Bayramı Uğurlarken
Efendim hepinizin geçmiş Kurban Bayramını tebrik ediyorum. En güzel hayırlara ve başarılara vesile olsun diyorum. Her sene kurban kesme zaman diliminde bir senenin bereketini, güzelliğini, neşe ve sevincini içinde barındıran kutsal günler bayram günleri… İnananların sûrûr günleri bayram günleri… Ayrılıkların, küslüklerin sona erdiği güzel günler bayram günleri…
Rabbim her günümüzü Bayram sevincinde ve güzelliğinde kılsın. Ahlâkımızı Bayramda sergilenen ahlak güzelliğinde eylesin. Rahmetli Necip Fazıl’ın güzel bir sözü var çok hoşuma gider hatta geçen gün çok kıymet verdiğim bir kızımız bana mesaj olarak yollamış: ‘Mü’min sıkıştırılmış şeker gibidir. O, bu hâliyle deryâyı tatlandıracak güce sâhiptir.’ Diyor. Ne doğru bir söz! Olması gereken de bu fakat tatsız tuzsuz kişilere ne demeli! Hayatın doğru minval üzere işlememesi ne yazık ki inananları da etkiledi ister istemez. Muhatap olduğumuz her olumsuz davranış yüreğimizi yaralaya yaralaya zaman zaman nefsimizin büsbütün ayağa kalktığını çok rahat hissedebiliyoruz. ‘Dövene elsiz, sövene dilsiz olma’ alışkanlığı nicedir terk edildi. Savunma mekanizması geliştirme herkesin başvurduğu yegâne kaçış yolu oldu.
İnsanlarla geçim bir sanat âdeta. Devamlı kötülük ve menfîlik gördüğümüz insanlara da elbette iyi davranış geliştirmek dile kolay bir hâdise. Herkes gördüğü yanlış davranışlar karşısında kendisinin doğru davranışlar geliştirmemesine yönelik haklı sebepleri olabilir. Netice de bayramdır deyip hafif bir gülümsemeyle savıştırabilirsiniz ama gerçekten dil yarası ağır ve acı bir şey. Yıllardır içinden silinmeyebiliyor. Bu sebeple dâima güzel davranışlı olmak şiârımız olmalı çünkü biz mü’miniz. Gönül istiyor ki her hâlimizle ve kâlimizle gerçek mü’minlerden olalım. Zirâ gerçek inanan bir mü’min eğer inancını davranışlarına güzel yansıtabilirse o çevresi için bir rahmet vesilesi olur. Yâni üstad Necip Fâzıl’ın dediği gibi etrâfını tatlandırır. Cenâbı Hak bizleri böylesi mü’min olma şerefiyle şereflendirsin.
Aslında yüce Mevla biz mü’minlere ömürlerimizi tatlandıracak kutsal bayram günlerini lütfetmesi, biz kullarını ne çok sevdiğinin bir göstergesidir. Rabbi Teâlâ biz kullarına diğer yaratıkları içinde ayrı bir değer vermiş; hissetme, duygulanma, sevinme zevklerini tattırtmış. İsteyene ilâhî lezzetler bahşederek âdeta dünyâda melek olma hazzına eriştirmiş. İlâhî aşk tecellilerini isteyen çok özel tâlebi olan kullarına mânevi bir zenginlik olarak vermiş diğer inananları da o seçkin zatlardan dua alarak nasiplendirmiş. Rabbimiz çok lütufkar ve çok Gani. Yüce Rab, istemeyene dahi ne çok nimetler veriyor isteyene kim bilir neler verir? O halde yeryüzünün bütün hayırlarını isteyelim hem kendimiz için hem de inananlar için. Dua kapısı açık sonuna kadar hele de seherlerde kalk ey can mü’min Hakk’ın huzûruna dur. Yana yana ağla iste hayırları ve güzellikleri. O, rahmeti rahman herkes uyurken kendisi için uyumayanları görüp gözeten ve isteklerini dikkate alandır. O’na inan ve güven. Zâten var mı ki başka gideceğimiz kapı.
