Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Üstün Şair Mehmet Âkif Ersoy

Üstün Şair Mehmet Âkif Ersoy

İstiklâl Şairi Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un, doğumunun 140., vefatının 77. Yıldönümündeyiz.
Mevlâna Kültür Merkezinde. Konya Büyükşehir Belediyesi, Milli Türk Talebe Birliği Konya Şubesi, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi ve Konya Aydınlar Ocağı ile birlikte “Mehmet Akif’i Anlayabilmek” isimli programla anıldı.
Akşam ise AK Parti Konya gençlik topluluğunca meşaleli anım toplantısı bulunmakta idi.
***
Kültür merkezinde ki toplantıda bu büyük evrensel üstün şairliği yanında. Kimsenin bir eşitini yazamayacağı bir milletin, millet, Bayrak ve inanç üzerindeki sevgi ve duruşunu belirten İstiklâl marşını yazan Rahmetli Akif’in bu anma toplantısında siyasetçi olarak AK Parti ilgili ve Milletvekilleri hazır iken…
CHP ve MHP ilgililerini aradım. Hele her toplantılarda siyasi konuşma yapmak için hazır ve nazır olan Milletvekili Sayın Attila Kart’ın bulunmamasını hayretle karşıladım. Ya CHP gençliği! Ortalarda yoktu ama.
Eğer bu toplantı vatanını terk eden, etmekle kalmayıp olumsuz beyanlarda bulunup Lenin’i göklere çıkaran ama şairlikte sanatkâr olan Nazım Hikmeti anma toplantısı olsaydı. Her halde koşa koşa gelirlerdi.
İşte bir nevi ayrımcılık da bu. Şairler senin benim değil hepimizin şairleri değil mi?
***
Her Milletin kendine göre Marşı vardır ve dinledikleriniz olmuştur.? 
O marşlar okunurken mana ve okuyuşlarında aynı haz ve kükreme var mıdır?
Yoksa sadece Resmî bir hava içinde Marş olarak mı okunmakta?
***
İşte bizim Şiirde, Mümtazlıkta da üstün ender evrensel şairimiz Rahmetli Mehmet Akif Ersoy
Yazdığı İstiklal marşı ile erişilmez bir şiirle duygulara hükmeden, bir Milletin tarihine, bayrağına ve maneviyatına karşı duygusunu ifade eden bir marş olan “İstiklâl Marşı’nı yazmıştır.
***
Ender hem de yok denecek kadar ender bir şair olmakla kalmıyor. Aşağıda belirteceğimiz gibi maddiyata kıymet vermeden yoksulluk içinde olurken, ayrıca resmen yurdundan kovulma ile karşılaşsa bile sessiz mütevazılık içinde yaşam veren değerli bir insan
***
Çoğumuz sadece İstiklâl marşı ile beraber anarız onu. Hâlbukisadece onunla değil bütün şiirleri birer üstün eser olması yanında hayatı da örnek olacak bir yaşam içinde bulunduğunu çoğumuz bilmemekteyiz ama.
Şair olmuş fakat devletini milletini, anlayamayıp vatanı yerine başka mecralara kendini adamışa, “Benim vatanım Rusya’dır” diyebilen Ata ya sövüp Lenin’i övgü ile göklere çıkaran için…
Sık sık anma yazıları, gün ve tören tertipleyenleri avuçlarını patlatarak destekler. Medya da geniş yer verilir..
***
Bilhassa kahramanlık ve manevi değerler içindeki yaşamı anlatıp özdeyişleri ile şiire sığdıran eşiz şair Mehmet Âkif bazı tarihçilerin aksine Sultaniye- Bayramiç de değil. İstanbul’un Sarıgüzel semtinde 1873 yılında dünyaya açmış gözlerini.
750 kuruşluk maaşla memuriyete başlayan şairin memuriyeti on yıl sürer. Bu arada Üniversitede edebiyat dersleri de verir.
