Her hangi bir yanlış anlaşılmaya peşinen dur demek için uydurulmuş dinden kastımızın, kendilerine Kur’ancılar denen sapkın grubun inandıklarını iddia ettikleri inanç olduğunu belirterek söze başlayalım.

Müslümanları müşrikle suçlayarak söze başlayan ve nerede ise tekfir etmedikleri, müşriklik ile suçlamadıkları kimse kalmayan bu nevzuhur din mensuplarının dinlerindeki yalanları bir önceki yazımızda dile getirmiştik.

Bu sapık ve saptırılmış görüşün yani uydurulmuş dinin mensuplarının inandıkları peygamber tasavvuru şöyle sıralanabilir:

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Peygamberliği dâhil her şeyi basite indirgenen ve 20. Asırda yani günümüzde ortaya çıkan modernist ümmeti(!) tarafından sıradanlaştırılan bir insandır.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Kur’andaki özellikleri göz ardı edilen, özellikle de “Âlemlere Rahmet Olma” özelliği yok sayılan bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Kur’anda övülmüş ahlâkı göz ardı edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Kur’anda “Üsvei hasene” olarak ifade edilen övülmüş örnekliği red edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Örnekliğinin red edilmesi dolayısıyla basit bir posta veya kargo elemanı hatta daha ileri giderek sadece bir ara kablosu olarak kabul edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; 23 yıllık Risâlet hayatında Kendisine(sav) Kur’an-ı inzal eden melek olarak kabul edilen Cibril (as)ın dahi red edildiği, böylelikle vahyin inzalinin başı sonu belli olmayan bir mefhum haline getirildiği bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Kendisine gelen vahiy konusunda konuşmayan veya konuştuğu kabul edilmeyen adeta dilsiz bir varlık haline getirilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; bir önceki yazılanlardan daha da ileri gidilerek ümmeti tarafından konuşturulmayan, konuşmasına izin dahi verilmeyen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; 10 yıllık Medine döneminde kendisine ve ümmetine emredilen tüm ibadetlerde özellikle de Namaz/Salat ibadetinde yaptığı imamlığı red edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Risalet görevini aldığı andan itibaren Ümmetine eksiksiz bir şekilde aktardığı hayat nizamımız olan Kur’an-ı Kerim’in en güzel ve en geniş tefsiri mahiyetindeki sahih hadisleri ve sünnetleri uydurulmuş sözlerdir denilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; en başta aile efradı (ra) ve Kur’anda tezkiye edilen seçilmiş ashabı (ra) olmak üzere nerede ise bu güne kadar gelen tüm tabiilerine (ra) iftira edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Vahiy kâtiplerine (ra) bile güvenilmeyen ve hakaretler, küfürler edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Raşid halifelerine (ra) özellikle Kur’an’ın cem edilmesi konusunda iftira edilen bir peygamberdir.

Uydurulmuş dinin Peygamberi; Kısaca ölüp giden ve ölmesi ile örnekliği sona eren, dolayısıyla da hayatına ve sünnetine dair her şeyin terk edilmesi gerektiğine inanılan terk edilmiş bir peygamberdir.

Âlemlere Rahmet olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) Kur’ancılık dininin ya da mezhebinin mensuplarınca inanıldığı ve kendilerince her ortamda beyan edildiği şekliyle durumu budur.

Bakmayın bu sapık ve saptırılmış güruhun bir taraftan sadece Kur’an derken, diğer taraftan yedikleri herzelere ve ifade ettikleri hezeyanlarına.

Kur’an-ı Kerim’in ilahi hidayet kaynağından beslenen Rasulullah’ın (sav) kıyamete kadar sürecek örnekliğini red ederek, sadece aklın rehberliğini kabul ettiklerini söyleyenlerin bu sözleri vasat bir aklın bile kabul edeceği şeyler değildir.

Hangi Müslüman bu sözlere rıza gösterebilir?

Hangi Müslüman böyle bir peygamber tasavvur edebilir?

Daha bitmedi.

Din, Peygamber (sav) ve Kur’an konusundaki yanlışlarını ifşaya devam edeceğiz İnşâallah.