Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Yeni startejiler yeni oluşumlar

Yeni startejiler yeni oluşumlar

Bugün tüm dünyâda her yönlü hızlı bir değişim süreci yaşanıyor. Dünyâdaki bu değişim hızının altında seyretmenin bedelleri acı bir şekilde ödeniyor. Siyâsal, politik, ekonomik, sosyolojik değişimleri doğru okuyup kendini ona göre planlamayanlar ağır kayıplara uğrarlar. İnsanlar, toplumlar ve ülkelerin bu süreçte gelişim ve dönüşümü yakalamaları şarttır. Bu gerçekleşmezse o zaman sistemde bugün olduğu gibi tıkanıklıklar yaşanır.

Maalesef bizim ülkemizde Osmanlı’nın son dönemlerinden kalma problemler zaman içerisinde giderilemediğinden köklü değişimlere gidilemedi ve hâlâ sistemden kaynaklanan problemlerle boğuşuluyor. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana süren kriz ve çatışmalar zaman içinde derinleşerek devam etmiştir. Öteden bu yana süren geri kalmış ülke imajı hem insanları aşağılık kompleksine sevk etmiş hem de öz güvenin yitirilmesine sebep olmuştur. ‘Bizden adam olmaz.’ Elin adamı yapıyor bizimkiler sinek avlıyor.’ ‘Yerli malı yaramaz, iki günde bozulur aman yabancı malı alalım, varsın pahalı olsun.’ Mantığı insanların hayâta bakışını olumsuzlaştırdı. Bu menfi yaftalar memleketi târihinden ve kültüründen hatta değerlerinden utanır hâle getirdi. Dolayısıyla bırakın zâmânı yakalamayı süreç içerisinde kendi kabuğumuza çekilir olduk.

Ülkemiz, işleyen değişim ve gelişim sürecinin gerisinden gitmenin faturasını ağır ödedi ve bu süreç devam ediyor. Artık bizim de dünyâyı geriden değil de çok yakînen tâkip ederek yaşanan ve yaşanabilecek olan problemlere çâre olabilecek değişim ve dönüşüm stratejileri uygulamamız gerekiyor. Ülke problemlerine hukuksal olarak, devlet idâre sistemi olarak, çağdaş ekseni dışlamadan ve dışlanmadan yeni vizyonlar yeni çözümler ortaya koymak gerekiyor. Bu yeni çizgide eskilerin de derhal yeniden yapılanması şarttır.

Uzun süren Kurtuluş Savaşı yıllarından bu yana ülkemiz kayda değer bir yenilikçi dönüşüm sağlayamadı. Sanâyî, iktisâdî, ticârî sahalarda pek bir gelişim ve büyüme olmadı. Bunların temelinde güçsüz iktidarlar ve siyâsiler arasındaki kısır çekişmeler etkindi. Yanı sıra etnik ve dînî kimlikler üzerinde yaşanan sığ ve yoz çekişmeler insanları gereksiz hırpaladı, ülkenin enerjisinin boş yere heba edilmesine sebep oldu. Yine sıkıntıların yaşanmasında vesâyetçi sistemler, dünyâda etnik güçlerin güdümünde ilerleyen zayıf karakterli devlet adamlarının oynadığı roller büyüktü.

Fakat yaklaşık son on beş yılda ülkenin içinde bulunduğu onca zorluğa rağmen basiretli, dirâyetli, halkına güvenen ve halkıyla bütünleşmiş devlet adamlarımız sâyesinde ülke olarak geri kalmışlık psikolojisinden çok şükür kurtulduk. Öz benliğimize dönmenin verdiği potansiyelle ülke olarak gelişmiş ülkeler safına eriştik sonunda. Tabi daha iyi olmalıyız. Böylesi bir bilinç bize yeniden bir heyecan ve târih şuuru kazandırdı. Bu diriliş çizgisinde eksikler âcilen giderilerek kalıcı bir değişim ve gelişim çizgisi oluşturmalıdır. Hâsılı yerli, milli ve mânevî değerlerin önemsendiği yeni bir yol haritası yâni yeni Türkiye çizgisi belirlenmesi gerekiyor.

Ümmetin son kalesi ülkemiz târihsel birikimlerini, kültürel miraslarını yeniden şaha kaldırarak etrâfında cereyan eden hâdiseleri öylece değerlendirmeli Ortadoğu’nın yeniden yapılanmasında geçmişinden gelen potansiyellerini devreye sokmalı. Yoksa çok değil şurada yüz yıl öncesi bir coğrafyanın hâmileri olarak oradaki kardeşlerimizin, akrabalarımızın yok olmasına seyirci kalmış olacağız. Bu kabul edilemez. Dünyânın bâzı bölgelerinde hızlı haritaların sınırları yeniden değişirken, sistemler içinde âni değişimler yaşanırken bunlara kayıtsız kalmak çağı geriden tâkip etmek anlamına gelir ki bu berâberinde pek çok felâketlerin yaşanmasına sebebiyet verebilir.

Bugün dünyâda oluşan problemleri çözmek, hak-hukuk çerçevesinde tüm farklılıkların barış ve kardeşlik içerisinde yaşaması adına daha âdil bir düzen kurmak diliyorsak mevcut sistemi yeni bir anlayışla yeni bir vizyonla yeni bir devlet sistemiyle inşa etmek ve yeni Türkiye’yi kurmak zorundayız. Değişim kavşaklarının dönüşüm noktasında gelecek oluşum alanlarını bulmak ve kurmak durumundayız. Bunu gerçekleştiremeyenler çağın gerisinde kalmaya mahkum kalırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi