Kerem İşkan

Kerem İşkan

Boşanıyorlar mı?

Boşanıyorlar mı?

Yaşlı kadının biri komşularından birisi hakkında bir dedikodu yaymıştı…

İğrenç bir dedikoduydu bu…

Birkaç gün içinde söylenenleri tüm mahalle duydu…

Dedikodunun sahibi derinden yaralandı ve incindi, hayata küstü… Kahırla evine kapattı kendisini…

***

Dedikoducu kadın daha sonra söylediklerinden dolayı pişman oldu... Hatasını nasıl tamir edebileceğini danışmak için bir âlime gitti…

Pazara git” dedi âlim…

“Bir tavuk al ve onu kestir… Eve dönerken tüylerini yol ve yol boyunca yere at.”

***

Nasihatin garipliğine şaşırsa da, denileni yaptı kadın… Ertesi gün âlim şu tavsiyede bulundu kadına;

“Şimdi git ve dün attığın o tüyleri topla bana getir...”

Kadın yine itiraz etmeden denileni yapmaya gitti… Aynı yolu izleyerek tavuk tüylerini aradı…

Ancak umutsuzluk ve korku içinde fark etti ki, bütün tüyler rüzgârın etkisiyle uçup gitmişti...

Saatler süren arayışın sonunda elinde, bulabildiği üç beş tüyle dönebildi âlimin yanına…

***

Görüyorsun” dedi âlim yaşlı kadına;

“Tüyleri yere atmak çok kolay ama geri toplamak imkânsız…”

***

Dedikodu da öyledir işte…

Dedikodu yapmamız ne kadar kolaysa, dedikoduyla işlediğimiz hatayı telafi etmek de o kadar zordur

***

O kadar öfkeli ve acı doluydu ki, bir eş bir baba olarak yutkunarak sinirle konuştu;

Cami bahçesinde bu dedikodu yapılır mı mübarek, kıldığın namaz ne oldu?”

Kahırla devam etti;

“Yetişkin çocuklarımız var, dolmuşta, parkta, okulda kulaklarının dibinde konuşulanları duyuyorlar…

Boşanıyormuşuz…’

Billahi yalan…

Her gün farklı bir dedikodu ile gönüllerimizi kurutmaya çalışıyorlar…

‘Hapse atılmışım, tutuklanmışım, eşimi boşamışım’, daha neler neler…

Mütedeyyin insanlarız, bu nasıl Müslümanlık… Buna ne insafsız bir dedikodulardır… Müslüman, Müslümana nasıl yapar bunu?”

***

Mehmet Toru’nun cümleler boğazına düğümlendi…

Bir eş, bir baba olarak çaresizce bu dedikodulardan ailesini korumak için çabalayan bir baba vardı karşımda…

Cami bahçelerine, şadırvan başlarına kadar inen dedikodulardan kırgınlıkla, kahırla dert yandı…

***

Meram Belediye Başkanı Fatma Toru’ya eşi bunları söylerken göz ucuyla baktım, çakmak çakmaktı gözleri, bir damla yaş süzüldü süzülecek, bir anne gibi yutkundu;

Rabbin emirini yerine getirmek için biraya gelmiş bir aileyiz, Allah rızası için bari çocuklarımıza acısınlar...” diyebildi…

***

Sonra,

Abdest almaya çalışan ihtiyar bir cami cemaatinin, şadırvan başında tavuk yolduğu görüntüsü geldi oturdu zihnime…

Tiksindim…

Bir Gedavet esti Meram’dan… İçim üşüdü, etraf tavuk tüyü doldu…

Utandım

***

Kutlu Nebi’nin o Hadis-i Şerifi aklıma geldi;

Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail Aleyhisselam; "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi.”

Tırnaklarım acıdı

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi