Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Unutup, Arkasını Aramadıklarımız!

Unutup, Arkasını Aramadıklarımız!

Ermeniler içinde ki bilhassa Taşnak grubu, sadece Ağrı, Kars, Erzurum vb. havalisini değil.   Anadolu’da hatta Osmanlı zamanında idare de kendilerinin hâkimiyeti altında olması arzusu içinde oldular. Halen devam ettikleri de bir gerçek.
Bugün Doğu’daki Irak ve İran üzerinde bulunan Kürtler içinde ki bir grubun Anadolu’da ki Kürtleri alet ederek ve yabancı devletlerden esaslı bir yardım da görerek…
Doğu Anadolu’yu içine alan Kürdistan sevdalıları gibi…
Osmanlının savaşları ve kurtuluş mücadelemiz içinde Türklere tatbik ettikleri vahşiyane eziyet ve cinayetleri eksik olmamıştır.
***
Her ne kadar Osmanlı hükümranlığında meşrutiyetin ilanı ile İttihat ve Terakki partisi içinde yer alıp idare ve mecliste bile çoğunlukla vazife aldıkları…
Sultan II. Abdülhamid’in Hal’inde rolleri olup, Hal fetvasının(!) bile onlar tarafından padişaha takdim edilirken, “Hal olduğuma değil, bu tebliği Türk değil Ermenilerce tebliği beni yıkmıştır.” Sözlerine sebep oldukları…
Kurtuluş savaşı esnasında İtilaf devletleri kuvvetleri ile işbirlikçiliği fırsat bilip, Türklere karşı, Rus subaylarının bile vahşice dedikleri mezalim ve kıyım şeklinde öldürmeler yaptıkları…
Mehmetçiklerimiz cephede çarpışırken geride kalan binlerce ebeveyn, eş ve çocuklarını katlettikleri…
Elçiye zeval olunmaz prensibini bile tanımayıp Asala ismi altında örgütlenerek Elçilerimizi haince öldürmeleri
Daha nice olaylar yanında aşağıda sunmakta olduğum bir olayın bile arkasını aramayı bırakın unutup…
Osmanlı döneminde yaptığı mezalimler neticesi suçluların katliam değil yer değiştirmesini bile “Katliam” şeklinde gösterirken, zaten karşıt olan devletlerden aldıkları kararlarla…
“Türkiye Ermeni katliamını kabul etsin” kararlarıyla haksız baskı içinde olmalarını bile…
Birkaç, köşe yazısı ve kitap, yazma, sahnede ve ya TV. De rol alanların kendilerini Aydın yerine koymaları yanında bir tez bile yazmadan profesör olanlar…
Türklüğünü de unutup özür dileme ortamı çıkarmaktalar.
Medyamızda ki kartel yayımcılar ve köşe yazarları da çanak tutmakta!
Ne anlaşılmaz hazin bir durum.
***
Söylenecek çok sözü burada bırakalım da Unuttuğumuzun ve arkasını aramadığımızın bir örneği olarak…
İnternette resimleri ile dolaşan bir olayı bendenizde internet sahibi olamayan veya takip edemeyenler için buradan vereyim.
***
Osmanlı devletinin İttihat ve Terakki Partisi iktidarın da Almanlarla müttefik iken…
Karadeniz’e açılmasına izin verilip Sivastopol’ün topa tutulmasıyla girdiğimiz 1. Cihan harbi zamanında yenilgilerimiz esnasında…
1918'de Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48.Alayı'na bağlı Osmanlı Askerleri olarak yüzeli bin Mehmetçiğimiz İngilizlerce esir ediliyor.
Bunların bir kısmı Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında ki tam adı “Seydibeşir Kuveysna Osmanî Useray-I harbiye” kampına hapsediliyor.
İngilizlerin esirlerle konuşabilmeleri ancak Ermeni tercümanlar vasıtası ile olabilmekte.
Türklere duyduğu kin, onları yok etme sevdalısı olan Ermeni tercümanların yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı haline gelmişler ki…
İnsanlık dışı muamele ile 12 Haziran 1920 ye kadar geçen iki yıl boyunca Mehmetçiklerimiz her türlü işkence, eziyet, ağır hakaretler ve aşağılamaya maruz kalırlar.
Savaş bitmiştir. Ancak, Kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizlerin işine gelmemektedir.
Çünkü olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmiştir.
İngilizler için çözüm, olarak, Ermenilerin tahrikleri ile toplu katliam yapma düşünülür.
Askerlerimiz, Mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla Dezenfekte havuzlarına sokulur.
Ancak; Suya normalin çok üzerinde  'krizol' maddesi katılmıştır.
Mehmetçik, suya daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyor çıkmak istiyor.
Ancak, İngiliz Askerleri, dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyor…
Mehmetçikler, bellerine kadar gelen suya başlarını sokmak istemezlerse de…
Bu kez de İngilizler havaya yani başlarının üzerine ateş etmeye başlar.
Askerlerimiz, ölmemek için, çömelerek başlarını suya sokup, başını kaldırınca gözleri yandığı için “Kör” olması ile karşılaşırlar. Artık göreme imkanlarını kaybetmişlerdir..
Arkada kalıp arkadaşlarının dışarı çıkıştaki halini gören diğer Mehmetçiklerin direniş ve feveranı fayda etmez.
İngiliz ve Ermenilerin vahşeti olarak 15 bin askerimiz kör olmuş olur.
Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM'de görüşülür. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler önerge vererek, Mısır'da esirlerin Krizol banyosuna sokularak, 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, Bunun faili olan İngiliz Doktor, Garnizon Komutanı ve Askerlerin cezalandırılması için, TBMM'nin teşebbüse geçmesini isterler…
İsterler ama her zaman yaptığımız gibi zamanla unutup arkasını aramazlar bile…
Böylece de Ermeni ve yandaşı devletlerin ekmeklerine yağ sürerler…
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi