Mahalli idareler seçimlerinin yapılmasına 3 aydan daha az bir zaman kalmasına rağmen büyükşehir ve ilçe belediye başkanları geçen seçimlerde hemşerilerine verdikleri sözlerin bir muhasebesini yapmak ve tabir caiz ise şehir için bir kar zarar hesabı çıkarmak zorundadırlar.

İlkokuldan başlayan gerek tahsil hayatında olsun gerek çalışma hayatında olsun belli dönemler sonunda insanların yaptıkları ve yapamadıkları ile ilgili olarak başkaları hesaba çekmeden kendi kendilerini hesaba çekmeleri gerekir ki hata ve sevap cetveli ortaya konsun eksikliklerin tamamlanması yoluna gidilebilsin.

1984 yılından buya uygulanan büyükşehir belediyeciliği, 6360 sayılı kanunun yerel seçimlerin akabinde Nisan 2014’ten itibaren uygulamaya başlanacak olması nedeniyle büyükşehir belediyeleri için farklı bir boyut kazanacaktır.

Kanunla ihdas edilen eyalet niteliğindeki büyükşehir belediyelerini artık il sınırları içerisinde hizmetlerini vermeye başlayacak olmaları nedeniyle geçmiş seçim dönemlerinde yapılmayan seçmenlerce başkanları hesaba çekme işlemi bu dönemde daha bir ehemmiyet kazanmış olacaktır.

Belediye sınırlarının halen uygulanmakta olan sınırların kat be kat üstüne çıkması başkanların geçmiş dönemde gösterdikleri performansların yeni dönemde gösterecekleri performans için bir ölçü olacağından yeni dönemde yerel kamu hizmeti sunmadaki başarısızlıkları da geçmiş dönemle kıyaslanmayacak kadar büyük olacaktır.

Bu açıdan olaya bakıldığında kanunla kendilerine verilen parasal imkânları basiretli bir tüccar titizliği ile kullanmaları gerekirken kullanamayan belediye başkanları, halka danışmadan yaptıkları hatalı işler nedeniyle borçlanma yoluna gitmişlerdir.

Özellikle yatırım için harcamaları gereken parasal imkânları şahsi reklam ve çıkarları için fütursuzca harcamaları neticesinde belediye bütçesinde geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak ölçüde açıklar oluşmuş özellikle KOSKİ nin yüksek fiyatla su satarak elde ettiği karlarında bu açıkları kapatamaması sonucunda borçlanma durumu ortaya çıkmıştır.

Güya hemşerilerine hizmet için aldıkları araç gereç ve ekipmanlar için borçlandıklarını söyleyen belediye başkanları gerçekte borçlandıkları miktarlar karşılığında hangi yıl ne kadar ödeyeceklerini bilmedikleri gibi ve ödemede oluşabilecek bir aksaklık nedeniyle ortaya çıkacak durumun vahametinden de habersiz gözükmektedirler.

Kerameti kendinden menkul danışman ve yardımcılarla çıktıkları hizmet(!) yolunda hayli zorlanan belediye başkanları göreceli bir kavram olan başarı kelimesinin ardına sığınmalarına rağmen parlak vaatleri ve cilalı reklamlarına rağmen başta planlama, ulaşım, çöp ve hava kirliliği gibi pek çok konuda başarısız olmuşlardır.

Belediye başkanlarından geçmiş dönemden kalan yanlışlıkları düzeltmeleri ve eksikleri tamamlamaları beklenirken, tam aksine bir davranışla mevcut sorunları daha da artıran ve enkaz üstüne enkaz ekleyerek ileride çözülmesi neredeyse imkânsız hale gelecek yeni sorunları da gelecek dönemlere miras bırakmakta ve böylece şehrin geleceğini ipotek altına alan yanlışlıklar yapmışlardır.

Görevde kaldıkları 10 yıllık dönemde geçmiş uygulamalara rahmet okuturcasına yaptıkları dış seyahatlerde gezip tozdukları çağdaş(!) gelişmiş ülkelerindeki çağdaş şehircilik ilkeleri ve çağdaş yerel uygulamalardan bile bihaber olan belediye başkanları için maalesef İstanbul, Ankara ve İzmir’deki kötü örnekler bile bir ibret vesilesi olmamış, yerel basın yayın organlarında farklı görüşten kişilerce yapılan tüm uyarılara da kulak tıkamaları neticesinde şehrin çevre ve doğa ile bağını resmen kopararak şehri taşlaştırma yolunu seçmişlerdir.

Kısaca şehrin merkezindeki en basit problemleri bile aralarındaki uyumsuzluk ve koordinasyonsuzluk nedeniyle çözemeyen belediye başkanları Nisan 2004 den itibaren genişleyecek sınırlar içinde kalan ilçelerin, beldelerin, köylerin altyapı ve ulaşım sorunlarını çözecek öyle mi?

Geçmiş uygulamalara bakınca, ümit var olmak boş bir hayalden öte bir şey değil.