Ayşe Boztaş

Ayşe Boztaş

Biraz balçık, biraz can: ve bir insan

Biraz balçık, biraz can: ve bir insan

Nefes almak, yürümek, konuşmak ve yemek içmek gibi hususi ihtiyaçları olan ve aynı zamanda düşünen, üreten, irdeleyen, vicdanı ve merhameti olan varlıklara insan diyoruz. Ve görüyoruz ki insanoğlu âlemde ki nizamın bir parçası. Ve aklını doğru kullandığı sürece yaradılışın en güzel mucizelerinden biri. Zira biraz toprak ve suyu bir araya getiren ve bir balçığa dönüştürüp şekil veren bir de o balçığa “can” üfleyen yaradan ne güzel yaratmış. İnsanı bir bedende bin bir özellikle donatmış.

 Bununla da kalmayıp insanı evrenin en güzel parçalarından birine yani dünyaya bırakmış.

İnsan, diyorum aslında ne güzel bir varlık. Lakin bazen düşünüyorum da sanki biraz yabancılaştık. Ayna da gördüğümüze yani kendimize yabancılaştık. Zira hayallerimiz bile zihnimizden bir turist yabancılığında geçip gidiyor da tutamıyoruz onları ya da arkalarından koşacak cesareti bulamıyoruz kendimizde. Üstelik bir kendimize mi yabancılaştık? Dünyaya da yabancılaştık. Hatta belki de bu yüzdendir ki şu koca dünyayı bir telefon ekranına sığdırdık. Ve hatta belki de koca dünyayı bir ekrana sığdırabileceğimizi düşündüğümüz için yabancılaştık. Bu duruma bakınca bana öyle geliyor ki sanki dünyanın yerli uzaylılarıyız. Oysa biraz doğa için biraz kendimiz için el ele versek. Tüketici kimliğimizin yerini birazda üretici kimliğimize bıraksak mesela. Ya da “yıkıcı” ruh halimizden “yapıcı “ruh halimize geçsek. Dalından kopardığımız çiçeklerin yerinde, gül bahçeleri yeşertsek mesela. Bir şeyleri bir yerden anlamaya başlasak, kaybettiklerimizi bulup yerine koysak0

 

 Hatta en çok da doğayı yerine koysak, aslında çok da kaybetmeden. İnsan, vicdanı, merhameti, aklı ve zekâsıyla doğayı en iyi şekilde kullanmalıdır. İnsan doğanın bir parçasıdır ve doğayı istediği gibi değil layıkıyla kullanmalıdır. Yalnızca doğa, insana değil insan da doğaya hizmet etmelidir. Çünkü doğanın güzelliği, bu karşılıklı hizmete bağlıdır. İnsan düşünmeli… Doğayı, varlığı, kendini düşünmeli… Geldiğimiz toprağa geri dönmeden, vakit kaybetmeden düşünmeli…

Düşünmek ve irdelemek insana özgü bir şeyken bir de düşünecek o kadar çok şey varken düşünmeyip de ertelediklerimizin hesabını kim verecek? Elbette bizler… Düşünceler ertelenebilir ancak “ düşünmek “ eylemi ertelenemez. İşte tam da bu yüzden diyorum ki “insanlık “ ancak insanın aklını doğru kullanmasıyla ilerleyecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Boztaş Arşivi