Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Âlemlerin  varlık  sebebi

Âlemlerin  varlık  sebebi

Efendim bugünkü yazımız Şaban ayının son yazısıdır mâlesef. Mâlum Recep ayını sonlandırmıştık şimdi de Şaban ayının nihâyetindeyiz ve hafta başı on bir ay özlemle beklediğimiz Ramazan ayına erişeceğiz yüce Rabb’imiz nasip ederse tabiki.

Üç ayların kutlu zemininde Peygamber Efendimiz’in ayı olan mübârek Şaban ayında O güzel Nebî’yi yazdık. Doğrusu O’nu yazarken O’nu anlatan kelimeleri, cümleleri ayrı bir sevdik. O’nu yazarken O’na olan sevgimiz, muhabbetimiz artıyor. O’nu yazarken insanlığımızın değerini bir kez daha idrak ediyoruz. O’nu yazarken sanki bir arınmışlık iklimine giriyoruz. O’nu yazdıkça âdeta Peygamberimizi etrâfımızda, sağımızda, solumuzda yanı başımızda hissediyoruz. Önce O nur Nebi’yi gönlümüzde sonra satırlarımızda ağırladığımızı anlıyoruz. Ellerimizi açıp yüreğimdesin, dilimdesin, yazımdasın, secdemdesin Ey âlemlerin Varlık Nûru diyerek dua ederken yarın mahşer yerinde satırlarımızı, yazılarımızı, sevgilerimizi zâtı âlilerine takdim ederek şefaat ümit ediyoruz…

İşte Sana olan bu ay ki son yazımız;

Şaban ayının Sultânı Âlemlerin Varlık Sebebi O’dur aleyhisselam Muhammed Mustafa. ‘Sen olmasaydı ben eflâkı (=âlem, yıldızlar..) yaratmazdım.’ (Hakim, el-Müstedrek, II.c, s.672, Hadis no:4228) ilâhî hükmü ile kâinatta her ne varsa O’nun rahmet tecellileri hepsini kuşatmıştır. Dışımızı-içimizi, zâhirimizi-bâtınımızı aydınlatan rahmet tezâhürleri O varlık nûrundandır. Zirâ ilk yaratılan nûr O’nun nûrudur aleyhissalâtu vesselam. Bunu bizzat kendisi; ‘Allâh’ın ilk yarattığı nûr benim nûrumdur.’ Buyuruyorlar. (Kefü’l-hafâ, I.c, s.265) Bu sebeple hakikati-Muhammed’i’nin aslı nûrdur.

Bu anlayıştan hareketle bütün mevcûdatta vâr olan nûr, nûru-Muhammedî’nin akislerinden ibârettir. Cenâbı Hak önce âlemi yarattı sonra onu Âdem ile tezyin etti. Ve onun alnına ‘Muhammedî nûru’ yerleştirdi. Bu eşsiz nûr Hz.Âdem’den Havva annemize oradan Şît (a.s)’a sonra da nesilden nesile geçerek İbrâhim (a.s)’a ve oğlu İsmâil (a.s)’a oradan da ilk nûrun sâhibi son Peygamber’e intikal etti. Bu mühim husus pek çok İslâmî kaynaklarda mevcuttur. Demek ki, Hz. Allah Celle ve Âlâ tarafından yaratılan ilk nûrun-Nebî, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (a.s)’dan bu yana bütün peygamberlere aktarılarak son Peygambere taşınmıştır.

O’nun nûru ile Hz. Âdem’in tevbesi kabul edilmiştir. Ve yine Hz. Nuh (a.s) aynı sâikle boğulmaktan kurtulmuştur. Süleyman Çelebi mevlîdinde bu hususları şöylece dile getirir; Hz. İsâ (a.s)’ın göğe çekilmesi O’na ümmet olma isteğindendir, Hz. Musa (a.s)’ın elindeki âsânın ejderha olması O’nun izzetindendir, İbrâhim (a.s)’ın atıldığı ateşin gül bahçesine çevrilmesi O’nun ceddi olması hasebiyledir. 

Âlemler O aleyhissalâtu vesselam ile nûra gark olmuştur. Cennet ve içindekiler dahi O aleyhisselâm’ın pâk nûru için hazırlanmıştır. Bu yönüyle cennet O’nunla kıymet bulmuştur. Bizler O’nun sahabe arkadaşları gibi O nûr ile buluşamadık… Onlar O nûr ile buluştular, halleştiler, görüştüler, O’nun nûr sohbetleriyle beslenerek her biri yıldızlar gibi nûru taşıyan izler, sahabeler oldular. Nice karanlıkların aydınlık gibi gösterildiği şu yaşadığımız asırda böylesi güzelliklerden yoksun olan bizler bilhassa mübârek Şaban ayında O’nun yâdı cemîline yollayacağımız salavatı Şerifelerle O’nun nûr ikliminde O’nunla buluşmayı ümit ediyoruz.

Çünkü O aleyhissalâtu vesselam zulmetleri dahi nûr kılan Hakk’ın kandiliydi. O aleyhissalâtu vesselam âlemlerin Sultânı cemâli nûr, gül yüzü nûr, kalbi nûr, gönlü nûr bir nûr Nebiydi. Kokusu taa uzak diyarlardan duyulan nûru reyhan idi. O aleyhissalâtu vesselam Hatemen-Nebî, Rahmeten lil Âlemin idi. O’nun teni öldü ise de nûru hâlâ devam ediyor ki âlemde ne varsa bugün bile O’ndan hisseleniyor. 

O aleyhissalâtu vesselam derdimize derman, gönlümüze nûr ve sürûr bahşeden bütün insü cinin Peygamberi, şefaat hakkının sâhibi, on dört asır geçse de içimizde sönmeyen saadet güneşimiz, peygamberimiz aleyhisselam. O’nun nûr semâlarından dünya semâlarına gönderilmesiyle insanlık târihinin akışı değişmiş ve yepyeni bir hayat insanların yaşantısını aydınlatmış, çağa rahmet gelmiştir, insanlık nûra doğmuştur. 

Son sözümüz Hz. Allah Azze ve Cell’in Hz. Kur’an’daki yüce kelâmı olsun: “(Ey Muhammed) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)

Cumânız hayrolsun. Şefaate erişmek niyâzıyla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi