Recep Çınar

Recep Çınar

Yönetici olmak kolay değil!

Yönetici olmak kolay değil!

Bu yöneticilik kulüp yöneticiliği ile alakalı değil, iş hayatıyla alakalı...

Benim de şahidi olduğum gerçek bir olayla birebir kesiştiği ve güzel bir hikaye olduğu için sizinle paylaşmak istedim...

Benim şahit olduğum olay genel müdür seviyesinde olmasa da, çok uzak bir konum da değil...

Benim kahramanım iyi bir ustabaşı...

Ama, işini iyi yapan, çalıştığı kuruma yüzde yüz katkısı olan bir emektar...

3-5 fesatçının kendilerini pazarlama adına, işverene gammazladıkları, işverenin de bunlara inanması sonucunda, ustabaşına yol verme hikayesi...

Sonuç mu?

3-5 fitnecinin gazına geldiğini anladığında işveren, iş işten geçmişti...

Patron, bizim ustabaşının kapısında yatmasına rağmen, ustabaşının işine geri dönmesi mümkün olmadı...

Çünkü, işten atılırken uyarmıştı patronunu...

Kapıma geleceğini biliyorum, ama beni bulamayacaksın diye de uyarmıştı...

Nitekim de öyle oldu.

xxx

Gelelim hikayeye...

Yıllar öncesinde ünlü bir ilçede makarna fabrikası kurulmuş. Fabrikanın başına daha önceki başarılarıyla tanınan bir genel müdür getirilmiş.

Fabrika çalışmaya başladıktan sonra hiç de fena sayılmayacak bir gelir getirmeye başlamış ve günden güne kar artmaya başlamış.

Fakat genel müdür pek çalışkan değilmiş doğrusu.

Şirketin sahipleri çoğu zaman onu odasında elleri başının arkasında camdan dışarı bakarken bulurlarmış.

Müdür arada bir fabrikaya iner, işçilerle sohbet eder ve odasına yeniden geri dönermiş.

Bir gün yönetim kurulu bir araya gelmiş ve demişler ki : “Eğer bu fabrika şimdi böyle kar ediyorsa, başına bir de çalışkan bir yönetici getirirsek görün kazanacağımız parayı”.

Genel müdürü görevden almışlar ve yerine çok çalışkan bir genel müdür getirmişler.

Gerçekten de yeni müdür zıpkın gibiymiş.

Sabah erken gelip, akşam geç vakitlere kadar çalışıyormuş.

Odasına nerdeyse hiç girmiyor, işçilerle un taşıyor, kamyoncuları düzene sokuyor, tamir işlerine girişiyormuş.

Patronlar mutlu ve mesut bu yeni tempoyu izliyorlar, gelecek yeni karları bekliyorlarmış.

Fakat aradan birkaç ay geçtiğinde fabrikada bazı aksaklıklar meydana gelmeye başlamış, karda büyük düşüşler ortaya çıkmaya başlamış.

Patronlar sonuca inanamamışlar, yeni müdürün daha fazla çalışmasına karşın kardaki düşüşe anlam verememişler.

Fakat zarar artmış da artmış…

Patronlar eski müdürün adresini bulup yanına giderler hemen.

Eski müdür deniz kıyısındaki evinin bahçesinde, ağaçları sularken karşılar misafirlerini.

“Geleceğinizi biliyordum, hoş geldiniz”der.

Patronlar süklüm büklüm durumu açıklarlar.

“Ama” derler; “Biz haklıydık, sen tüm gün odandan dışarı seyrediyor, arada işçilerle sohbet ediyor, pek de çalışmıyordun”

Eski müdür gülmüş. “Benim odamın penceresinden fabrikanın bacası görülür. Ben gün boyunca fabrikanın bacasını izlerdim, ne zaman dumanda bir azalma olsa bir problem olduğunu düşünür ve fabrikaya inerdim. Problemin sebebini araştırır, bulur, çözer, birimler arası koordinasyonu sağlar ve odama geri dönerdim. Duman düzenli ve iyi çıktığı zaman ise ufka bakar ve kurumla ilgili yeni projeler tasarlar, hangi bölümlerde ne değişiklik yapacağımı düşünür ve yıllar sonrasını planlardım.” demiş.

Patronlar çaresiz geri dönerler.

xxx

Kıssadan bir hisse...

Bir insan işini iyi yapıyorsa, kurumuna kazandırıyorsa, 3-5 fitnecinin ve fesatçının lafına bakarak, altın yumurtlayan tavuğu kesersen, sadece dizlerini dövmekle kalmaz, kafanı da direklere vurursun...

Genel müdür, müdür ya da yönetici olmak kolay değil...

Hele hele günümüzde hiç kolay değil...

Çünkü, namuslu, haysiyetli, helal ve haram ayırımını iyi yapan insanlar kolay yetişmiyor ve kolay bulunmuyor.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi