16 Nisan 2017’de yapılan başkanlık sistemi referandumu, % 51.41 ile sandıktan “EVET” çıkması sonrası Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçiminin 3 Kasım 2019'da yapılacağı açıklanmıştı.

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, yaklaşık on gün önce,  seçimlerin öne alınıp 30 Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin yapılmasının ülke yararına olduğunu açıklayınca, gözler iki lidere çevrildi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Bahçeli geçen çarşamba günü saat 13.30’da bir araya geldi ve seçimlerin 24 Haziran 2018’de yapılması kararlaştırıldı. Gerekçe, iç ve dış gelişmeler ve ekonomideki sıkıntılar.

Düşman boş durmaz. Atalarımız, “Su uyur, düşman uyumaz” demiş. Bu çerçevede başta sözde stratejik(!) ortak ABD ve NATO üyeleri, Türkiye’yi siyasi, askeri ve ekonomik yönden çökertmek için çalıştıkları herkesin malumudur.

Biz, NATO’nun Türkiye’nin dostu olmadığını fırsat bulursa işgal edebileceğini zaman zaman bu köşemizde yazdık. Sözümüzde haklı çıktık. Peki, NATO’dan çıkalım mı? diye aklınıza bir soru gelebilir. Şimdi zamanı değil; fakat Türkiye, kendi yağıyla kavrulmasını bilmeli ve NATO’ya güvenmemeli. Görüyorsunuz; ABD ve NATO ülkeleri, Türkiye’ye silah satmıyor. PKK / PYD’yi silahlandırıyor.

Şu anda Türkiye bunu yapmaya çalışıyor. NATO’ya rağmen silahını kendisi üretmeye çalışıyor, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini almak için bir dizi anlaşma yaptı.

Muhalefet partileri de seçim istiyordu, hodri meydan diyorlardı.  Hükümet söz konusu gerekçeler sebebiyle seçimi erkene aldı. Buraya kadar bir sıkıntı yoktur.

Geçen pazar günü gelişmeler, pek hayra alamet değil, CHP’den 15 milletvekili, İyi Parti’nin seçime katılabilmesi için partilerinden istifa ettiler ve İyi Parti’ye katıldılar. Üç saat sonra YSK,  İyi Parti’nin seçim bölgelerinin yarısında teşkilatlandığı için seçime katılmasını hak etmiştir, diye açıklama yaptı. CHP’den ayrılan 15 milletvekili partilerine geri dönecekler mi, bilemiyoruz.  Soru şu: Bu aklı CHP’ye kim verdi? Bu akıl CHP’ye mi yoksa başkasına mı ait zaman içerisinde anlayacağız.  

CHP’den 15 milletvekilinin partilerinden ayrılıp İyi Parti’ye geçtiklerini ajanslardan öğrenince aklıma “Güneş Motel” geldi.

“Güneş Motel” nedir?  Gençler öğrensin diye açıklıyorum: 5 Haziran 1977’de yapılan seçimlerde CHP  % 40’ın üzerinde oy aldı.  Seçimlerden sonra kurulan CHP azınlık hükümetinin meclisten güvenoyu alamamasının ardından, ikinci milliyetçi hükümeti kuruldu. Hükümet kurmayı 11 oy ile kaçıran Ecevit, "Kumar borcu olmayan on bir  adam arıyorum" diyerek, kapılarını AP’li milletvekillerine açtı. İstanbul’da Güneş Motel’de yapılan bakanlık pazarlıklarının ardından,  on bir AP’li milletvekili CHP'ye geçti. Bunların arasında sonradan yolsuzluktan dolayı hapse giren milletvekillerinden dolayı  milliyetçi cephe, gerekli çoğunluğu yitirdiği için hükümeti kaybetti. Ecevit partisine gizli pazarlıklarla aldığı 11 milletvekilini bakan yaptı.

Şimdi CHP ile İyi Parti arasında “Güneş Motel” benzeri bir anlaşma mı var, bu ayrılan milletvekillerine ne vaat edildi? Bu milletvekilleri İyi Parti’den milletvekili seçilemedikleri takdirde kendilerine ne vaat verildi? Bilemiyoruz; zaman gösterecek.

 Bize göre, Cumhur ittifakı gibi muhalefet partileri de bir ittifak kurabilir ve adaylarını açıklarlar ve seçime girerler. Halkımız,  hangi Cumhurbaşkanı adayının programını iyi görür ve memleketi için yaralı görürse ona verir. Herkes yoluna devam eder.

“Güneş Motel” benzer kirli oyunlar ülkemize zarar verir. Onun için CHP ve diğer partiler buna dikkat etmeli diye düşünüyoruz.

Her parti milletvekili adaylarını belirlerken ortaya koydukları ve koyabilecekleri projelerini dikkate almalı. Halk kendi seçtiği milletvekilini tanımamaktadır. Seçilen milletvekillerinden aday olmak isteyenlere sen ne gibi bir çalışma yaptın, bir projen var mı, yoksa sadece maaşını alıp yattın mı? diye sormalı, diye düşünüyoruz.

24 Haziran seçimlerinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz. Hoşça kalın.