Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Türkiye’nin Afrika Açılımı

Türkiye’nin Afrika Açılımı

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında 300 işadamıyla birlikte Afrika gezisi dünyada yankı buldu. Medyadan öğrendiğimize göre Bu geziyi Financial Times gazetesi şöyle değerlendirmektedir:  Erdoğan hükümetinin Avrupa pazarlarından uzaklaşırken, dünya genelinde daha ön saflarda bir role soyunmuştur.  Türkiye’nin Orta ve Güney Afrika ülkeleriyle 2000 yılında yaklaşık 750 milyon dolar olan ticaret hacmini 2011’de 7,5 milyar dolara tırmandırmıştır. Türkiye’nin Afrika ile güçlenen ilişkilerinde Fethullah Gülen okullarının da rolü vardır. Gülen hareketine yakınlık duyan Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu TUSKON’un Afrika şirketleriyle kurduğu bireysel bağların da ilişkileri güçlendirmiştir.
 Sayın Başbakan’ın Afrika gezisi, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Davudoğlu’nun projesinin bir parçasıdır. Davudoğlu, birkaç sene önce Konya Dedeman otelde şöyle demişti: Biz, Osmanlı’nın sahip olduğu ülkelerde yalnız elcilik açmakla yetinmeyeceğiz, o ülkelere is adamlarımız da gidecek. O ülkelere yalnız elçilik mensupları havalanmayacak, iş adamlarımız da havalanacak. O ülkelerle ticari ilişkimizi artıracağız. Bir ülke ile ticari ilişkileriniz yüksek olursa o ülke ile aranızda çıkacak bir harp büyük olasılıkla önlenmiş olur. Komşularımızla sıfır sorun yaşayıp ekonomik ilişkilerimizi canlandıracağız. Böylece tarihteki yerimizi tekrar alacağız.
Arap Baharı sıfır sorun politikasını sekteye uğratmıştır; ama sular durulunca sıfır sorun politikası hayata geçmiş olacak ve Osmanlı’nın hâkim olduğu bütün ülkelerle ticaretimiz ve kültürel ilişkilerimiz arzu edilen seviyeye yükselecektir.
Burjuva, dünyayı pazar haline getirebilmek için imparatorlukları dağıtmış ve yerine ulusal devletler oluşturmuştur. Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesinin sebebi budur. Batı’nın Tanzimat’tan beri başta Türkiye olmak üzere pazar haline getirdiği mazlum gayrimüslim ülkelerde, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde Türkiye’nin öncülüğünde bir uyanış vardır. Yukarıda adı geçen Financial Times gazetesi bu hususa dikkat çekmeye çalışmaktadır.
 Tanzimat’tan beri Batı, Türkiye’yi kendine bağlamak suretiyle bir daha İslâm Coğrafyası’nın uyanmasını ve toparlanmasını bu yolla garanti altına almıştı. Bu bağlamda hilâfeti lağv ettirmiştir, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine bir daha yönünü dönmeme politikasını kabul ettirmiş ve kendi kültür ve medeniyetinin sevgisini Türkiye’ye iliklerine kadar içirmiştir.  Bu sebepten dolayı ulusalcılar, laikçiler, Ergenekoncular, Ortadoğu ve Afrika halklarını sevmezler, merhum Erbakan Hoca’nın Başbakanken İran’a ve Libya’ya ticari maksat ile yaptığı geziye söz konusu mahfillerin karşı çıkmasının sebebi budur.
Çin, Brezilya ve Hindistan başta olmak üzere Batı’nın Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle yaptıkları ticari antlaşma hacmi Türkiye’den daha büyüktür. Batı, ticari hacmini genişletme ile birlikte Ortadoğu’yu ve Afrika ülkelerini sömürmektedir. Bilhassa Afrika’nın yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları Afrika halkalarına dönmüyor; Batı söz konusu kaynakları hoyratça işleterek ülkelerine taşımaktadır. İnsanlık bu mu?  Bu vahşet değil de nedir?
 Türkiye’nin Afrika açılımını söz konusu Financial Times gazetesi Erdoğan hükümetinin Avrupa pazarlarından uzaklaşırken, dünya genelinde daha ön saflarda bir role soyunmuştur,  demek suretiyle ulusalcıları, laikçileri ve Ergenekoncuları ayaklandırmak istemektedir.
Söz konusu mahfiller, Avrupa pazarının dışına çıkmayı efendilerine ve iliklerine kadar içirildikleri batı kültür ve medeniyeti sevgisine baş kaldırma anlamına geldiğine inanmaktadırlar. İsrail Oğulları da böyleydi. Şöyle ki; Firavun tarafından iliklerine kadar buzağı sevgisi içirilen İsrail oğulları, Hz. Musa’nın kendilerinden buzağı kesme isteğini Firavun’a baş kaldırma ve ona karşı ihtilâl yapma şeklinde algılamışlar ve bu sebeple buzağı kesmeme hususunda direnmişlerdi.
Türkiye’nin Afrika ile güçlenen ilişkilerinde Fethullah Gülen okullarının ve TUSKON’un da rolü olması doğaldır ve yerinde bir harekettir. Ahmed Davudoğlu’nun stratejik derinliğinin bir parçasıdır.
 Evdeki hesap pazara uymamıştır, batı istese de istemese de Türkiye kabuğunu sıyırıp değişim dönüşüm ile ayağına bağlanmış büyük bir taş olan PKK sorununu da halledecek ve tarihteki yerini alacaktır.  Şu anda maddeye doymuş ve durgunluk yaşayan batı ve içimizdeki mahfiller buna engel olamayacaktır. AK Parti hükümetine başarılar dileriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi