Yeni ikinci dönem ve önemli tespitler
Efendim bilindiği üzere yarıyıl tâtili bitti. Öğretmen ve öğrencilerimiz ikinci döneme başladılar. Yeni dönem saygıdeğer öğretmenlerimize ve geleceğimizin umut ışıkları olan yavrularımıza hayırlı olsun. İnşaALLAH maddi ve mânevî anlamda kendi değerlerimizle hemhal olmuş nesiller yetişsin diliyoruz.
Geçenlerde bilgisi engin, kendini yetiştirmiş, fikirlerinden gâyet istifâde ettiğimiz bir gazeteci kardeşimiz Yusuf KAPLAN beyefendinin “eğitim”le ilgili dikkate şâyân bir yazısını okumuştum sizlere bugün o kıymetli yazıdan aktarımlar sunmak istiyorum. Zira kanaatimizce çok yerinde tespitlerde bulunulmuş. Buyurun başlayalım:
Yazının başlığı; ‘Mahşerin Beş Atlısı: Eğitim, Gençlik, Kültür, Medya ve Şehircilik’
“EĞİTİM: Eğitim bir medeniyet meselesidir. Medeniyet iddiaları ve rüyâları üzerine binâ edilen bir eğitim sistemi, güçlü tohumlar eker toprağa. Tohumlar yeşerir, meyve verir, hayat sunar, topluma ve insanlığa her alanda çığır açacak öncü kuşaklar yetiştirerek…
Eğer eğitim sistemi, her alanda çığır açacak öncü kuşaklar yetiştirmezse, toplumun mezârını kazmaktan başka bir işe yaramaz.
GENÇLİK: Gençlik bir toplumun geleceğini inşâ edecek umûdu, ufku ve yurdudur. Gençlik benim gözümde biyolojik değil ahlâkî niteliği bakımından anlam ve değer ifâde eder. Genç, zamânı durduran, hayâtı karartan, mekânı solduran her şeye isyan ediyorsa gençtir, diridir, yaşıyordur, diriltici bir heyecan ve ruh yeşertebilir.
KÜLTÜR: Kültür ekilendir, toprağa düşürülen, ruhlara nakşedilen köktür. Bir toplumun ruh kökleri anlam haritaları, zamâna meydan okuyan, vaktin rûhunu kuşanırcasına yenilenen, yenilenen insanın da geçtiği her zemini yenilediği gürül gürül akan nehirleridir. Nehirler gürül gürül aktığı zaman toprak sulanır, ırmak arınır, insan arındırır, bütün canlıları aynı anda ve aynı yerde yaşatır.
MEDYA: Medya, bir toplumun yaşadığı çağla kurduğu irtibâtın anahtarıdır. Toplumun medeniyet dinamikleri ışığında çağla nasıl ilişki kurulabileceğini, kültürün, kültürün ürünü sanatların nasıl yeniden üretebileceğini, çağdaşlaştırılabileceğini gösteren bir anlam ve değer geliştirme mecrâsıdır.
Medya, mücâdele ve vâroluş alanıdır. Medyada yoksanız yok olmaktan kurtulamazsınız. Medyayı iyi kullanmak ve dönüştürmek zorundayız.
ŞEHİR: Şehirler bir toplumun aynı anda üç zamânı birlikte yaşayabildikleri, soluyabildikleri en bilge öğretmenlerdir. Üç zamânı, geçmiş’i, şimdi’yi ve gelecek zamânı aynı anda duyma, yaşama ve görme biçimlerini öğreten zamanları ve mekanlar aynı anda yaşatan, temâşâ ettiren, zamanda, mekanda, tabiatta, târihte, yerde ve gökte seyrini yaptıran bilgedir.
Diyor üstad ve şöyle yazdıklarını toparlayarak birer cümlede özetliyor:
• Eğitimi çöken bir toplum, solar, yönünü-yörüngesini yitirir, yolunu şaşırır, zihnen köleleşir.
• Gençliğini ihmal eden, kaybeden bir toplum, geleceğini kendi elleriyle imha eder, yok eder.
• Kültürünü yitiren, yeniden üretmeyen bir toplum epistemik (=bilgi ile ilgili) kölelere dönüşür, cellâdına âşık tasmalı çekirgelerden ortalık geçilmez.
• Medyada varlık gösteremeyen, kültürünü medyayla yeniden üretmeyen toplum, mankurtlaşmaktan ve çağın dışına atılmaktan kurtulamaz.
• Şehirlerini yitiren bir toplum şiiri bitirir, şuuru yitirir.
Bu beş alan bir toplumun varlığını sürdürebilmesinin anahtarlarını sunar. Bu beş alan, bu ülkenin güvenlik ve bekâ sorunudur. Bu beş alanda büyük adımlar atmak, büyük atılımlar gerçekleştirmek zorundayız. Yoksa yok olmaktan kurtulamayız.”
Aynı tespitlere katılmamak mümkün değil hakikaten. Efendim hayırlı cumâlar diliyorum.
(Not: 18 Ocak 2020 taârihli yazı. Yusuf Kaplan)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.