Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Aslanköy Kadınlarının, Demokrasi Mücadelesi

Aslanköy Kadınlarının, Demokrasi Mücadelesi

Bakmayınız siz. “Demokrasiyi biz getirdik” diyenlerin, bizleri unutturmaya çalışıp başkalarını tenkit etmelerine

 Yılların geçmesi ve bazı tarihçilerin tarafgir kayıtlarında da işin aslı belirtilmeyip pohpoh yönünde ki anlatımlarını okuyan yeni nesil bilmeyince…
Boş sahada at oynatmayı iyi becerebilmekteler.
Yazılarımda vurguladığım gibi. Kayıt üstünde “Demokrasi” ve “Halkın iradesi” denilirken, ne kadar demokrasiden uzak ve emrivaki olduğu açıkça görülmekte.
Halkın oyu ile halka rağmen seçilimler yapılması, dün katmerlice olurken bu günlerde de düzelmiş olasılığının bulunmadığı da var sayımlı.
“Öyle değil biz seçiyoruz” mu diyorsunuz? Beyler, Hanımefendiler. Siz sadece siyasi parti ve onun Genel Başkanını seçiyorsunuz. İstediğiniz kişinin Milletvekili olmasını değil. Yerel seçimler bile tuttuğunuz siyasi partinin Genel Başkanınca tayin edileni seçmektesiniz. Bu mu demokrasi içinde seçim?
Yerel seçim de seçilen Başkanın siyasi partililiği, seçildiği andan itibaren bitmiş olması ve kanunen bir partiye bağlı olmaması gerekirken bu bile hasıraltında(!) değil mi?
Bence, var mı cesaret eden!. Partili olarak değil. Seçime girecek tüm şahıslar, siyasi parti amblemi altında olmadan ve desteksiz şekilde bağımsız olarak iştirak etsin. Böylece seçmen bizzat güvendiği, başarı sağlayacağına inandığı kimseleri seçebilmiş olsun. Gelir mi işlerine?
Halkın iradesini meydana getirecek seçim şekli olmadı değil biraz eksiği ile olabilmişti 
Bu seçimler Şubat 1950’de kanunlaşan şekli ile sadece 1950-54-57 de yapılabildi ondan sonrası mafiş… İleri yazılarımda genişçe sunarım inşallah.
***
Şuradan buradan nakil değil bizzat yaşadığım o günlerdeki basın ve kişilerden bilgi edinme yanında müşahedelerim olan…
Tanzimat devri seçimleri ve sonrası da dâhil, yapılan seçimlerde ki duruma bile taş çıkartıp dünya tarihine “En hileli ve demokratik dışı seçim” geçen 1946 seçiminden dem vurayım.
Bağlı veya sempati besledikleri partinin ilgilileri “Milli Şef İsmet İnönü Demokrasiyi getirmek için çok partili siyasi döneme geçilmesini benimseyerek kanun çıkarmıştır” sözlerinin hiçte esasa uymadığı bu günlerde bile açıkça anlatılmaktadır. Rusya’nın boğazlarda hâkimiyet, Ardahan, Kars vb illerinin verilmesi isteminden dolayı Birleşmiş Milletler ve Amerika’dan yardım istenmesi neticesi. “Çok partili demokrasi kurarsanız” sözü ile koruma yapılabileceği söylemeleri neticesi kurulan muhalefet partilerinin iştiraki ile yapılan 1946 seçimleri üzerinde ki müşahedelerimi sunmak isterim.
***
Asıl düşüncesi, zarar vermeyecek ve dışa “İşte muhalefet var” denilebilecek şekilde olmasını düşünmüş olan İnönü. Beraber de çalıştığı Celal Bayar’a parti kurdurmuştu.
Fakat partiye mücadeleci ve Atatürk’ün bile “Bu çocuğa iyi bakın” sözleri ile taltif ettiği zamanın Muhalefet partisi mensubu Rahmetli Adnan Menderes’in kurulan Demokrat partinin kurucusu olması ile…
İşlem değişivermiş CHP karşısında halk tarafından büyük rağbet gören bir muhalefet oluvermişti.
