Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

AKLETMEYENLERİN DEPREMİ

AKLETMEYENLERİN DEPREMİ

Biz yaşadığımız bunca deprem nedeniyle olup bitene baktıkça musibetlerden kolay kolay ders alan millet olmadığımız bir kere daha ortaya çıkıyor.

Cenabı Allah(cc) bize akledin dedikçe biz akletmediğimiz için hala bakış açımızda neleri değiştirmemiz gerektiğini fark edemiyoruz.

Az bir menfaat için çok zararları göze alabilmeyi akıllılık olarak gördüğümüz için kendi menfaatlerimizi başkalarının zararına sebep olmamak için ertelememeyi öğrenemediğimiz için zararlarımızı büyütüyoruz.

Yaşadığımız depremler kendimizi bedenen ve de ruhen hangi konumdan hangi konuma getirdi düşünemediğimiz için hala yarınlarımız bizim istediğimiz gibi olmuyor ve biz bunu öğrenmek istemiyoruz.

Geleceğe dair planlarınızda kendimizin veya çocuklarımızın evlilik yaşı için 30 lı yaşların geç olduğunu düşündüğümüz kadar çocuklarımız için aldığımız evlerin de belli yaşların tehlikeli olduğunu düşünemediğimiz için kaybediyoruz.

Depremi fiilen yaşamamış olmakla beraber dün kadar yakın bir geçmişte önünde kimseye muhtaç olmadan uzun yıllar varmışçasına mutlu bir aile hayatı varken depremden sonra iyi günde, kötü günde en çok, dosta ve akrabaya ihtiyacı var diye bir düşünce değişikliği içinde bulunca kendimizi neler hissetmeye başladık?

Daha önce bir yazımızda bahsetmiştik tekrarlamakta fayda var

Şimdiden sonra alacağımız veya kiralayacağımız ev için eskiden olduğu gibi fiyatını ucuzluğu veya cephesinin yönü ile evin kat yüksekliği eskisi kadar önemli olmaya devam ediyor mu?

Yoksa depremlerde yıkılmayıp ayakta kalan binaların mimar, mühendis ve müteahhitleri kesinlikle devletin koruması altına alınıp yapılacak binaların yapılmasında mutlaka görev verilerek onların bilgi birikimlerinden ve de tecrübelerinden yararlanılarak ülkemizin geleceğe daha bir güvenle yürümesine imkân verilmelidir diye düşünüyor musunuz?

Deprem nedeniyle yaptıkları binaları yıkılan müteahhit ile sorumlu mühendis ve mimarların işten e çektirilmesine mi taraftar oldunuz?

Güneydoğu depreminden çıkarmamız gereken ders yaşadığımız musibetlerden ders ve ibret almıyoruz ve acı gerçek görmemezlikten gelip daha büyük acılara kapı aralıyoruz.

Aynı çukura iki kere düşmemeyi birbirimize hatırlatıyoruz ama kendimiz hatırlamadığımız için hayatta ağır bedeller ödeyen hep biz oluyoruz.

Jeolojik fayların ürettiği depremlerden sonra sosyolojik ve ideolojik fayların oluşturduğu depremlere sıra gelince onların ortalama her 10 yılda bir ürettiği politik depremlerden de ibret almış değiliz.

Politik arenada arada bir söz açılınca adını asla söyleyemediğimiz üst akıl ve dış güçler diye adlandırdığımız küresel siyonist elitlerin uşağı Hollywood yapımcılarının Kandilli rasathanesinin 7,4 olarak ölçtüğü depremi yıllar önce 7,3 olarak senaryoya aktardıklarının da tesadüf olmadığının bir kenara not edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Akletmediğimiz için, depremler devam ediyor.

Akletmediğimiz için, depremlerin yıkıcı sonuçlarını sona erdiremedik.

Akletmediğimiz için, birbirimizi destekleyerek büyümek yerine kısa zamanda daha fazla kazanabilmek için birbirimizi engellemeye çalışıyoruz.

Akletmediğimiz için, depremde evleri yıkılanlardan alacağımız kirayı aşağıya çekmeye çalışacağımız yere habire kiralara zamlar yapmaya devam ediyoruz.

Akletmediğimiz için, hala desteklemekte olduklarımızın aynı zamanda içinde bulunduğumuz sıkıntıları oluşturanlar olduklarını görmezden gelerek ve desteklemeye devam ederek onlardan kendi ürettikleri ı sıkıntıları ortadan kaldırmalarını gidermelerini bekliyoruz.

Akletmediğimiz için, hala toplumun büyük bir kesimi adalet ve eğitim konusunda gelecek için karamsar durumdadır.

Akletmediğimiz için, depremi yaşamış olmamıza rağmen ve daha üzerinden 1 ay bile geçmeden seçim telaşına kapıldığımız için toplumsal depremlerimiz bitmiyor.

Akletmedik. Depremler bitmedi ve bitmeyecek.

FARKINDA MIYIZ?

Türkiye'nin sınırlı insan kaynağı diye bir sorunu yoktur.

Türkiye'nin sınırlı ekonomik kaynağı ve sınırlı üretim kapasitesi diye bir sorunu yoktur.

Türkiye'nin sadece sınırlı organizasyon sorunu vardır

Eğer bir kaynak ve kapasite sorunu var deniyorsa bu sorun sadece organizasyon ve planlama yönüyle beceriksiz olanların devlet kademelerini işgal etmeleri nedeniyle ortaya çıkan basiretsizliktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi