Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Besmelenin Önemi

Besmelenin Önemi

Bismillâhirrahmânirrahîm

Besmelenin başındaki “ba” harfi gizli başlıyorum “ebtediu” ya da okuyorum “Ekrau” fiiline bağlıdır. Buna göre; besmelenin manası: “Allah’tan yardım dileyerek başlıyorum veya okuyorum” anlamına gelir. (1)

Elmalılı Hamdi Yazır’ın, tefsirinde dediği gibi, “Namaz haricinde kıraetin başında “eûzübesmele” çekmek cumhura göre sünnet, Atâ gibi bazı imamlara göre vaciptir.” Yalnız Tevbe Süresi’nin başlangıcında yani “Berâ’ede” besmele çekilmez. Bu sürenin Enfâl Süresi’nin devamı veya başlı başına bir süre olup olmadığı hakkında ihtilaf olduğu için başında besmele yazılmamıştır.

Diğer bir görüşe göre ise, kendileriyle antlaşma yapılmış olan müşriklere karşı Allah ve Rasûlünden bir ültimatom olduğu için bu sürenin başında besmele yazılmamıştır. Bu süre dört ay içinde tevhide gelmedikleri takdirde daha önce işledikleri sayısız cinayetlerin cezası olarak öldürülecekleri uyarısıyla başlar. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla diye ültimatoma başlanması uygun düşmezdi. Hanefilere göre Fatiha Süresi’nden evvel gizli olarak “eûzübesmele” çekmek sünnet, Şafiî’ye göre gizli veya alenen farz, Malikilere göre okunmaması menduptur.

Mümin, besmele çekmekle Allah’tan yardım dileyerek işine başlamaktadır. Müminin, besmele çekmesinin manası, o işi Allah adına yaptığının bir belgesidir. Mesela laik mahkemeler, karar verirken ulus adına karar verirler. Bunun gibi mümin de besmele çekmekle Allah adına o işe başlamış oluyor. Dolayısıyla yaptığı iş, Allah rızası için olduğundan dolayı başarılı bir şekilde tamamlanmış olur.

Besmele ile başlanmayan bir iş, Allah adına yapılmadığı için o iş hayırla sonuçlanmaz. Yani o işte dünyevi ve uhrevi bir fayda yoktur. O iş, hem kendisinin ve hem de cemiyetin aleyhine olur. Mesela işe başlarken besmele çekmeyen bir kimse, kazandığı malın zekâtını vermeyeceğinden dolayı o mal, hem kendisinin ve hem de içinde yaşadığı cemiyetin aleyhinedir. Bunun gibi laik- ulus devlet, güç ve kuvvetini din ve vicdan hürriyetini kısıtlamak için kullandığından dolayı o güç ve kuvvet, hem kendisinin ve hem de halkın aleyhine olmuş olur. Batı için de bunu söyleyebiliriz. Batı, din ve vicdan hürriyetini kısıtlamak ve dünyayı sömürmek için güç ve kuvvet toplamaktadır. Durum ortadadır. Dolayısıyla besmelesiz başlanılan her mühim işin sonunun güdük olmasının manası budur. Bu sebepten dolayı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur: “Besmelesiz başlanılan her önemli iş güdüktür (yani hayır bakımından eksiktir).” (2)

Hayvan kesimi de böyledir; yani hayvan Allah adına kesilir ve Allah adına kurban edilir. Besmele bilerek terk edilirse başkası adına kesildiğinden dolayı onun eti yenmez; unutulursa yenir. Çünkü Bakara Süresi’nin son ayetinde ifade edildiği gibi; “Yarabbi unuttuklarımızdan ve yaptığımız hatalardan dolayı bizi hesaba çekme” diye dua ediyoruz. Bu sebepten dolayı besmeleyi unutursak sorumlu değiliz, kestiğimiz hayvanın eti yenir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız Şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlardan olursunuz.” (3)

Bu ayet-i kerimeden anlaşıldığı gibi, besmelenin sırrı, şeytana ve onun dostlarına karşı mücadeleyi kazanmak ve Allah’ın yanında yer almaktır. Yani Rabbimizin otoritesini ve hükümlerini kabul etmektir. Aksi halde şeytanın ve onun dostlarının otoritesini ve hükümlerini kabul anlamına gelir ki, o zaman şirk koşanlardan oluruz.

Lafzatullah

Yani Allah Kelimesi, Buhari şöyle der: “Allah, Vacip Teâlâ’nın asıl zat ismidir. Allah ismi şerifi, ne müştaktır (bir kelimeden türemiştir), ne de menkuldür. Belki doğrudan doğruya Vacip Teâlâ’nın zatına alem olmuştur.” Allah ismi şerifi, Allah Teâlâ’nın zatına has bir adı olup bununla Hak Teâlâ’dan başka hiçbir mabut ne hakikaten, ne de mecazen adlanmamıştır. (4)

Kur’an- Kerim’de şöyle buyrulur: “(O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O’na kulluk et; O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O’nun bir benzeri olduğunu biliyor musun? (asla benzeri yoktur.)” (5)

Müşrik Araplar, Allah ismini sadece kâinatı yoktan var eden Allah için kullanırlardı. O’nun dışında taptıkları putlara, Allah demeyip “ilah” derlerdi. Bu sebepten dolayı, Tanrı, Hüda gibi isimler Allah isminin yerini tutmazlar. Çünkü bu isimler Allah ismi gibi has değildir. İlah, rab, mabud gibi ismi âmdır (geneldir.). Yani bu kelimelerin cemisi vardır. Mesela ilahın cemisi “âlihe”, rabbin cemisi “erbab”dır. (6)

Onun için Allah’a “esmâ-ül hüsnâ” sı ile dua edelim. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “En güzel isimler (el-esmâül’l-hüsnâ) Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.” (7)

Rahman ve Rahim

Bu kelimeler, rahmet mastarından alınmış mübalağa iki isimdir. Buna göre Rahman, dünyada ve ahirette çokça merhamet edendir. Rahim ise özellikle müminlere dünyada ve ahirette çokça merhamet edendir. (8)

--------------------------

1) Süleyman Ateş, Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meâli ve Çağdaş Tefsiri, C.1,s. 20.

2) El- Münavi, Feyzü’l- Kadir Şerhu’lcâmiu’ssağîr, C.5, s.13, Hds. No: 6284.

3) En’âm, 6 / 121.

4) Zebidî, (Mütercim, Kâmil Miras), Sahih-i Buhari Muhtasarı, C.11,s. 34.

5) Meryem,19/ 65.”

6) Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, C.1, s.24.

7) A’raf, 7/180.

8) Taberi, Câmiu’l- Beyan an Te’vili âyi’l- Kur’an, c:1,s.56.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi