Mü ‘minin yöneldiği bir yönü, belli bir istikameti vardır. Diyelim ki; sağ tarafa doğru yönelmiş ve o tarafa doğru gitmekte olan bir mümin var, bir de tam tersine ve hiç alakası olmayan ters yöne hareket eden kâfir vardır. Şimdilik konumuz bu değildir. Ancak aynı hedefe yönelen, aynı yöne hareket eden iki kişiden biri gerçek mümin, Allah’ın sevgili kulu olurken; diğeri Allah’ın istemediği bir kul olabiliyor. Örneğin: İki kişi de camiye-cemaate namaza yöneliyorlar. Birisi riyasız, ihlaslı ve takvalı davranırken; öbürü zahiri olarak(görünürde) aynı işi yapmasına rağmen riya ve art niyetli olduğu için sevaptan çok günah kazanıyor.

***

Hayatımızdaki bütün gayretlerimiz ve çabalarımızda aşağıda sayacağımız sıraya harfiyen uymakla ancak huzur ve saadete ulaşmış oluruz. Bir maddesini atlasak bile başarıya ulaşamayız. Önce: Doğru okumalı, doğru işitmeli(dinlemeli), doğru anlamalı, doğru iman etmeli, doğru amel etmeli, ihlas ve samimiyetli olmalı ve iyi niyetli davranmak gerekmektedir. Yoksa ben şu işi şu niyetle yaptım demek hem kulları nazarında hem de Allah’ın nazarında sizi kurtaramaz.

**

Çünkü şeytan hep aynı uç ve hassas noktaya ateş eder, öyle karavana ateş etmez. Mesela İslam: “ Dünyaya bir daha geri dönmek yok, ne kadar hayır amel işleyebilirsen işle, elini çabuk tut, acele et, bir şeyler yap… Derken, şeytan da aynı noktaya ateş ederek: “Dünyaya bir daha mı geleceksin yapabildiğin kadar günah işle, hayattan zevk al.” Şeklinde kışkırtıp; “durma acele et, ne bekliyorsun!”… gibi olayı şiddetlendirir. Ya da: “Senden daha iyi Müslüman olamaz, tüm yaptıkların çok doğrudur, kimseyi dinleme millet hele bir adam görsün!” şeklinde gaz verir.

***

Bu konuda Kur’an’da Cenabı Allah bize örnekler sunar. Maide Suresi’nde Habil ile Kabiliyi ve makbul bir insan oldukları konusunda iddialaşarak bunun ispatı için Allah’a kurban sunuyorlar. Bir diğer örnek de Al-i İmran Suresi’nde peygamberlerin mülâanesi dediğimiz ilgili mülâane ayetidir ki “…mademki benim hak peygamber olduğuma veya benin anlattıklarımın hak olduğuna inanmıyorsanız haydi lanetleşelim…” şeklinde ifade olduğu gibi gerçeğin ortaya çıkması için açıkça bir meydan okuma ortaya konulmuştur.

***

Biz hiçbir kardeşimizle bu noktaya gelmek istemeyiz, hatta Hz. Hasan gibi biz feragat da edebiliriz. Ancak bu konu temelinden doğru bilinsin isteriz. Ben (biz) derim ki; gördüğümüz, sizden duyduğumuz, okuduğumuz ve takip ettiğimiz kadarıyla siz asla başarıya ulaşamayacak ve huzur bulamayacaksınız. Yaptığınız batıl işe (amele) hak elbisesi giydirmeyin. Hiç olmazsa batıla batıl deyin.

***

İsrail ile yaptığınız anlaşmanın hiçbir kurtarır tarafı yok. Sadece Filistinlilerin bedduası bile sizi iflah etmez. Gerisini saymıyorum bile… Uygulamaya koymaya çalıştığınız ekonomik planların hiçbir mantıklı ve caiz olan bir tarafı yok. Oradan da maalesef sıfır ekonomik kazançla çıkacaksınız. Üç-beş Bel’amın aklına, telkinlerine kapılıp kendinizi aldatmayın!Şimşeğin çakışıyla yol bulmaya, yürümeye çalışan adam gibi olmayın! Yapmayın, yanlış yoldasınız, bu yolun sonu çıkmaz! Çıkış yolu gayet açık ve bellidir. Beyhude umutlara kapılıp ölüm gelip çatana kadar aynı yerde ve aynı yanlış noktada bekleyip durmayın.