Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Twitter Konusu -2-

Twitter Konusu -2-

Türkiye’ye kafa tutan, mahkeme kararlarını kâle almayan, hükümranlığın kendinde olduğunu iddia eden Twitter’a haddini bildiren devlet yetkililerine karşı çıkanları anlamakta zorlandığımızı söylemeliyiz. Devletin bu karârı almasındaki sebepleri geçen ki yazımızda izah etmiştik. Kimse şu devirde iletişim özgürlüğünün kısıtlanmasını istemez ama bu özgürlük başkalarının haklarını ihlal ederse o zaman bizde deriz ki sonsuz bir özgürlük anlayışı toplumsal hayat için de bireysel hayat için de söz konusu olamaz. Herkes birbirinin özeline saygılı olmalı ve mahremine girmemelidir. Aksi takdirde karşılarında cezâi müeyyideleri bulurlar ve bulmalılarda.

Tuşlara basarak, sahte kimlikler üzerinden insanların dinine, imanına, etnik kimliğine, ailesine, kutsal saydığı değerlerine edilen küfürler, yapılan hakâretler.. Bunlar hakikaten sanal ortamda haddi aşmışlığın bir ifâdesidir. Facebook, Twitter. Youtube gibi ortamlarda böylesi saldırılara mâruz kalan insanlar öfkeden çılgına dönüyorlar, oturdukları yerden bir şey yapamamanın ezikliği içinde onlar da ver yansın ediyorlar karşısındakilerine. İşte tam burada karakter zayıflaması başlıyor. İnsanlar oturdukları yerden öfkesini dizginleyemiyor ve bir şiddet sarmalının içine yuvarlanıyor. Bunların yanı sıra insanlar sahte kimliklerle sosyal medya üzerinden açtıkları hesaplarla başka insanların mahrem hallerini ve mahrem bilgilerini ifşa ederek hem kişisel hem de toplu karakter imhaları yapılıyor hatta bu işi yapanlar bugün olduğu gibi milli güvenliğimizi ilgilendirecek konulara kadar işi vardırabiliyorlar. Hiç kimse asla ve asla bu hakka sahip değildir. Devlet sırlarını ifşâ edenler vatan hâinidir, ahlaksızdır. Bu yapılan çirkinlikler dinimizce tecessüstür, o hallerin ifşâsı büyük bir günahtır, yanlıştır, bunu kim onaylayabilir? Ama maalesef üç aydır kim olduğu belirsiz kişiler tarafından bu çirkin işler yapılıyor.

Bugün kişisel ve toplumsal açıdan Twitter, Youtube ve facebook üzerinden pek çok yanlış icra edilmekte. Ukrayna’yı bölünmeye götüren sebep sosyal medyayı istismar eden kişiler değil mi? Ayni şeyi Türkiye’de gerçekleştirmek istiyorlar, gezide bunun denemesi gerçekleştirildi. Medya üzerinden organize olan guruplar sokağa çıkarak yakıyor, yıkıyor ve bunun da adı özgürlük ve hak arama oluyor. Ülkenin Başbakanına, bakanlarına en ağır hakâretler, küfürler, yalanlar, iftiralar atılarak kara propagandalar sosyal medya aracılığıyla yapılıyor. Tâbiri câizse; ‘at itinin it izine karıştığı’ bir sosyal medyada ne acıdır ki onca insanın mağduriyeti önemsenmiyor. Bütün bunlar nasıl cezâsız kalır? Her yanlışın bir bedeli vardır ve olmalı sosyal medya bunun dışında kalamaz.

