Adil Düzen’e giderken
Adil düzene doğru yazı serisi (10)
Bir düzen ancak kanunlarla kurulur. Bir şeyi konuşmak veya o konuda makaleler yazmak, onu kurmak ve yaşamak değildir. Bu uğurda dernek ve vakıf kurmak da yine onun yaşanmasını sağlamaz. Yani “Kanarya sevenler derneği ile adil düzen kurulamaz.” Ancak yapılan çalışmanın yoğunluğu kadar o işe yeni taraftarlar kazanılmasını sağlar.
Ülkemizde demokratik bir düzen hâkimdir ve kanunlar, Mecliste oy çokluğuna göre çıkar. O zaman Adil düzen kurmak için de bu düzenin kurma gayesine sahip insanların, meclis içinde olmaları ve oylarının, toplam sandalye sayısından en az bir fazla olması gerekir.
Çok partili döneme girdiğimizden bu yana (1946) mecliste sağ ve sol partiler bulunmuş ama bunların hiç birisi “Adil düzen” lafını ağızlarına bile almamış ve programlarına koymamışlardır. Yönetimi gelen partiler, ABD ve Avrupa tarafından kendilerine dikte ettirilen “Ahlaksız bir sömürü düzeni olan Kapitalizmi” uygulamışlardır. Bir ara (1973) Bülent Ecevit, CHP’nin başına geçince “Ne ezen, ne ezilen. Hakça bir düzen” sloganını kullanmış, ancak bu sadece slogan olarak kalmış ve iktidara gelince uygulamaya konulmamıştır. “Bilderberg toplantılarında konuşulanları, siyasi hayatıma bile mal olsa açıklayamam” diyerek, ezenler safında yer aldığını açıklamıştır.
Adil düzen kavramı, ilk defa 1969 yılında siyasette, MNP Milli Nizam Partisi ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından ortaya atılmıştır. Bu düzenin uygulanabilmesi için de insanları “Milli Görüş” etrafında toplanmalarının şart olduğunu ifade etmiştir.
Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından 20 Mayıs 1971’de kapatılınca, aynı insanlar bu kere 11 Ekim 1972 tarihinde MSP Milli Selamet Partisi adıyla yeni bir parti daha kurdular ve 1973 seçimlerine katıldılar. Sistem, parti kapatma kararıyla, Adil düzen kavramlarını kendisi için yabancı bulmuş ve kendine benzemeyen bu partiyi, siyasi platform dışına atmıştı.
ADİL DÜZEN PROTOKOLU
1973 seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatörle parlamentoya giren MSP, taşıdığı misyon ve partiler arasında bir kilit özelliğiyle hükümete dahil etmeye mecbur kaldılar. 26 Ocak 1974 tarihinde CHP – MSP Koalisyon hükümeti kuruldu.
Hükümet kurulurken, bakanlık sayısı ve çeşidinin kavgası yerine hükümette hangi esaslar üzerinde çalışılacak ve neler yapılacak konuları üzerine ağırlık verildi. Hükümet protokolü hazırlanırken, Bülent Ecevit’in o günlerde dilinde çokça dolaşan “olasılık, olanak…” gibi kelimeler yazılması istendi. Ama MSP tarafı bu uydurma kelimeler yerine o gün yürürlükte olan Anayasada kullanılan kelimelerin kullanması şartını kabul ettirdi.
CHP – MSP koalisyon protokolü, toplam 109 madde, 10 bölümden oluştu ve hemen hepsinde MSP’nin yapıcı ve milleti kucaklayıcı teklifleri maddeleşti. Bunlardan bazıları;
Madde 9. Kabinede bir Başbakan Yardımcısı bulunacaktır. Başbakan Yardımcısı hükümet politikasının yürütülmesinde ve bu ahengin sağlanmasında Başbakana yardımcı olacaktır. Başbakan Yardımcısı Yüksek Planlama Kurulunun oy sahibi üyesi ve Bakanlıklararası Ekonomik Kurulun Başkanı olacaktır.
Yatırım görüşmelerinde ilgili ilgisiz her Bakanın müdahalesi böylece önlenmiş oldu ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın bu kurula başkanlık etmesiyle “Adil düzenin” kurulması daha da kolaylaşmış oldu.
Madde 23. Vergi sistemi daha adil bir yapıya kavuşturulacak ve kabil olduğu kadar basit, kolay uygulanır hale getirilecektir.
Ortada bir devlet ve bir de millet vardır. Bu gün bu millet, kendi devletine dolaylı ve dolaysız vergiler olarak tam 59 ayrı kalemde vergi vermektedir. Ve vergiler kazançtan alındığı için gayri adildi ve sonunda 70 milyon tarafından ödenmekteydi.
Madde 41. Haşhaş sorununa bir yandan insani kaygıları tatmin edici öte yandan haşhaş üreticilerinin mağdur durumlarına son verici çözüm yolları süratle bulunup uygulanacaktır.
O dönemde güya uyuşturucunun önünü kesmek amacıyla ABD, Türkiye’de ki haşhaş ekimine yasak getirilmesini sağlamıştı. Hâlbuki haşhaş, ilaç hammaddesiydi ve MSP kanadı daha sonra Afyon/Bolvadin’e Alkoloid Fabrikası kurarak haşhaş’ı, ilaç hammaddesi haline getirmesini sağlayacaktı.
Madde 44. Türkiye'nin iktisadi ve sosyal kalkınması için; milli, güçlü, sürekli ve yaygın bir sanayileşmenin gerçekleştirilmesi ana hedeftir.
Bütün yatırımlar İstanbul ve İzmit gibi yerleşim merkezlerine kuruluyor, yatırımdaki devlet teşvikleri buralara sağlanıyordu. Güney ve Güneydoğu illerimiz bu gelirlerden mahrum bırakılıyor, doğulu insanımız ekmek parası için sevdiklerinden ayrılarak Batı illerine göç etmeye mecbur bırakılıyordu.
Madde 52. Devletçe desteklenen sanayi teşebbüslerini finanse etmek amacıyla Sanayi Bakanlığına bağlı özel bir kuruluş kanununa sahip güçlü bir Sanayi Bankası kurulacaktır.
Bu banka DESİYAP (Devlet Sanayi ve İşçi yatırım Bankası) olarak % 0 faizle kredi vermesi, yatırımlara kar ortalığında bulunması ve üretimi desteklemesi gibi görevlerle donatılmıştı. Ankara/Gençlik Parkı yanına kurulan bu bankanın Ulus tarafına bakan duvarına da “Türkiye’nin ilk faizsiz Bankası” levhası asılmış ancak Milli Görüş hükümetleri alavere dalavere ile düşürülünce, ilk defa bu levha sökülüp çıkartılmıştır.
Madde 92. Halk yardımıyla yapılıp da bugüne kadar öğrenime açılmamış bulunan okul binaları, yapılış maksatlarına uygun olarak bir an önce hizmete açılacaktır.
Bu madde binası halk tarafından yapılmış İmam – Hatip okulu binalarının açılmasını hedef almaktaydı. Nitekim Demirel’li ve sağcı hükümetlerin 50 sene de açtıklar 30, İHO bu koalisyon hükümeti döneminde bir çırpıda 300 İHO’na yükselivermişti.
Adil düzenin ekonomik yönünün yanı sıra bir ahlaki yönü, bir ilmi yönü ve bir hukuki yönünün de bulunduğu fiilen gösterilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.