Şimdi bayramla güzel bir sûrûr yaşayan, vâcip olan kurbanlarını keserek kul olma görevini yerine getirmenin hazzını yaşayan her mü’min Rabbi Teâlâ’nın engin rahmetine inşallah mazhar olma ümidiyle iç âleminde gerçek hûzûru tatmış olarak hayâtına devam edecektir. Bizim inananlar olarak bayramdan tek beklentimiz ‘affedilmiş olmak’tır. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında her birerlerimiz, imkanları yerinde olanlar, kurban kesme şartlarını üzerinde taşıyanlar, gönül huzuruyla bu mesuliyetlerini ifâ edenlere ne mutlu! Rabbim onlardan razı olsun. Ömürlerini bereketli, dünyâ günlerini huzurlu ve mutlu kılsın. Ayni güzelliklerin devâmını hatta daha fazlasını ahrette görsünler diye dua ve niyazlarda bulunuyoruz.
Bizim bayramlarımız ayrı bir güzellikte. Diğer dinlerdeki gibi bir şenlik, panayır veya festival görüntüsünde değil. İlâhî içerikli, dînî bir muhtevâya sâhip olduğundan farklı bir fizîkî ve mânevî görüntüsü var. Engin bir sevgi, rahmet ve bereket mevcut dînî bayramlarımızda. Bayram boyu mü’minlerin sergilediği dengeli vakarlı davranışlarda bunların izlerini rahatlıkla müşâhade edebilirsiniz. Mü’min, bayram günlerinin her bir anını doğru ve müspet davranışlarla değerlendirir. Hakk’ın emrine uymanın sonsuz mutluluğunu yaşar. Hele bir de kurban ile ihtiyaç sâhibi diğer mü’min kardeşlerini de sevindirdiyse ayrı bir huzur iklimi yaşar. Mübârek olsun böylesi görevlerini yerine getiren kardeşlerimize bayram. Unutmayalım her güzel davranış, bayrama farklı bir anlam katar.
Keşke bayram buralara da uğrasaydı, diyorum. Biliyorsunuz ya Kıbrıs’tayım. Kıbrıs’ın yerli halkının kurban kesme gibi bir derdi yok. Söylediğimiz zaman da, benim de annem-babam keserdi zamânında diyorlar. Çok üzücü, içim ezildi doğrusu. Burada İngiliz ve Rum âdetleri daha hükümran. Bazen, ‘Müslüman diyârında mı yaşıyorum!’ diyesim geliyor. Özellikle de Lefkoşa’da. Dînî hizmetin buralara getirilmesi zaman ister. Sizlerden buralar için dualar talep ediyorum efendim. Hayırla kalın. Hürmetle…
Rabbim her günümüzü Bayram sevincinde ve güzelliğinde kılsın. Ahlâkımızı Bayramda sergilenen ahlak güzelliğinde eylesin. Rahmetli Necip Fazıl’ın güzel bir sözü var çok hoşuma gider hatta geçen gün çok kıymet verdiğim bir kızımız bana mesaj olarak yollamış: ‘Mü’min sıkıştırılmış şeker gibidir. O, bu hâliyle deryâyı tatlandıracak güce sâhiptir.’ Diyor. Ne doğru bir söz! Olması gereken de bu fakat tatsız tuzsuz kişilere ne demeli! Hayatın doğru minval üzere işlememesi ne yazık ki inananları da etkiledi ister istemez. Muhatap olduğumuz her olumsuz davranış yüreğimizi yaralaya yaralaya zaman zaman nefsimizin büsbütün ayağa kalktığını çok rahat hissedebiliyoruz. ‘Dövene elsiz, sövene dilsiz olma’ alışkanlığı nicedir terk edildi. Savunma mekanizması geliştirme herkesin başvurduğu yegâne kaçış yolu oldu.
İnsanlarla geçim bir sanat âdeta. Devamlı kötülük ve menfîlik gördüğümüz insanlara da elbette iyi davranış geliştirmek dile kolay bir hâdise. Herkes gördüğü yanlış davranışlar karşısında kendisinin doğru davranışlar geliştirmemesine yönelik haklı sebepleri olabilir. Netice de bayramdır deyip hafif bir gülümsemeyle savıştırabilirsiniz ama gerçekten dil yarası ağır ve acı bir şey. Yıllardır içinden silinmeyebiliyor. Bu sebeple dâima güzel davranışlı olmak şiârımız olmalı çünkü biz mü’miniz. Gönül istiyor ki her hâlimizle ve kâlimizle gerçek mü’minlerden olalım. Zirâ gerçek inanan bir mü’min eğer inancını davranışlarına güzel yansıtabilirse o çevresi için bir rahmet vesilesi olur. Yâni üstad Necip Fâzıl’ın dediği gibi etrâfını tatlandırır. Cenâbı Hak bizleri böylesi mü’min olma şerefiyle şereflendirsin.
