Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Zulme Duyarsız Kalmak

Zulme Duyarsız Kalmak

Mısırdaki yahudi ve batı destekli darbecilerin katliamının üzerinden henüz bir hafta geçmemişken ve Başta Filistin, Myanmar, Doğu Türkistan, Irak, Afganistan, Çeçenistan, yani bütün İslam âleminde yaşanan zulümler devam ederken bu defa Suriye de Şam’da gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısı müslümanları yeni bir kedere sürüklemiştir.
Mısır da yahudi destekli amerikan silahları Müslümanların üzerine doğrultulurken bu defa Suriye de Esed yönetiminin bu katliamlarda kullandığı füzelerin İran yapımı olduğunun ortaya çıktığının iddia edilmesi olayın vahametini daha da artırmıştır.
Her ne kadar Suriye’deki saldırıda kullanılan ve teçhizatın silahların bir kısmı iran yapımı olmasa da, İran bugüne kadar yaptığı açıklamalar ve Nusayri Esed yönetimine sağladığı maddi ve manevi desteklerle zaten bu saldırının göbeğinde olduğunu göstermiş olup, elinde atom bombası olsa onu da Esed denilen zalime vermekten çekinmeyeceğini ispatlamıştır.
Batı ülkelerinin zalim yöneticilerinden, batı demokrasisinden veya batı halklarının sivil toplumlarından medet bekleyenler,  Suriye’de Esed tarafından sarin gazıyla binlerce çocuğun öldürülmesi ve Mısır’da darbecilerin, başta ihvan mensupları olmak üzere darbeye karşı çıkan tüm karşıtların öldürülmesine seyirci kalmaları ve masum insanların öldürülmesi karşısında Dünyanın sus pus olması ve bu ülkedekiler başta olmak üzere demokrasi ve insan haklarını dillerinden düşürmeyen pek çok kişi ve kuruluşun ikiyüzlülüğü çok net bir biçimde tekrar ortaya çıkmıştır.
Bu ülkede birilerinin kimyasal silahlar başta İsviçre, Belçika, Hollanda, Almanya, Amerika ve bunların dostu İsrail’de üretiliyor olduğunu biliyor olmalarına rağmen adlarına uygar denilen batı ülkelerindeki insanların çok uzakta(!) olmaları nedeniyle olan biteni duymadıklarını iddia ettikleri gibi Mısır ve Suriye’nin komşusu olan İslam ülkelerinin ve Türkiye’deki Müslümanların bu vahşeti batılılar gibi görmemesi/görmezden gelmesi de utanç vericidir.
Bu kişiler kesinlikle bilmelidirler ki Myanmar, Doğu Türkistan, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Mısır ve Suriye başta olmak üzere zalim yöneticilerin zulmüne karşı inançla direnerek, bedenlerini kurşunlara cesurca siper ederek şerefli bir ölümle Rablerine kavuşan kardeşlerimiz aslında ölmemişlerdir, bilakis şerefli bir ölümle dirilirlerken bizi de diriltmişlerdir.
Dünyada yaşadığını zanneden gerçek ölüler ise, zulüm ve haksızlık karşısında suskun kalan, kalpleri kararmış, dünyanın kölesi olmuş, yaşadıkları İslam dışı bir hayat tarzının duyarsızlaştırdığı, korku ve heveslerinin esiri olan acınacak durumda olan insanlardır.
Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Myanmar’da, Doğu Türkistan ve daha birçok coğrafyada Müslüman kanı oluk oluk akarken, büyükler bir tarafa bebek yaştaki çocukların bile vücutları paramparça olurken, Din ‘ini yaşamak ve yaşatmak isteyen Müslümanların yapacakları asgari eylem duadan farklı şeyler olmalıdır.
Bu zamanda duadan başka bir şey elimizden gelmiyor diyecek Müslümanlara bu günlerde kardeşleri için her zamanki yaptıkları dualarına ilave edebilecekleri ve toplum olarak unuttuğumuz bir sünneti hatırlatmak istiyoruz.
Hz.Peygamber Efen-dimiz’in, Müslümanlara bir musibet isabet ettiğinde ya da düşmanları tarafından mü’minlere zulüm yapıldığında, bütün namazların son rekâtlarında rükûdan sonra secdeye varmadan hemen önce mü’minlere dua ve kâfirlere beddua etmesi örneğinden hareketle ferdi kıldıkları namazlarda Kunut Duası yapmaları veya meydanlarda yapılan toplu Kunut Duasına katılabileceklerini hatırlatıyoruz.
Müslümanlara zulmeden kâfirler, zalimlerden Mısır’daki firavunlar, Suriye’deki Nusayriler, yahudiler ile ABD li dostları ve Myanmar’daki zalim budistler yani değişik coğrafyalarda Müslümanlara zulmeden İslam düşmanları Kunut’u bilmeyebilirler yahut Kunut’ un ne manaya gelebileceğini bilmiyor, anlamıyor olabilir.
Eşinin peçeli olduğu rivayet edilen yahudi maşası darbeci sisi başta olmak üzere, Mısır’daki firavunların çağdaş talebeleri olan darbeciler ve onların destekçisi müftü ve Ezher şeyhleri ile İslam âleminin çeşitli bölgelerinde bu kişilere destek oldukları için binlerce insan tarafından yapılan beddualara muhatap olan Müslüman olduklarını söyleyen zalim krallar, emirler ile bu zalimlerin yerli destekçileri de Kunut’ un ne olduğunu ve Kunut’a muhatap olmanın ne demek olduğunu bilmiyorlar mı?
Hadi onlar da bulundukları yeri kaybetmemek için anlamak istemiyorlar diyelim.
Bizim Müslümanların anlamamalarına ne demeli?
Ne mutlu Kunut edenlere ve Kunut’larda kendilerine dua edilenlere.
Veyl olsun Kunut’larda kendilerine beddua edilenlere.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi