Ah zaman…!
Geçen yıl Kurban Bayramı'na günler kala bir yazı kaleme almıştık… Zamanın insanı nasıl evirdiğine dair kendi hayatımızdan çarpıcı bir örneği işlemiştik…
***
Küçücük bir çocukken, bir kurban sabahı evimizde yaşanan, (çocuk aklımıza göre) trajedi olarak algıladığımız ve sonrasında kendi hayatımızda çocukluğumuzun zıddına göre gelişen hayat hikayemizden kısa bir kesit paylaşmıştık sizle…
***
Bazı dostlar “Ne olur bir daha yayınlasan hazır kurban gelmişken” dediler… Kırmadık bir yıl önce bu zamanlar yazdığımız o köşe yazısını yeniden paylaşıyoruz bugün sizlerle…
ZAMAN SESSİZ BİR TESTEREDİR
Konya’nın Çimenlik Mahallesi'nde, cadde üzerindeki eve yeni taşınmıştık...
***
Babam rahmeti yine iflas etmişti... Eve çekilmiş, hayata küsmüştü... O koca bahçeyi annem komşulardan aldığı maydanoz tohumlarıyla ekti...
***
Bütün ailenin, ümidi bir bahçe dolusu maydanoz mandallarına kalmıştı... Çok zor günlerdi...
***
Babam, namaza da başlamıştı...
***
Sabah ezanların da kalkar herkesi namaza uyandırır, namaz kılındıktan sonra tarhana çorbası içilir, maydanozlar çıktı mı diye bahçe gezilirdi..
***
O maydanozlar sonunda büyüdü... Her gün sabah 40-50 bağ maydanoz hazırlayıp, pazarda okul öncesi kasaplara satmaya çalışırdım...
***
Küçücük bir kuzu aldık... Ya da biri hediye etti...
***
Babama can yoldaşı oldu... Kuzu öyle alışmıştı ki babama, onla oturur, onlar kalkar hale gelmişti...
***
Babamın bir ıslığıyla koşarak gelirdi... Mahallede herkesin ilgisini çekmişti bu kuzu... Aynı küçük bir köpek gibi envai numaralar yapıyordu...
***
Babam sert bir adamdı... Kolay ağlamaz, derdini kimseye anlatmazdı... O kuzuyla bahçenin köşesindeki kayısı ağacının altında oturur, sanki uzun-uzun sohbet ederlerdi...
***
Kuzu kuzuluktan çıkmış, KOÇ olmuştu... Yapabildiği şeylerde artmış herkesi şaşırtmaya devam ediyordu...
***
Kurban Bayramı yaklaşmıştı... Yokluk ve ekonomik sıkıntı devam ediyordu...
***
Babam, Kurban Bayramı'nda bu can yoldaşını kesmeye karar vermişti...
***
“Kesmeyelim, biz kurbanlık istemiyoruz” dememize rağmen “baba” olmanın ağırlığında eziliyor, en değerli can yoldaşını Allah'a kurban ediyordu...
***
Babam ağlıyordu... İlk kez gördük...Bir çocuk için büyük bir şoktu... O ağlayınca dayanamayıp, hepimiz ağladık...
***
Kuzu kesildi... Ama sanki evden cenaze çıkmıştı... Babam daha bir suskunlaştı...
***
En çok Abimi etkilemişti bu olay... O Kurban Bayramı'nda kuzunun etine bir kaşık bile uzatmadı...
***
Küçüktük... Oyun arkadaşımız, babamın avucunda yedirerek büyüttüğü o sevimli akıllı kuzu kesilmişti...
***
Hayatım boyunca her kurban sabahı o kuzu ve babamın gözyaşları gelir aklıma... “Baba” olmak bazen aileniz için en değerli şeyinizi feda etmek anlamına da geldiğini o gün anladım...
***
Aradan uzun seneler geçti... Kuzunun kesildiğine en çok ağlan Abim şimdi bir büyük mezbahanın müdürü... Günde 150-200 kuzu kesiyor, kestiriyor...
***
Emmanuel Kant ne güzel söylemiş; “Zaman sessiz bir testeredir”
***
Vaktinde hoşlanmadığınız işler, zamanın akışında o işlerin patronu yapar insanı...
***
Çocuklarınıza unutulmaz bir bayram yaşatmanız dileğiyle, Allah şimdiden kurbanlarınızı kabul ve makbul eylesin inşallah...
***
Amin diyin Müslümanlar...