Aslında yüce Mevla biz mü’minlere ömürlerimizi tatlandıracak kutsal bayram günlerini lütfetmesi, biz kullarını ne çok sevdiğinin bir göstergesidir. Rabbi Teâlâ biz kullarına diğer yaratıkları içinde ayrı bir değer vermiş; hissetme, duygulanma, sevinme zevklerini tattırtmış. İsteyene ilâhî lezzetler bahşederek âdeta dünyâda melek olma hazzına eriştirmiş. İlâhî aşk tecellilerini isteyen çok özel tâlebi olan kullarına mânevi bir zenginlik olarak vermiş diğer inananları da o seçkin zatlardan dua alarak nasiplendirmiş. Rabbimiz çok lütufkar ve çok Gani. Yüce Rab, istemeyene dahi ne çok nimetler veriyor isteyene kim bilir neler verir? O halde yeryüzünün bütün hayırlarını isteyelim hem kendimiz için hem de inananlar için. Dua kapısı açık sonuna kadar hele de seherlerde kalk ey can mü’min Hakk’ın huzûruna dur. Yana yana ağla iste hayırları ve güzellikleri. O, rahmeti rahman herkes uyurken kendisi için uyumayanları görüp gözeten ve isteklerini dikkate alandır. O’na inan ve güven. Zâten var mı ki başka gideceğimiz kapı.
Şimdi bayramla güzel bir sûrûr yaşayan, vâcip olan kurbanlarını keserek kul olma görevini yerine getirmenin hazzını yaşayan her mü’min Rabbi Teâlâ’nın engin rahmetine inşallah mazhar olma ümidiyle iç âleminde gerçek hûzûru tatmış olarak hayâtına devam edecektir. Bizim inananlar olarak bayramdan tek beklentimiz ‘affedilmiş olmak’tır. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında her birerlerimiz, imkanları yerinde olanlar, kurban kesme şartlarını üzerinde taşıyanlar, gönül huzuruyla bu mesuliyetlerini ifâ edenlere ne mutlu! Rabbim onlardan razı olsun. Ömürlerini bereketli, dünyâ günlerini huzurlu ve mutlu kılsın. Ayni güzelliklerin devâmını hatta daha fazlasını ahrette görsünler diye dua ve niyazlarda bulunuyoruz.
Bizim bayramlarımız ayrı bir güzellikte. Diğer dinlerdeki gibi bir şenlik, panayır veya festival görüntüsünde değil. İlâhî içerikli, dînî bir muhtevâya sâhip olduğundan farklı bir fizîkî ve mânevî görüntüsü var. Engin bir sevgi, rahmet ve bereket mevcut dînî bayramlarımızda. Bayram boyu mü’minlerin sergilediği dengeli vakarlı davranışlarda bunların izlerini rahatlıkla müşâhade edebilirsiniz. Mü’min, bayram günlerinin her bir anını doğru ve müspet davranışlarla değerlendirir. Hakk’ın emrine uymanın sonsuz mutluluğunu yaşar. Hele bir de kurban ile ihtiyaç sâhibi diğer mü’min kardeşlerini de sevindirdiyse ayrı bir huzur iklimi yaşar. Mübârek olsun böylesi görevlerini yerine getiren kardeşlerimize bayram. Unutmayalım her güzel davranış, bayrama farklı bir anlam katar.
Keşke bayram buralara da uğrasaydı, diyorum. Biliyorsunuz ya Kıbrıs’tayım. Kıbrıs’ın yerli halkının kurban kesme gibi bir derdi yok. Söylediğimiz zaman da, benim de annem-babam keserdi zamânında diyorlar. Çok üzücü, içim ezildi doğrusu. Burada İngiliz ve Rum âdetleri daha hükümran. Bazen, ‘Müslüman diyârında mı yaşıyorum!’ diyesim geliyor. Özellikle de Lefkoşa’da. Dînî hizmetin buralara getirilmesi zaman ister. Sizlerden buralar için dualar talep ediyorum efendim. Hayırla kalın. Hürmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.