Toplumsal değişimin yansıyan yüzü
Dünyada meydana gelen değişmelerden insana bağlı olmayanların yanında, bir de insana bağlı olanlar vardır ki onun da 2 kısma ayrıldığı söylenir:
Maddi alanda olanlar; bilim, teknik ve sanatta meydana gelen değişmelerdir. Manevi alanda olanlar sosyal, kültürel, dini, siyasi, ekonomi alanlardaki değişim hareketleridir. Genel olarak bakıldığında maddi alandaki değişmeler, manevi alanda olan yani insana bağlı olan değişmelere nazaran daha hızlı ve yayılmaları da daha geniş alanlıdır.
Her toplumun mutlaka belirli bir değişim aşamasından geçtiği bir gerçektir.
Çünkü değişim karşılıklı bir olgudur ve kişilerin değişmeyi, değişmenin de kişileri etkilemesi bu karşılıklığı önemli kılar
Bunun sonucu değişmenin toplumdan topluma hatta aynı toplumda bile farklı hızlarda ve farklı biçimlerde olduğunun bir göstergesidir. Bunun en basit örneğini cumhuriyetin ilk yıllarında Başkentte yaşanan hızlı kültür ve sosyal hayat değişiminin Anadolu şehirlerinde benimsenmemesi üzerine askeri güç kullanılarak topluma benimsetme çabasında görürüz.
Diğer taraftan aynı şehirde farklı semtlerde yaşayan insanların sahip oldukları farklı kültürlerde değişimlerin farklılığını gösterir.
Modernleşme ile birlikte her alanda olduğu gibi inanç konularında da bir takım değişmeler söz konusu olur.
Dinin modernleşme ile birlikte seküler sahaya çekildiği, geleneksel dindarlık formunun yeni arayışlara sürüklendiği, dindarlığın yeni değişimlerle ifade edildiği, postmodern dünya, küreselleşme, eğitim faaliyetleri gibi pek çok konunun da değiştiğini görürüz.
Bundan dolayı da aynı şehirde bile dini bayramların farklı şekillerde algılanması, dinin farklı şekillerde yaşanması, akrabalık ilişkilerinin ve aile yapısının değişmesi gibi sonuçlar toplumsal değişmenin sosyal hayatta farklı şekillerde kendini göstermesine örnektir.
Adım adım dini yozlaşma sürecinde erkekler kadına, kadınlar erkeğe özenmeye hatta benzemeye başlar, evlerde çocuk sevme yerine hayvan sevgisi artar, arkadaşlık yerine yalnızlık, sosyalleşme adına Maddiyat maneviyata tercih edilir ve özgürlük kisvesi altında kişisel sorumsuzluk ikame edilir.
Büyük küçük arasındaki sevgi ve saygının yok olması neticesinde sılai rahim zaman kaybı, evlerdeki yaşlılar ayakbağı olarak görülür, aile birliği yok edilerek ev içindeki yabancılaşma sonucunda anne ve baba gönüllü köle yapılır hatta ebeveynin çocuklarını terbiye etmesi yerine evlatların ebeveyni terbiye ettiği günler yaşanır oldu.
Adına son zamanlarda mahalle baskısı olarak ifade edilen toplumsal ahlak, utanma ve güven duygularının yerini ise edepsiz ve arsız bir nesil almıştır.
Sadece ifade edilenler için bile yaşanan bu olumsuz dönüşümün karşısında olduğumuz gibi yozlaşmanın durdurulmasının ancak sıralanan konularda ortaya koyacağımız iradeye bağlı olduğunu unutmayalım.
Aslında toplumsal değişim denilen şey, toplumun geneli tarafından kabul görüp benimsendikten sonra değişim olarak adlandırılmakta ise de bizde pek çok şey gibi değişim de yanlış anlaşılmış değişimin toplumun birlik ve beraberlik duygusu içerisinde hareket etmesini sağlayacak olması düşüncesinin aksine bizde değişim tam anlamı ise toplumsal birliğin çökmesine ve parçalanmasına neden olmuştur.
Adına enformatik yani bilgi toplumu denilen bu zamanda karşı karşıya kaldığımız şey gerek sosyal yapıda gerek de sosyal yaşantıda meydana gelen değişmeler ve gelişmelerden ileri gidememiş ve maalesef Türkiye iktidarların gelip geçtiği ama bir türlü parti programlarında yazan sanayi alanındaki gelişmesini, tamamlayamayan gelişmekte olan ülkeler statüsünden bir türlü çıkamamıştır.
Elbette ki bilgi ve bilginin toplumsal yönünde de birtakım değişmeleri de beraberinde getirmiştir.
Bunun belki de en önemli nedeni dünyevi ve uhrevi bilginin bir türlü toplumsallaştırılamamış olmasıdır.
Üniversite koridorlarındaki bilgi dünyevi olarak sanayi ve ticarete dünyevi, uhrevi bilgi ise camilerin dışına taşınamamıştır.
Yani tabir caiz ise üniversitelerde üretildiği söylenen bilimsel bilgi insan toplumsal hayatı içerisinde anlam bulan, insanların genelde tecrübeleri ve etkili kullanımları neticesinde, toplumun büyük çoğunluğunun hayatının daha kolay ve daha bereketli yaşanmasını ortaya çıkaran ve insanların hayatındaki maddi ve manevi değişimi daha anlamlı bir hale getirmek için kullanılan bilgi haline getirilememiştir.
Belki de bu eksikliğin sonucunda bilginin inanç ile ilgili kısmında hiçbir şekilde değişim olamaz diyenlerin aksine toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilmese de toplumun yine çoğunluğunca naslarla sabit olarak kabul edilen iman esaslarında bile değişim meydana getirilmeye çalışılmıştır.
Dünyaya dönük değişime çok anlamlı olacağına inandığımız bir örnekle bitirelim: Dondurmanın diyarı K. Maraş’ta Algidanın sezonda günlük cirosu 500 bin TL olduğu basına basit bir haber olarak yansımıştır.
FARKINDA MISINIZ?
Karşısındakilere Herakleitos’un “değişmeyen tek bir şey var o da değişmenin kendisi” şeklindeki meşhur sözünü hatırlatanlar kendilerinde bir değişim olmasını asla kabul etmemektedirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.