Haksızlığa, hürriyet ve gaspçılığa daima karşı olan bir ruhla yaşayan şair.
Kendine değil müdürüne yapılan haksızlığı protesto için Halkalıda ki öğretmenliğinden ayrılır.
1914 ve 1915 yıllarında Mısır’a giderek orada öğretim üyeliği de yapan Rahmetli Akif, görevli olarak Berlin’e gönderilir. Daha sonra Necid’e geçer.
1.Dünya savaşında uğradığımız acı mağlubiyet ve l918’de imzalanan Mondros Mütarekesi, aziz milletimiz yanında Akif’i de derinden yaralamıştır.
Şiirinde de belirttiği gibi “Ezelden beridir hür yaşamış..” dediği gibi esaret nedir bilmeyen, Türk milletinin bu kahredici şartlar karşısında eli kolu bağlanmış vatanın parçalanmasını seyretmek zorunda kalışı görüntüsünde olması, onun yaratılışına ve vatanperverlik duygularına  ters düşer
            Anadolu’da kurtuluş mücadelesi meşalesinin ateşlenmesiyle Âkif de heyecanlanmış, kurtuluş canlılığı vermiş olmalı ki…
İlk önce millî mücadelenin mânâ ve önemi üzerinde durduğu yer olarak Balıkesir’e koşar.
Orada yaptığı konuşmalar ve verdiği vaazlarda halkı Millî mücadeleye katılmaya çağırarak, vatan müdafaasının ve cihadın önemini anlatmaya çalışır.
Daha sonra Kastamonu’da aynı heyecanla kurtuluş için çalışırken millî heyecanın şahlanmasında büyük emekleri geçer.
l920 yılı Mayıs’ında Ankara’ya gelir. Âkif’ Kurtuluş çabaları olarak Konya’ya görevli olarak gönderilir. Burada, Millî mücadele konusunda aydınlatıcı konuşmalar yapar ve sonra tekrar Kastamonu’ya geçer.
Daha sonra Ankara’ya dönen Âkif, orada ki Tâceddin Dergâhı’na yerleşir.
Kendisinin çalışmalarıyla Burdur milletvekili olan ve bu sıfatla devam ederken 1921 yılında hiçbir şairin ulaşamadığı yarışmada yazdığı şiir kendisi yok iken alkışlarla ayakta Milli marş olarak kabul edilip İstiklâl marşı olur.
O kadar mütevazıdır ki tanınan ödül olan 500 lirayı almaz. Kendisinin bir paltosu bile olmayıp üşürken ve arada bir emanet palto giyerken, yoksullara verilmesini bildirir.  
Âkif, süresini tamamlayan meclisin dağılmasının arkasından İstanbul’a geçer.
Rahmetli Âkif’i aslında kıskanmış olma yanında o günlerde başlayan diğer maneviyat karşıtlığı kişilerin hakaret neticesi olan “Sen Türk değilsin” diyecek kadar alçaklaşan sözde sairlerin sözleri ve zamanın resmi gazetesinde “ Hadi sen git, artık kumda oyna!” demelerini okuması da onun için ayrı bir yıkılış olur. Artık Akif Türkiye de duramayacaktır
Nitekim. l923 yılı Ekim ayında Prens Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gider.
Gider ama vatan hasreti içini yakmak hatta kemirmektedir
Bu hususta Mısır’da yazdığı şiir her şeyi anlatmaktadır.
***
Mevzun düşürür saçmayı bir saçma adam var
Manzum sayıklar gibi manzume sayıklar
Zannım mütekaid şuaradan olacak ki
Hiçbir yenilik yok herifin her şeyi eski
Hâlâ ne sakaldan geçebilmiş ne bıyıktan;
Âsârı da memnun görünüyor köhne kılıktan
Hicrî, kamerî ayları ezber sayar ammâ
Yirminci asır zihnine sığmaz ne muamma
Ma’mure-i dünyayı dolaşsa da yer er
Son son, “Hadi sen kumda biraz oyna” demişler.
 
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR