Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Türkiye aklını çoraklaştırıyor mu?

Türkiye aklını çoraklaştırıyor mu?

İndependentturkish.com haber sitesi Bengü Babaeker Şap tarafından hazırlanan “Bir beka sorunu olarak beyin göçü… Türkiye “aklını” neden kaybediyor?” isimli dosyayı okuyunca aklıma bu başlık geldi. 

Bu sorunun cevabı, 23 Nisan programında, bir kız evladımıza gelecekteki hayalinin ne olduğu sorusuna verdiği cevapta mevcuttur. Kızımız şöyle diyor: “Gelecekteki hayalîm, Almanya’da bir üniversitede tıp eğitimi almak ve Alman vatandaşlığına geçmektir!” 

Yani kızımız, Türkiye’deki üniversitelerde verilen eğitimi yetersiz görüyor. Aklını ve zekâsını, yeteneklerini, becerilerini Almanya’da ortaya koyabileceğine, aklının seviyesi oranında bir işte çalışacağına inanmaktadır. Türkiye’de bunun mümkün olmadığını düşünmektedir.

Bu kızımız gibi düşünen o kadar çok ki, son verilere göre 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurtdışında lisans ya da yüksek lisans eğitimi alıyor. Türkiye, yurt dışına en fazla öğrenci gönderen 11. ülke.

TÜİK verilerine göre 2017’de 113 bin 326 kişi Türkiye’yi terk etti. Yurt dışına gidenlerin sayısı sadece bir yılda % 63 arttı. Türkiye’yi terk eden her beş kişiden ikisi 20-34 yaş aralığında. Gidenler arasında kadınların oranı %37’den % 42’ye çıktı. 

Gidenlerin bir kısmının FETÖ bağlantılı olduğu bir gerçek. Fakat eldeki verilere göre, yekûn içerisinde onlar azınlıktır. Asıl olanın “politik iklim” olduğu fikrinde birleşilmektedir. 

TEPAV’ın yaptığı hesaplamaya göre her dört gençten birinin işsiz olduğu Türkiye'nin 20 OECD ülkesindeki göçmen stoku, 230 milyar dolarlık yurt dışına giden doğrudan yatırım anlamına gelmektedir. 

Bakın, 27 yaşında üniversite için ABD’ye gitmiş, şimdi yüksek lisans yapan ve dönmeyi hiç düşünmeyen bir gencimiz ne diyor?  “Türkiye’de kendime gelecek göremiyorum… Torpilim yok, iktidara yakın bir çevrem yok ama aklım var. Aklımın para ettiği bir yerde yaşamam lazım. Akla kıymet verilen bir yerde yaşamam lazım.”

Türkiye, bekasını tehlikeye atmak istemiyorsa bu gencin sözlerine kulak vermeli. Bu ülkede 45 günde, üç ay içerisinde militan öğretmenler yetiştirildi! Üniversitedeki öğretim üyeleri de genelde liyakat yerine ideolojisi dikkate alınarak belirlendi. Atamalarda ehliyet ve liyakat dikkate alınmadı, iktidara gelen her kendi militanlarını atadı, KİT’ler arpalığa dönüştürüldü… Bu durumda 23 Nisan programında düşüncelerini açıklayan kızımızın ne kadar haklı olduğunu sizde de takdir edersiniz.

Genç ne diyor: “Benim torpilim yok.” Atamalarda liyakat esas alınsa bu gencimiz de ülkesinde kendine gelecek görür, liyakati seviyesinde yükselir. 

Aklın kıymetini bilen gelişmiş ülkelerde, beyin transferinde kişinin uyruğu, dini, ideolojisi cinsiyeti dikkate alınıyor mu? O ülkeler için önemli olan liyakattir. Çünkü Batı’nın bir hedefi var: İstanbul’u işgal etmek! Gezi olaylarında  “Zulüm 1453'te başladı.” sloganının bu ülkünün bir tezahürü değil de nedir?

Türkiye ise Tanzimat’tan beri, Ömer Seyfettin’in dediği gibi, gençlerimize “Mev’ud Aden” (vaat edilen cennet)  hedef gösterdi. Yani konforlu bir hayat sürmek, zengin olup refah içinde yaşamak, keyfine göre bir ömür sürmek... 

Danıştay Başkanı Sayın Zerrin Güngör Hanımefendi, Danıştay’ın kuruluşunun 151. yılı münasebetiyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada “Atamalarda ehliyet ve liyakatten ödün verilmemeli” dedi.

Sayın Başkanın bu sözünden anlıyoruz ki, Türkiye aklını çölleştiriyor ki bu tehlikeyi hissetti ki hükümeti bu şekilde uyardı.

Türkiye’nin, beyin göçünü durdurabilmesi için iki teklifimiz var:

Birincisi, gençlerimize “Hak ve Adalet”in tesisi ülküsü hedef olarak gösterilmeli. Bunun “marifetullah” bilgisi ile mümkün olabileceği bilinci aşılanmalı. 

İkincisi, atamalarda ehliyet ve liyakat dikkate alınmalı. Bu bağlamda yurt dışında yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan gençlerimizi imtihan ile KİT’lerin başına getirilerek bu kamu İktisadi teşebbüslerini arpalık olmaktan kurtarılmalı ve böylece 230 milyar dolarlık yurt dışına giden doğrudan yatırım ülkeye kazandırılmış olur. Bu gençlerin ülkeye kazandıracakları bu yatırımın en az iki mislisini kazandıracağı hesap edilmeli. Cari açık o zaman nasıl kapanır. Ben Maliye Bakanı’nın yerinde olsam işe buradan başlarım. “Politik iklim”in beyin göçüne sebep olduğu düşüncesi de böylece zihinlerden giderilmiş olur.

 Aksi halde Türkiye’nin aklı çoraklaşmaya devam eder, bunun sonucu iktidar havuzu yavaş yavaş boşalır. Bunun farkında olanlar var, bilmem hükümetin haberi var mı? Yoksa “Halka hizmet Hakka hizmet” maskesi altında rant ve çıkar peşinde koşan çevreler hükümetin gözünü perdeledi mi?  Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi