Recep Çınar

Recep Çınar

Orhan abi...

Orhan abi...

Gazete...

Başlık, “Orhan Berk'i kaybettik”

Giriş, “Uzun süredir mücadele ettiği amansız hastalığa yenik düşerek 76 yaşında yaşamını yitiren spor gazeteciliğinin duayen ismi Orhan Berk sevenlerinin gözyaşları eşliğinde son yolculuğuna uğurlandı.”

Haberin devamında ise özgeçmişi, çalıştığı ya da yazdığı gazeteler sıralanmış...

Hepsi bu...

76 yıllık bir ömür, 5 kelime, 3 cümle ve tek satıra sığdırılmış...

Oysa ki, ne yaşanmışlıklar var o 76 yıllık nefes alış verişte...

Klişedir “Kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı” olurmuş...

Mütevazi olmayacağım, sıkıntılı günlerinde hasbel kader hep yanında olduk Orhan abinin...

Sabit abi ve ben...

Seher Hanım biliyor...

Onun içindir ki, “vicdanım”ız rahat...

Vicdanı rahat olmayanların durumu ortada...

Adamın iyi gününde “at sineği” gibi kıçından “düşmeyen”ler, bırakın yazmayı, cümle bile kuramamışlar...

Kuramazlar da...

Çünkü, Orhan Berk'in maddi-manevi desteğe ihtiyacı olduğu günlerde yoklardı...

Hoş, adam öldükten sonra kitap “yazsa”lar ne olur, yazmasalar ne olur...

İkiyüzlü, egoist, sahtekarlar...

Bunları ben değil Seher Hanım söylüyor...

Seher Hanım kim mi?

Orhan abinin eşi ve hizmetkarı...

Orhan abinin 7/24 yanında olanı...

Orhan abinin karakutusu...

Tek başına bırakılmasına rağmen, eşinin üzerine titreyen kadın...

xxx

Sevmiyorum iki yüzlü insanları...

Adam gibi görünen (m)adamları...

Onun için de kızıyorum bu kişiliği on para etmeyenlere...

xxx

Neyse...

Orhan abi ile 30 yılı aşkın bir tanışıklığımız, daha ötesinde dostluğumuz var...

İyi zamanlarımız olduğu gibi, karşı karşıya geldiğimiz, birbirimizi kırdığımız zamanlar da oldu...

Orhan abiyle hiç kavga etmedim ya da fikir ayrılıklarımız olmadı” dersem, yukarıda itiraz ettiğim “ikiyüzlü”lerden farkım kalmaz...

Zaman zaman sıkıntılarımız oldu...

Ama, aştık bu sıkıntıları...

Nasıl mı aştık?

Orhan abinin kibarlığı ve nazikliği ile...

Evet...

Kibar adamdı Orhan abi...

Beyefendiydi...

Ağzından kötü laf ya da küfür duymadığım nadir insanlardan birisiydi...

Orhan abiye “Dünya'da çatal-bıçağı en güzel kullanan adam” derdim...

Gerçekten de öyleydi...

Kendine iyi bakar, yediğine içtiğine dikkat ederdi...

Onun içindir ki, üzüm tanesinin bile kabuğunu soyar, öyle yerdi...

Asla margarin yemezdi...

Margarine sinek bile konmaz” diyerek, tereyağı yememizi söylerdi...

Yemek, sofra adabı konusunda da kendisinden çok şey öğrendik...

Ve Konyaspor sevgisini de...

Beşiktaş'a da zaafı vardı, ama Konyaspor sevdası DNA'sında vardı...

Hastalanıncaya kadar idman ve deplasman kaçırmadı...

Konyaspor'u televizyondan izleyip, ahkam kesenlerden olmadı hiçbir zaman...

Hep yerinde izledi...

Özel bir Konyasporluydu o...

Ve hep de öyle kalacak...

xxx

30 yıl içinde kendisiyle çok anılarımız var...

Bunlardan birisi Eskişehir deplasmanıydı...

Kaza geçirdiğimiz...

Ben, İbrahim Okumamış, Orhan abi ve oğlu Volkan...

Ters dönmüş arabada, kendi canını unutmuş, oğlu Volkan'ı sayıklayan bir “baba”ydı Orhan abi...

Volkan'a bir şey olmasın diye çırpınan adam figürü, dün gibi gözümün önünde...

Dedim ya, çok nazik bir insandı...

Ankara'dayız...

Seminere gitmiştik...

Büyük usta Mehmet Gazel, ben ve Orhan abi...

Akşam otele geldik, odalarımıza çıktık...

Sabah Konya'ya döneceğiz...

Şu saatte lobide buluşuruz diyerek uyuduk...

Sabah kalktım, kapının altından atılmış bir kartvitiz var...

Abim vefat etmiş ben Konya'ya dönüyorum, siz rahatınızı bozmayın” diye not düşmüş...

Ne zaman?

Gecenin 2'sinde...

Beni ve rahmetli Gazel abiyi rahatsız etmemek için sadece notu yazmış, kapımızın altından atmış ve otelden ayrılmış...

Biz olsaydık onun yerinde ne yapardık?

Sanırım oteli ayağı kaldırırdık...

Anlayacağınız “kibar adam”dı demem boşuna değil...

xxx

Ve...

Orhan abi...

Hayatı sevdi, yaşamaktan zevk aldı...

Her yüzüne baktığı insana ya da oturup sohbet ettiği dostuna da yaşama zevki verdi...

Her ölüm erken ölüm derler” ya, Orhan abi bırakın 76'yı, 176 yaşında da gitseydi, yine de erken ölüm olacaktı...

Hem kendisi, hem de bizim için...

Ne diyebilirim ki, “Allah'ın rahmeti üzerine olsun” demekten başka...

Gitti Orhan abi...

Baki kalan bu kubbede bir hoş sada bırakarak.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi