Zina Tekrar Suç Sayılsın mı?
Saadet Partisi Konya İl Teşkilatı, bir haftadır İş Bankası’nın önünde “Zina Tekrar Suç Sayılsın!!!” Kampanyası yürüterek imza toplamaktadır. Başarılar dileriz. Biz de imza verdik. İlgili merciler kulak verir ve gereğini yerine getirir, böylece bu illetten fert ve toplum kurtulur.
Tabi zina tekrar suç sayılsın! Sağduyu sahibi hiçbir kimsenin zinanın serbest olmasını istemez; sadece fıtratı bozulmuş kimseler serbest olmasını ister. İmza verdiğim gün kampanyayı yürüten gençlerden birine, neden böyle bir kampanya yürütüyorsunuz? diye sordum. Şöyle cevap verdi: Hocam zina ayaklar altına düştü, bakın, yerde sürünen telefon numaralarına, avuç avuç her gün atılmaktadır; bundan bizarız.
Ben de gence şöyle dedim: Haklısın, biz de bizarız, fakat şunu bilmeniz gerekir: Resmi ideoloji tabiatı gereği, zinayı hiçbir zaman yasaklamamıştır, bu fiili, kumarı, faizi sektör haline getirmiştir! Para kazanmaktadır?! Serbest bırakılmadan önce, resmi olmayan zina yasaktı. İkinci bir hanımla evlenmek de zina sayılırdı ve ondan doğan çocuğun nesebi gayri-sahih kabul edilirdi. Siz gene de kampanyanıza devam edin. Başarılar, diledim ve oradan ayrıldım.
Bu mesele uçları pis değneğe benzemektedir. Resmi ideoloji, ikinci bir hanımla evlenmeyi zina kabul ettiği için, zina tekrar suç sayıldığı zaman ikinci bir hanımla evlenen kimsenin şikâyet halinde polis evine baskın yapacaktır, ondan doğan çocuğun nesebi gayri- sahih sayılacaktır. Zina suç sayılmadığı zaman günümüzde olduğu gibi ayaklar altına düşecek, fert ve toplum bundan bizar olacak, geleceğimizi tehdit edecektir.
Batı, bu meseleyi serbest bırakmakla hallettiğine inanmaktadır. Türkiye, kendini Batı’nın bir parçası kabul ettiği için, Türkiye de, Batı gibi, serbest bırakmakla hallettiğine inanmaktadır. Bunun partilerle pek bir ilgisi yoktur. Bu mesele rejimle ilgilidir. Rejim değişmedikçe bu meseleyi kökünden halletmek mümkün değildir.
Peki, hocam, rejim değişmedi diye, zina fiiline seyirci mi kalalım? Hayır, Müslümanlar haramlarla her zaman ve her halükarda disiplinli bir şekilde mücadele etmeli. Bu şekilde kampanya yürütürken, bir taraftan da haramların fert ve toplum açısından zararları anlatılmalı…
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmrân:104)
Şimdi Yeni Anayasa yazımı başladı. Bu anayasaya, 24 anayasasında olduğu gibi, devletin dininin Din-i İslam olduğu yazdırılmaya çalışılmalı. Taaddüdi-Zevcatın serbest bırakılması için kampanyalar düzenlenmeli. Çok eşliliğin fert ve toplum açısından önemi anlatılmalıdır.
Taaddudi-Zevcatın serbest bırakılmasıyla birçok evlenemeyen dul kadınlar, kızlar evlenme imkânı bulacaklar. Bir kadınla yetinmeyen birçok erkek zina etmekten vazgeçecek. Evli olduğu halde zengin olan birçok erkek gizlice ev tutup metres hayatı yaşamaktan vazgeçecektir. Bu durum herkesin malumudur.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “…Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa:3)
Bu ruhsata kulak tıkandığı müddetçe zinayı önlemek mümkün değildir. İnsanı Allah (c.c) mı daha iyi tanır, yoksa insan mı? Hem Allah’ın bu ruhsatına karşı çıkacağız ve hem de zinadan bizar olacağız? Öyle şey olur mu? burada şunu da söylemekten geçemeyeceğim: Bu ruhsatın imanî bir konu olduğunu ve karşı çıkan Müslüman’ın imanından olacağını unutmayalım.