Muhalefetin bu gelişmesinden çekinen ve memnun olmayan CHP hükümeti DP’nin bütün illerde teşkilat kuramadan erken seçime gidilmesi düşünülüp normal 1947’de yapılacak seçimi acele Meclis kararı alarak, 21 Temmuz 1946 tarihine çekmişti.
Ayrıca “İki dereceli seçim” şekli iptal edilerek tarihe yüz karası olarak geçmiş olan “Açık oy verme ve gizli tasnif” ve yargı güvencesi de bulunmayan şekilde ki seçim kanunu çıkartmıştı.
 Tek parti devrinin devamı olarak, Resmen Valiler İl, kaymakamlar İlçe CHP başkanı olması geçerliliğini de korumakta idi.
Seçim zamanı sandık başlarında CHP’li vazifeliler bulunmakta gelen seçmenin önüne CHP oyları sürülüp muhalefete oy vermenin önüne geçmekte idiler. Bunu bizzat müşahede ettiğim gibi gelin bazı tanınmış hatta CHP’li olan kişilerin anlatımında da görelim.
        Önemli kurmaylarından biri olan CHP Milletvekili hatta Dış işleri bakanlığı yapan merhum Turan Güneş'in anlatımı;
“Olaylı bir seçim yaşanmış Kandıra'da o yıl... Seçimde oylar değiştirilmiş. Kandıra Savcısı, 'Ben böyle bir hükümete hizmet etmem' diyerek görevinden istifa etmişti.” (Darbeler ve Kavgalar Dönemi, Shf. 171)
Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Doğan Nadi de 1946 Seçimlerini şu ironik dil ile eleştirmekte; “Meşhur hokkabaz Zati Sungur İzmir'den gitmiş. Ayol ne oldu? Güzel güzel temsiller verirken neden birdenbire kaçtı? Merak ettik. Telgraf çektik. Şu cevap geldi. Rey sandıklarının başında yapılan numaraları gördükten sonra İzmir'de bana iş kalmadı.”(Menderes Dönemi, Shf,107)
Bütün yurtta başta Vali, Kaymakam yanında Bütün devlet teşkilâtının CHP lehinde oluşumu ile bu ortam da, muhalif partiye oy atanın, mangal gibi yüreği olmalıydı. 
Tarihe “En büyük hileli seçim” (Şimdileri seçimlerde hile yapılıyor. Çöplüklerden çıkıyor diyenlerin kulakları çınlasın) olarak geçen1946 seçimleri ile ilgili çeşitli anılar mevcut. Bunları hem yazarlar hem de CHP ye mensup önemli kişilerin anıları vardır dağarcıkta ama burada yer kaplar.
Önemli olanı bendenizin de bildiği ve kahramanlarını Konya Vilayeti önünde Jandarma eşliğinde toplu olan yüze yakın şalvarlı, başı örtülü [Galiba ondan şalvarlı örtülülere yıllarca etki içinde karşı olmuşlardı. Şimdi ise baş tacı ediyorlar(!)] kadınların Ağır Ceza mahkemesindeki yargılanmaları sırasında gördüğüm olay idi.
Mersin’e bağlı Aslanköy'de seçmenler, silme DP’ye oy veriyor. Yani bir tanesi bile CHP’ye vermemiş.
Gelin görün ki gizli tasnif neticesi CHP’nin silme oy aldığı açıklanınca…
Köyün kadınları Av tüfekleri ile sandığı emniyete alıp, yeniden bakılması ve tutanak tutulmasını istemişler.
Hemen Jandarma takviyesi ile kadınlar tutuklanıp devlete karşı gelmekten dolayı yargılanmak için Mersin ve Konya Ağır Ceza Mahkemeleri’ne sevk edilirler.
Konya’da ki mahkeme tam üç buçuk yıl sürdü. Ceza veya beraatla mı neticelendi bilmiyorum.
Aslanköylü kadınların mücadelesi, siyasi tarihimize bir kahramanlık destanı olarak yazıldı.
“En iyi biz demokratik yaşamı sağladık ve sağlarız.” diyerek mazilerini iftiharla söyleyenler. Birde bu olayları hatırlasalar!.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi