Yeni senede Kur’an’dan seslenişler
Efendim öncelikle yeni senenin hepimize hayırlar, iyilikler, güzellikler getirmesini cânı gönülden dileriz. İnşaALLAH İslam âlemi içinde duamız odur ki; Müslümanların uyanışına, dirilişine ve daldığımız gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmasını Cenâbı Hakk’tan niyaz ederiz. Bu seninin ilk yazısı, bu yazımız, hayırlara vesile olsun. Siz kıymetli okuyucularımıza bir husûsu belirtmek istiyorum, şöyle ki; gazetemiz hâricinde başka dergilere de yazılar yazdığımızdan dolayı haftada iki yazı ağır geliyordu. Bundan böyle yeni senede, haftada bir, sâdece Cuma günleri itibârıyla yazacağız nasipse tabi. Sağ olsunlar gazetede konuyla ilgilenenler de, müsâde ettiler. Bu konuyu bilgilerinize sunuyorum kıymetli dostlar.
Bu yıl itibâriyle, yeni senenin bir ömür defteri daha açıldı önümüze. Rabb’im ahrette açılacak olan ömür defterimizi hayır ve hasenatlarla, iyilik ve güzellikle doldurabilmemizi nasip etsin. Elbette beşeriz şaşabiliriz, yanılabiliriz, günah işleyebiliriz. Ama bizler öylesi güzel bir dînin mensuplarıyız ki, bizim dînimizde umutsuzluk ve ümitsizlik yok. Olursa hata ve kusurumuz, nefse ve şeytana uyarak işlenen günahlar için tevbe ve istiğfar kapısı açık, dua dua yalvarmanın önü de açık. Ne mutlu bize… Ama tabi; ‘Nasılsa Rabb’imiz çok büyük, affeder.’ Fikriyle günahlar işlenemez. Herkes kendini bilir, dürüst olalım.
Giden gitti, geçmiş senede işlenenleri geriye döndüremeyiz ama geçmişten ibret alabiliriz, bu husûsu bu köşemizde hep belirtmişizdir. Hayatta herkes, kendinden bir üst konumundakilere uymak, tâbi olmak durumundadır. Bu ehemmiyetli bir kâidedir. Çocuklar ebeveynlerine, memur âmirine, öğrenci öğretmenine, öğretmen müdürüne, işçi patronuna… Misalleri uzatabiliriz. İşte kul da, kendini özene bezene yaratan, en kâmil verilerle donatan, Yüce ve Aziz Rabb’ine karşı kulluk etmek sorumluluğundadır. Hatta en büyük sorumluluk budur. Her kul dünyâda yapıp ettiklerinden vakti zamânı gelince hesap verecektir. Bu yeni senede, daha bir titizlikle, hesap bilinciyle hareket etmeyi Cenâbı Hak bizlere lütfetsin.
Kâinatta ne var, ne yok her şey ama her şey Allah Azze Azze ve Celle’yi kendi hal diliyle tespih etmektedir. Şerefli Kur’an’da buyrulur: “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allâh'ı tespih ederler. Her şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir (hemen cezâlandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.” (İsra, 44) Başka bir âyette: “Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allâh'a boyun eğer.” (Ra’d, 15) Buyrulur. Yine: “Allâh'ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allâh'a secde ederek ve tevâzu ile boyun eğerek sağa ve sola dönmektedir.” (Nahl, 48) Evet canlı cansız her şey Rabbi Teâlâ’yı zikrederken, insanın bundan gâfil kalması düşünülemez. Kâinatta mevcut olan her varlık, âlim olan Hz. Allâh’ın kendisine çizdiği program dâhilinde işlevini sürdürüyor. Güneş, ay, yıldızlar, gezegenler yörüngesinde görevlerini itirazsız icra ediyorlar. Atmosfer, bulutlar, rüzgarlar; ‘artık biz yorulduk’, ya da ‘bir ay tâtile çıkacağız’ demiyorlar.
İşte insan da kendisine tevdi edilenlere itiraz etmemeli Kâinâtın Mutlak Hâkimi’nin emirlerine teslim olmalı; ‘Ya Rabbi! Bu yeni senede emirlerini baş tâcı edeceğim.’ Demeli. İnsan, Rabb’in kendisine çizdiği ömür programına uygun bir hayat rotası çizmeli. Önüne çıkan çeldiriciler kanıp da, aldananlardan olmamalı. “Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitâr, 6-7-8) İnsanı, diğer yaratıklardan farklı ve üstün özelliklerle yaratıp, en cömert ikramları önüne bahşeden Rabb’ine karşı insan da, nankörlük yapmamalı, uyanık bir bilinçle kulluk vazifesini ifâ etmelidir. İnsanoğlunun sâhip olduğu her şey, Allah Teâlâ’nın lütfüdür. “Göktekinin sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız yeryüzü şiddetle çalkalanıyor.” (Mülk, 16) “Yâhut göktekinin, üzerinize taş yağdıran rüzgâr göndermeyeceğinden mi emin oldunuz? O zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz!” (Mülk, 17) “De ki: ‘Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir?"(Mülk, 30)
Cenâbı Hakk’ın bahşettiği bunca nimeti inkar etmek veya pek çok şeyi kendinden bilmek dehşet bir yanılgıdır. Her şeye gücü yeten, varlıkları olduran ve öldüren yüce Yaratıcı, bugün tâbiri câizse tepe tepe kullandıklarımızı elimizden alabilir. O zaman nice olur hâlimiz? İşte gözle görünmeyecek minicik bir virüsle, dünyâdaki tüm insanlar alt-üst olmadılar mı? Ama bilisin ki, içinden hiç çıkmayacağımız bir ahret hayâtındaki pişmanlıklar bir işe yaramayacaktır, iş burada pişman olmaktır. Bakınız ne diyor Şerefli Kur’an; “O gün zâlim kimse, (çâresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: ‘Ne olurdu ben de peygamberle berâber aynı yolu tutsaydım! Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!" ( Furkân, 27-28)
Hangi hayat rotasında gidiyoruz, kimlerle dostuz, kimleri seviyor, kimleri tâkip ediyoruz. Dostumuz kim, düşmanımız kim? Bu yeni senede, insan olarak daha işin başında daha derli toplu yaşamamız için uyanalım dostlar. İşte bizi uyandıracak ve kazandıracak âyetler: “Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?” (Beled, 8-9-10) “Mü'minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.” (Mü'minûn, 1) Kim gerçek kurtuluşa erenler? Fâtiha sûresine tâbi olanlar: “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazâba uğrayanlarınkine (Yahudiler) ve sapıklarınkine (Hıristiyanlar) değil.” (Fâtiha, 6-7) Bu hususta: "Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur." (Şems, 9) Zira: "… Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim…" (Mâide, 3) Buyuruluyor.
Evet efendim, bugünkü senenin ilk yazısında sizlere genelde âyetlerle seslendik. Ve: “Andolsun zamâna ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir.” ( Asr, 1-3) Tavsiyelerimiz bu kabilden olsun.
"Rabbimiz! Bize dünyâda da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azâbından koru" (Bakara, 201) Amin, amin, amin. Hayırlı Cumâlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.