Bu kampanyanın yanında böyle bir kampanya da başlatsak güzel olmaz mı? Meselenin özüne gelelim. Bu cümlelerimden böyle bir kampanya yürüten Saadet Partisi’ni eleştirmiş olduğum anlaşılmasın. Ben gerçeği dile getirmeğe çalıştım.
Tabi zina tekrar suç sayılsın! Sağduyu sahibi hiçbir kimsenin zinanın serbest olmasını istemez; sadece fıtratı bozulmuş kimseler serbest olmasını ister. İmza verdiğim gün kampanyayı yürüten gençlerden birine, neden böyle bir kampanya yürütüyorsunuz? diye sordum. Şöyle cevap verdi: Hocam zina ayaklar altına düştü, bakın, yerde sürünen telefon numaralarına, avuç avuç her gün atılmaktadır; bundan bizarız.
Ben de gence şöyle dedim: Haklısın, biz de bizarız, fakat şunu bilmeniz gerekir: Resmi ideoloji tabiatı gereği, zinayı hiçbir zaman yasaklamamıştır, bu fiili, kumarı, faizi sektör haline getirmiştir! Para kazanmaktadır?! Serbest bırakılmadan önce, resmi olmayan zina yasaktı. İkinci bir hanımla evlenmek de zina sayılırdı ve ondan doğan çocuğun nesebi gayri-sahih kabul edilirdi. Siz gene de kampanyanıza devam edin. Başarılar, diledim ve oradan ayrıldım.
Bu mesele uçları pis değneğe benzemektedir. Resmi ideoloji, ikinci bir hanımla evlenmeyi zina kabul ettiği için, zina tekrar suç sayıldığı zaman ikinci bir hanımla evlenen kimsenin şikâyet halinde polis evine baskın yapacaktır, ondan doğan çocuğun nesebi gayri- sahih sayılacaktır. Zina suç sayılmadığı zaman günümüzde olduğu gibi ayaklar altına düşecek, fert ve toplum bundan bizar olacak, geleceğimizi tehdit edecektir.
Batı, bu meseleyi serbest bırakmakla hallettiğine inanmaktadır. Türkiye, kendini Batı’nın bir parçası kabul ettiği için, Türkiye de, Batı gibi, serbest bırakmakla hallettiğine inanmaktadır. Bunun partilerle pek bir ilgisi yoktur. Bu mesele rejimle ilgilidir. Rejim değişmedikçe bu meseleyi kökünden halletmek mümkün değildir.
Peki, hocam, rejim değişmedi diye, zina fiiline seyirci mi kalalım? Hayır, Müslümanlar haramlarla her zaman ve her halükarda disiplinli bir şekilde mücadele etmeli. Bu şekilde kampanya yürütürken, bir taraftan da haramların fert ve toplum açısından zararları anlatılmalı…
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmrân:104)
Şimdi Yeni Anayasa yazımı başladı. Bu anayasaya, 24 anayasasında olduğu gibi, devletin dininin Din-i İslam olduğu yazdırılmaya çalışılmalı. Taaddüdi-Zevcatın serbest bırakılması için kampanyalar düzenlenmeli. Çok eşliliğin fert ve toplum açısından önemi anlatılmalıdır.
Taaddudi-Zevcatın serbest bırakılmasıyla birçok evlenemeyen dul kadınlar, kızlar evlenme imkânı bulacaklar. Bir kadınla yetinmeyen birçok erkek zina etmekten vazgeçecek. Evli olduğu halde zengin olan birçok erkek gizlice ev tutup metres hayatı yaşamaktan vazgeçecektir. Bu durum herkesin malumudur.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “…Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa:3)
Bu ruhsata kulak tıkandığı müddetçe zinayı önlemek mümkün değildir. İnsanı Allah (c.c) mı daha iyi tanır, yoksa insan mı? Hem Allah’ın bu ruhsatına karşı çıkacağız ve hem de zinadan bizar olacağız? Öyle şey olur mu? burada şunu da söylemekten geçemeyeceğim: Bu ruhsatın imanî bir konu olduğunu ve karşı çıkan Müslüman’ın imanından olacağını unutmayalım.
Bu kampanyanın yanında böyle bir kampanya da başlatsak güzel olmaz mı? Meselenin özüne gelelim. Bu cümlelerimden böyle bir kampanya yürüten Saadet Partisi’ni eleştirmiş olduğum anlaşılmasın. Ben gerçeği dile getirmeğe çalıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.