Bâzılarının dediği gibi bir defa devlet sosyal iletişimi ve erişimi yasaklamadı yalnızca mağduriyetleri ciddiye almayan Twitter’ı (şimdi de devlet sırlarını servis eden Youtube’da) yasal yoldan uyararak hukûğa dâvet etti, ediyor. Bu bağlamda hemen devleti yasakçı ilân etmek doğru değildir. Eğer devletin böyle yasakçı bir anlayışı olsaydı pek çok ilin köylerine kadar inebilen internet erişimini sağlamazdı, tablet bilgisayarlar vererek gençleri teknolojik gelişmeleri tâkip etmelerini teşvik etmezdi. Hükümeti yasakçı zihniyetle suçlamak aymazlıktır, ahmaklıktır, kıymet bilmemektir. Bu arada Türkiye gibi bir ülkeyi Çin’e, İran’a benzetmeye çalışmak zihniyet körlüğüdür. Bu hususta Batı’nın duruşundaki çifte standarda söylenecek çok söz var. A.B.D, Fransa, Almanya gibi ülkeler Türkiye hükümetini kınayıcı açıklamalarda bulundular. Türkiye’de bu yasaklamayla otoriter bir rejim benzetmesi yaptılar. Bizler de hepsini kınıyoruz. Üzerimizden milyonlarca dolar para kazanmasına rağmen Türkiye mahkemesinin kararlarını dikkate almayan Twitter’i en çok kullanan A.B.D, Fransa, İngiltere, Rusya, Japonya gibi ülkelerde, Twitter bilgileri FBI, CIA, NASA ile paylaşabiliyor bahsedilen ülkelerin mahkeme kararlarını tanıyarak isteneni yapıyor. Peki, Türkiye neden muhatap alınmıyor? Yabancı basın kendi ülkesinde yapamadığı (yasak çünkü) yayınlara, Türkiye aleyhinde olduğu zaman zevkle imzalayabiliyor. Batı’nın ve A.B.D’nin duruşundaki iki yüzlülük Twitter’da da kendini göstermiştir. Bu gerçek açık ve net olarak karşımızda bize sırıtıyor.

Merkezi Amerika’da bulunan Twitter şirketine Türkiye hükümeti yetkilileri Twitter’in Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun hareket etmek zorunda olduğunu anlattı, anlatmak da zorunda zira halkın ve ülkenin mağduriyeti söz konusu. Asıl yapmaması suçtur.

Bugün insanlarda bir vâveyla bir şikâyet! Sanki Twitter’in, Youtube’un, Facebook’un yaptığı her şey mâkul mu?

Twitter teknolojisi önemli siyâsal tartışmalara yol açıyor. Bu teknoloji ülkeleri ve ülkelerarası politikaları da geniş bir şekilde etkiliyor. Bireysel ve ulus bazında özgürlük ve güvenlik dengesinin sarsılmaması için sosyal medya ağının dikkat edilmesi gereken hükümleri ve kâideler olmalı. ‘Ben yaptım oldu’ tarzı kabul edilemez. Aslında sosyal medyadaki pek çok kullanım alanı iyiyi-güzeli yaymaya kullanıldığında işlevi, gücü tartışılamaz bir araçtır. Ancak bugün yapıldığı gibi her türlü karalamanın icra edildiği bir ortama dönüştüğünde ise gereken yapılabilmelidir.

Twitter Türkiye’ye tasarladığı siyâseti dayatma hakkına sâhip değildir. Bu sebeple ne mevcut siyâsi otoriteye ne topluma ne hukûka ne de bireysel haklara rağmen hareket etme serbestisini kendinde göremez. Bu teknoloji küresel ağın tam ortasına oturmuş, hızlı dolaşımla varlık kazanmış, devletlerin siyâsal yapılarına kafa tutan, insanın bireyselliğini öne çıkararak güya(!) yeni sosyal dokular üreten bir platform. Bu özelliğiyle Twitter; sosyal ortamda herkesten çok özgürlükçü, çabuk öfkelenen, çabuk karar veren, hızla değerlerinden tâviz veren, materyalist, savruk bir teknoloji neslini ortaya çıkarmıştır.

Twitter özgürlükçü demokrasinin küresel bir teknolojisidir. Bu teknolojide cinsel ve dinsel mesâfeler kalkar, yollar dümdüzdür. Her an, her yerde, her zaman, her şey söylenebilir ve doğru olup olmadığına bakılmaksızın insanların haysiyetiyle oynayan veriler hızla yayılabilir. Bu şekilde insanlar, topluluklar bitirilebilir, ülkeler darman duman edilebilir. Arap Baharı ile Orta Doğu’yu düşününüz, Ukrayna’yı düşününüz, geziyi düşününüz. Kişiler, guruplar, topluluklar, cemaatler, partiler, şirketler organize olmak istedikleri konuda bu sahada çok çabucak amaçlarına ulaşabilmektedir. Daha öncede dediğimiz gibi bu teknoloji iyiye kullanılırsa ne âlâ ama kötüye kullanılırsa da ne yazık! Dolayısıyla bu alanda yapılabilecek olan yanlışlıkları önüne geçebilmek için evrensel insan hakları çerçevesince suçlulara çeşitli mahkemevî cezâi müeyyideler uygulanması kaçınılmazdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi