Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Bilgi Güçtür

Bilgi Güçtür

“Bilgi çağındayız” diyoruz ya hani… Öyle hakikaten. Bilgiye erişmek ve bunu paylaşıp yaymak, daha önce hiç bu kadar hızlı ve kolay olmamıştı.

Henüz yakın geçmişte, ansiklopedilere ve kütüphanelere ihtiyaç duyuyor ve bunlara ulaşmak için zaman, para ve enerji harcıyorduk. Şimdi öyle mi?

‘Google amca’ var artık. Cep telefonu ve internete anında erişimi olmayan kaç kişi kalmıştır sahi? Yalnızlık korkusuna merhem, cehalete şifa… Yok, şimdi başta böyle güzelleme yapıp da sonradan karalamaya çalışmayacağım bunu. ‘Merhem’ ve ‘şifa’ sözcüklerini gayet samimi bir şekilde kullandım. İnanarak.

Olumsuz yönde olan tek bir eleştiri getirebiliriz bu duruma sanırım. Bilginin bu kadar çok ayyuka çıkmış; ayan beyan hale gelmiş olmasının, bizleri biraz afallatıp adımlarımızı birbirine doladığından bahsedebiliriz. At izinin it izine karıştığından; tüm o bilgiyi doğru bir şekilde analiz edip yorumlama yetisinden yana son derece aciz ve tecrübesiz oluşumuzdan söz edebiliriz. Gafil avlandığımızdan, belki. Bu boşluktan doğan açıkların ve fırsatların bilerek veya bilmeyerek yanlış yönde kullanımından ve suistimalinden dem vurabiliriz.

Ne bileyim, neredeyse herkesçe ucundan kıyısından da olsa mutlaka bir göz atılan bilindik ve malum internet sitelerinde ve uygulamalarında, bir ‘fan sayfası’ ya da ‘kanal’ oluşturup burada paylaşım yaparak ilgi ve takipçi toplamanın; ‘fenomen’ oluvermenin ne kadar kolay olduğunu biliyor olmalısınız. Ya da, çektiğiniz videoları yine o malum sitelerden birisine yükleyip ‘abone’ sayınızı arttırmak da pek zor değil hem. Maddi geçimini bu yolla sağlayan ve iyi de para kazanan kişilerin sayısı da az değil, bir yandan. İşte öyle bir paylaşım ve yayılım çılgınlığının içinde başımız dönerken kime ve neye inanacağımız ve kimi ya da neyi takip edeceğimiz konusunda hiç birimizin sağlam bir dayanağı ve fikri yok ne yazık ki.

Türk’ün tüm cihana yeniden 1000 yıllık hakimiyetini başlatacağından bahsedeni mi dersiniz, giderek artan astroloji merakının suistimal edilerek buradan falcılığa ve hatta büyücülüğe kapı aralayan albenili davetleri mi dersiniz, cinsiyetsizliği ve cinsiyet değiştirmeyi savunan ve bunu gayet insancıl ve doğru bir yol olarak pazarlayan paylaşımları mı dersiniz… Kafalar çok ama çok karışık durumda! Bilgi çağının gerçekten faydalı olan tarafının yanındaki, aldatma ve kandırmaya dayalı deccali sistemin varlığını da görebilirsiniz internette. Hayır bir de şu var… Mesela karşınızdaki kişi, kendinden o kadar emin konuşuyor ve gerçekten de o kadar bilgili ve donanımlı ki, onun acaba gerçek bir kahraman mı, yoksa, ağır bir şizofreni vakası mı olduğunu tam olarak kesmiyor aklınız. Astroloji ise gökyüzü kanunlarına dayalı bir sistemdir desek, e bu kanunları koyan ve uygulayan iradeye yani Yaratıcı’ya mı, yoksa, gezegenlerin kendisine -evrene- mi iman edeceğiniz konusunda uzun ya da kısa süreli olarak bir şüpheye düşüyor, hatta eğer kalbi mühürlenmiş olanlardansanız, bir de şirk belasına bulaşıyorsunuz. Ve eski sevgilinin geri dönüp dönmeyeceği tadındaki soruların, henüz başında kavak yelleri esen bir genç için ne denli cevap isteyen sorular olabileceğini de sizlerin takdirine bırakıyorum zaten. Faldır, büyüdür, muskadır… Tüm bunlar artık yalnızca bir tık uzaktayken, o tuzak, uzağı da hemen burnun dibine getiriveriyor.

Ve bir yazımda uzun uzadıya bahsettiğim bir konudan da kabaca bir örnek getirmezsem olmayacak şimdi. Hani, bilgiyi taşıyabilecek alt yapımızın ve hazırlığımızın yoksunluğundan bahsetmiştim ya. Anne sütü! Bunun, bebek sağlığı için ne kadar faydalı olduğu bilgisi, artık her yere yayıldı. İyi oldu ama sonra ne oldu? Hayırlı olsun ziyaretlerinde, ev içi oturmalarında ve misafirliklerinde, ayak üstü sohbetlerde ve tüm fırsatlarda, bebeği olan anneye ‘sütünün olup olmadığı, yetip yetmediği…’ gibi sorular rahatça yöneltilmeye başlandı. Hele ki cevaplar ‘hayır’ ise, bebeğini o mucizevi içecekten mahrum bıraktığı için, ağır bir suçluluk duygusu yüklendi anneye. Sanki o süt, bebeğin kaderini, hayrını ve rızkını belirleyecek tek kritermiş gibi, içi titreyen bir anneye yüklenen o yetersizlik ve suçluluk duygusu, insanca bir şeymiş gibi… Dedim ya, süt önemliydi evet ama, bizim bu bilgiyi taşıyabilecek alt yapımız yoktu işte henüz. Onu yanlış kullandık.

Tabi bu, ‘bilgiyi kötü niyetli kullanım’ konusuna daha birçok misal getirilebilir, ne yazık ki. Fakat bana ayrılan yerin sonuna geldim ve ne buraya kadar ne demek istediğimi anlatabildim sanırım. Umarım bilgiye erişimin bu kadar kolay ve hızlanmış olmasını insanlık adına yararlı bir şekilde kullanırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi