraslarına, boş ve hedefsiz davranışlara boğulmayalım sevgili dostlar. Zannediyorum ki şu anlarda hepimizin korkusu bu olsa gerek! Ramazan’la yakalanan feyiz, nur ve bereket iklimini muhafazaya ve devam ettirmeye çalışalım. Tabi bu kolay değil. Ancak cenneti kazanmak elbette ki ucuz değil. Ucuz, basit ve hislere râm olmuş bir hayat ile dünyâda tadılmayacak kadar mükemmel nimetlerin bulunduğu cennete ulaşmak her halde o kadar kolay olmasa gerek. Dünyâda en güzel ve en âlî yerlerde oturmak nasıl büyük servet ve meblağlar istiyorsa ahrette ebedi güzellikler yurdu olan cenneti kazanmak da büyük emek ve fedâkarlıklar istiyor.

Emek olmadan netice olmuyor. Güzel neticeler ve üstün başarılar için epeyce yorulmak ve gayretler sarf etmek gerekiyor. Cennete ulaşmak da işte aynen böyle! İyi bir evlat yetiştirmek uzun ve yorucu bir emek sonucu ortaya çıkıyor. İyi bir meslek sâhibi olmak için yine yıllarca düzenli bir şekilde ders çalışmak gerekiyor. Tarlayı sürmeden, tohum atmadan ekin alınmıyor, iyi bir ürün elde etmek isteyenin tarlasına emek vermesi gerek, sürmesi, çapalaması, sulaması lâzım. Ebedi saadetimiz için de bu iş böyle. Yoksa öyle kolaycılıkla köşe dönülmüyor bilhassa ahret adına. Zira orada kandırmaca yok, ilâhi adâlet devrede.

Ebedi güzellikleri yaşamak istiyorsak ki kim bunu istemez? O halde Ramazan ikliminde sergilenen dikkat ve teyakkuzlar hiç kaybedilmemeli. Yine kâinat kitâbı hem dilimizde olmalı hem de ruhûmuzu kuşatmalı yâni her gün Kur’an ve meal okunmalı dahası âyetler hayâta yansımalı. Bugün Müslümanlar vâr olan ama hayâta konamayan Kur’ân’i düsturların eksikliği yüzünden zelil bir halde yaşamaktalar. Ezilmişlikler yaşanmayan İslâmi hasletler sebebiyledir. Müslümanların zulümlere düçâr olmaları, ayrılık fitnelerine düşmeleri hep yaşanmayan İslâmî düsturlardan dolayıdır. Abdulkâdir Geylâni Hz.nin dediği gibi Rabb’im bizi bize döndürsün inşaALLAH.

Deniyor ki; ‘Ne kadar bilgin olursan ol ve ne kadar zengin olursan ol; hayâlı, kâmil bir imâna sâhip olmadıkça, ne bu dünyâda ne de yarın ki ölümden sonra olacak olan ahrette de ne rahat ve ne huzur, ne saadet ve ne selâmeti bulmak mümkündür.’(1) Bugün gerçek imânî özelliklerin olmamasında işlenen pek çok yanlışlar var. Lüzumsuz yorgunluklar, kasvet, rûhî eksiklikler, hayâsızlık, aklın dumûra uğraması, şükürsüzlük, israfın her türlüsü, ahlaksızlık, huzursuzluk, dünyâya aşırı muhabbet besleme, ölümü unutma, cimrilik, bencillik, sabırsızlık, şeytana uyma gibi… Bütün bunlar Müslümanların iki yakasını bir araya getirmiyor. Allah Azze ve Celle bizleri zâyi etmesin, düzeltsin, duyarlılık ihsan etsin. Hayır yollarında yürütsün, hakiki anlamda dosdoğru çizgiden ayırmasın. Hayra anahtar, şerre kilit eylesin. Bütün güzellikler üstünüze olsun. (Amin)

-----------------

1- M,Zâhid Kotku, Cennet Yolları, 1981, İst, s.15