Yerele dönüş
Bu yazıyla 2014 yılı Ağustos ayından bu tarafa nerede ise sürekli olarak sizlere son zamanların batıl dini/Mezhebi/yolu olarak gördüğümüz Kur’ancılık söylemini ifşa etmeye çalıştık.
Yaklaşık 8 aylık sürede hemen hemen haftada iki kez olmak üzere yazdığımız yazılarda Gonyalıca söylemek gerekirse, GURANCILIĞIN ECÜĞÜNÜ CÜCÜĞÜNÜ CIĞINI CICIĞINI ORTAYA KOYDUK.
Yıllardır ülkemizde gayet masum bir şekilde ifade edildiği şekliyle Kur’ancılığın bir mealcilik, bir öze dönüş, bir haniflik anlayışı olmadığını yani asıl maksadın Kur’an-ı anlamak ve yaşamak olmadığını gözler önüne sermeye çalıştık.
Bunları yaparken tamamen kendi yazdıkları kitaplardan, söyledikleri sözlerden ve yayınladıkları meal/tefsir ve diğer kitaplardan alıntıladığımız kendi sözlerini ortaya koyduk.
Biz onların hatalarını ortaya koydukça toplumumu onların içyüzlerini daha çok gördü, asıl maksatlarını daha çok öğrendi.
Şimdilik kaydı ile yeni bir yazıyı gerektirecek bir konu oluşuncaya kadar sapık Kur’ancılık Dininin mensupları ile ilgili yazılara ara vererek yerele dönüyoruz.
Malum önümüz seçim. Ve partilerin özellikle de iktidar partisinin aday adayları ortaya çıktı geçen haftalarda.
Siyasette ortaya çıkmak bir manada kişiler gibi gözükse de tam anlamı ile partinin tüm vasıfları ile görücüye çıkmasıdır.
Partilerin ve aday adayı kişilerin sadece bu günleri değil esas olarak geçmişleri sorgulanır ve ortaya dökülür hatta önceki söylediklerinin tamamı bir güzel yalatılır kendisine.
Bu defada aynen öyle oldu.
Aday adaylarının isimleri telaffuz edilmeye başlar başlamaz kişilerin geçmişleri sorgulanırken, partilerin de aday seçiminde hangi usulde, nasıl davranacakları gündeme geldi.
İktidar partisi de bu arada tercih ettiği usulde bekleyenleri yanıltmadı ve temayül yoklaması adı altında aday adaylarını güya teşkilat mensuplarına oylattı.
Siyasi arenada en güzel anlatımla “Aday adaylarının teşkilat önünde diz çöktürülmesi” olarak tanımlanan temayül yoklaması iktidar partisince topluma güya demokrasi şöleni olarak tanıtıldı.
“Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür” demişler eskiler.
Ama yaşanan olaylara bakınca insan şunu demeden edemiyor.
Malullerin siyasette ne işi var. Hem de her dönem.
Bir dönem bakıyorsunuz bir kişi önceden başka bir partinin il başkanı iken söylediği sözleri unutuyor.
Bir başka zaman bakıyorsunuz başka bir kişi siyaseten kavgalı olduğu iktidar partisinden aday olabilmek için söylediklerini unutuyor.
Daha başka birisi siyaseten getirildiği memuriyet hayatında siyasileri bir kenara bırakın siyasetin bizatihi siyasetin içinde olmak ile ilgili suçlayıcı sözlerini unutuveriyor v e il başkanlığına talip oluveriyor.
İşte böyle at izi ile it izinin birbirine karıştığı bir zamanda iktidar partisinin temayül yoklaması gerçekleştirildi.
Ama kimin kimi tercih ettiği, kimin kimi desteklediği veya desteklemediği asla belli olmayacak bu temayülde de.
Hatta aday adaylarından herhangi birinin bu konuda açıklama yapmasının bile önüne geçilir tarzda açıklamalar geldi iktidar partisi il başkanından.
Tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti iktidarı döneminde yapılan AÇIK OY GİZLİ TASNİF sisteminde olduğu gibi.
1946 yılında bu günkü CHP eliyle yapılan ilk çok partili seçimde, tıpkı şimdilerde iktidar partisinin uyguladığı gibi her türlü denetimin dışında tutulan sistem olan açık oy, gizli sayım esası uygulanmıştı.
Maalesef CHP’nin icadı olan bu sistemle yapılan seçimlerde yapılan usulsüzlüklerden dolayı milletimiz bu tür seçimleri "şaibeli seçim" şeklinde de anmaktadır.
İktidar partisinin son temayül yoklaması da fikir açısından ve uygulanış yöntemi bakımından tam anlamı ile şaibeli bir seçimdir.
Parti mensuplarının huzurunda yapılmayan bir tasnif sonucunda 206 aday adayından 91 inin bir takım şişirilmiş rakamlarla ilan edilmiş temayül sonuçları da şaibelidir ve milletvekili adaylığı için de hiçbir geçerliliği yoktur.
Tıpkı bir önceki temayülde ben birinci çıktım diyenlerin milletvekili adayı olamadıkları gibi.
Böyle şaibeli bir seçim sonucunda partice belirlenecek adayların gireceği seçim şaibeli olduğu gibi, adaylar kendilerini sadece kendilerini seçen şahsa bağlı hissedeceklerinden seçmenlerine yani millete ve seçildikleri şehire karşı da bir sorumlulukları olmayacaktır.
Tıpkı geçen seçimde seçilenler gibi.
İnanmayanlar sözlerimizin doğruluğunu test etmek bakımından ve geçen seçimden bu yana 5 yıla yakın bir zaman da geçmesine rağmen seçilen milletvekillerinin adlarını ve hangi bölgenin adayı olduklarını hatırlayıp hatırlamadıklarına baksınlar yeter.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.