Uzman Gözüyle Yaygınlaşan Çarpık İliş.
Geçenlerde Zonguldak'ın bir ilçesinde 14 yaşındaki bir ilköğretim okulu öğrencisi okul önünde pompalı tüfekle 56 yaşında babası yaşındaki birisi tarafından av tüfeği ile vurularak hayâtını kaybetme olayı yaşanmıştı. Kâtilin savcıya verdiği ifadesinde, ‘öldürdüğü kızı yaşındaki sevgilisiyle bir yılı aşkın süredir birlikte olduklarını ama artık onun başka erkeklerle dolaştığını gördüğünü ve bu yüzden onu öldürmeye karar verdiğini’ açıklamıştı. Bu vahşetin bir benzeri de Hakkari'nin Yüksekova İlçesi’nde yaşandı. Bu sefer 15 yaşındaki bir kız çocuğu, ailesi tarafından başından vurulmuş olarak bulundu. Uzmanlar, birbirinin peşi sıra yaşanan bu kötü hadiselerden ailelerin ve öğretmenlerin ders çıkarması gerektiği husûsunda ebeveynleri uyarıyorlar.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şiddet uygulayanların birçoğunun ruhsal yönden hasta olduğunu vurguluyor. Ruhsal yönden Bipolar bozukluğu olan kişiler, sıklıkla yaşadıkları duygu hallerinden doğan aşırı yüklenmelerden dolayı gerçekleşen çöküşler yaşadıklarını belirten Tarhan, bu insanları normal gözüken ruh hastaları olarak tanımlıyor. Toplumda özellikle okul çağında olup hayat konusunda bir tecrübesi olmayan çocukları rahatlıkla etkileyebildiklerini, şiddete maruz bırakabildiklerini söyleyen Tarhan'a göre toplumda tedâviye ihtiyacı olan bu insanlara karşı ailelerin çocuklarını koruması gerekiyor.
Bilhassa çocuklara on yaşına kadar yüzmeyi öğretir gibi sosyal hayattaki zorlukları öğretmek gerektiğine dikkat çeken Nevzat Tarhan; ‘14 yaşındaki bir kızı 50 yaşındaki bir adam bâzı vaatlerle etkilemiş. Burada anne ve baba ile çocuk arasında iyi bir diyalog olsaydı anne ve babanın bilgisi olmadan böyle bir olay yaşanmazdı.’ diyen Tarhan şu yanlışlara dikkat çekiyor: "Yaşanan bu olay ile anne ve baba çocuğuna, ‘Böyle bir olay senin bir yakınına ya da senin başına gelirse ne yaparsın?’ diye sormalı, çocuğun ne düşündüğünü öğrenmeli, olayla ilgili çocuğun görüşü alınmalı. Yanlışı konuşma yöntemi ile olayı analiz etmeli, aile bu olayı yok sayarak çocuğa konferans ya da nasihat vererek bunu yapmaya çalışmamalı. Anneler bir jandarma gibi değil, bir dost gibi çocuğa yaklaşmalıdır.’ açıklamalarında bulundu.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytekin Sır ise sorunlu aileler içerisinde büyüyen çocukların sevgi açlığı yaşadığını, annesinden babasından devamlı olumsuz tavır gören bu çocukların hasta ruhlu insanlardan ufak bir sıcaklık görünce de onlara yaklaşabildiğini belirtti. Aytekin Sır; “Aileler çocuklarına daha fazla ilgi göstermeli, 'Çocuğum ne yapıyor?' diye sorgulamalı. Bilgisayar ve telefon, açık görülebilir, kontrol edilebilir bir yerde olmalı. Gelen mesajlardan haberdar olup arkadaşlarını yakından tanımalı." diyor. Televizyon dizilerinin senaryolarının uzman psikologlar, psikiyatristler ya da pedagoglar tarafından denetlenmesi gerektiğini aktaran Sır, dizilerle ilgili şu ilginç örneği veriyor: “Dört-beş yaşındaki küçük çocuklara 'Senin sevgilin var mı?' diyerek, devamlı bunlar pompalanıyor."
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yaşanan olaylarla okul dizileri arasında bir ilişki olduğunu ifâde ederken dizilerin okul kültürünü bozduğunu aktarıyor. Tarhan devamla şunları söylüyor: ‘Milli Eğitim, okulu sâdece çocukların tâmirciye gider gibi girip çıktıkları bir yer değil, kültür olan bir yer hâline dönüştürmeli.. Kızılay, Yeşilay Kolu olduğu gibi 'Yaşam Kolu' oluşturulmalı. Burada, duygusal beceriler ile ilgili, çocuğun kendini tanıması, empatiyi, sosyal bilinci, öz denetimi, uzlaşmayı, öfke kontrolü gibi sosyal becerileri kazanması gerekiyor. Sınıf öğretmenlerinin öncülüğünde değerler eğitimi öğretilmeli. Çocuklara muhakkak hayat dersi verilmeli. Her okulda bununla ilgili bir ders konulmalı.’ Önerilerinde bulundu.
Çok doğru biz de yıllardır aynılarını söyleyip duruyoruz. Zamânında tedbirler alınsaydı durum bu noktalara kadar gelmezdi. Ancak önce anne babalar çok kontrollü ve tetikte olmalıdır. Hele bu devirde! Saldım çayıra, Mevlam kayıra olmaz. Bir genç kız babası yaşında bir adamla gizli kapaklı bir arada olur da bu işten ebeveynin nasıl haberi olmaz? Demek ki anne baba olarak bu kadar ilgisizler. Elbette ana babanın ilgisizliği bir başkasının ilgisine çocuğu kaydırıyor. Bu sebeple ebeveynler sonradan dövünecekleri durumlara düşmemeleri için baştan kontrollü ve çok dikkatli bir şekilde çocukları üzerinde durmaları gerekiyor. Sonraki aşamada tabiî ki okullarda bu işte etkin rol oynamalı. Gençlerin eğitim yolu ile bir takım tehlikelere ve günümüz tuzaklarına düşmemeleri için hayat dersleri kabilinden uygulamalar okullarımıza konmalı ki bir daha böylesi vahim hâdiseler yaşanmasın. Ey toplum bu gidiş nereye?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.