Tanzim Satış Mağazaları!

Patlıcan, domates, biber ve diğer yaz sebzelerini kışın yeme alışkanlığımızdan vazgeçmediğimiz sürece, özellikle de siyasetçilerin kayıkçı kavgasına dönen, atışmaları devam edecek gibi...

Aslında "Tanzim Satış Mağazaları" da bu işin ilacı değil...

Pansuman tedavi...

Tarladan sofraya gelinceye kadar, fiyatlar da tabandan tavana fırlıyor!

Dolayısıyla da, ülkeyi yönetenler, bu anlamda yeni yeni önlemler almaya yöneldiler...

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, belediyeler bünyesinde "Tanzim Satış Mağazaları" kurulacağını dillendirmesi, bu sektörden haksız kazanç sağlayarak, halkı kazıklayanlar da bir panik havası oluşturdu...

Bu bir gerçek...

Sonrasında ise Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın, "Tanzim Satış Mağazaları" ile ilgili yaptığı açıklama, bu işin ciddiyetini ortaya koydu...

İlk olarak İstanbul ve Ankara'da hayata geçirildi bu mağazalar...

Atıyorum, daha önce 15 liraya alınan biber, yarı yarıya düştü ya da düşecek...

Yani, hakiki değeri neyse, o değer üzerinden tüketiciyle buluşacak...

Halkın işine gelir mi?

Kesinlikle evet...

Peki pazarcı esnafının?

Sanmıyorum...

Fiyatları aşağıya çekebilirler mi?

Atıyorum; 10 liraya aldığı biberi 10 liraya satar mı?

Mümkün değil...

Bu işte bir gariplik var mı?

Elbette var...

Arz talep meselesi...

Biber 15 liraya satılıyorsa, tüketici de bundan şikayet ediyorsa, devletin devreye girmesi gerekir...

"Tüketiciyi Koruma Yasası ve Tekel oluşturmalar"a karşı önlem almalı devlet...

Eyvallah...

Ama bu şekilde değil...

"Tanzim Satış Mağazaları"yla olmaz...

Üreticiyi, yani çiftçiyi destekleyerek devreye girmeli...

Devletin veya belediyelerin işi değil, domates ya da biber satmak...

Sen, koruyan, kollayansın...

Pazarcıyla rekabet!

İnanılacak gibi değil...

İnsanlar bir kilo domates için kuyruklarda...

1970'li yılların fotoğrafı, 50 yıl sonra gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında.

xxx

Tabii ki, devlet milletini düşünüyor...

Düşünmeli de...

Burada bir sıkıntı yok...

Sıkıntı biraz da bizim insanlarımız da...

Yaz sebzesini, kışın da yemek arzusu da, fiyatların katlanmasına önemli bir katkı sunuyor...

Yukarıda da belirttiğim gibi "arz ve talep" meselesi...

Şubat'ın, yani zemherinin ortasında soframızda kavun, karpuz, domates, biber, patlıcan eksik değil...

Bir kere bu sebzelerin mevsimi değil...

Bundan 20 ya da 25 sene önce, bu aylarda domates, biber, patlıcan yenir miydi?

Ben yemedim...

Bir de işin sağlık tarafı var...

Ekonomisini geçtik, ama sağlık önemli...

İlaçla yetiştirilen bu ürünler ne kadar sağlıklı?

Kimse işin o tarafına bakmıyor...

"Atın ölümü arpadan olsun" misali bir durum...

Daha önce de yazdım; her ürünü mevsiminde yeme alışkanlığımıza dönersek, ne biberin, ne de domatesin veya salatalığın fiyatı bu kadar tırmanmaz...

Unutmadan şunu da sormakta yarar var...

Tanzim Satış Mağazaları, Konya'da hangi meydanlara kurulacak?

Bence alım gücü kısıtlı olan, daha doğrusu 15 liralık biberi, domatesi, patlıcanı sadece uzaktan izleyen vatandaşların daha yoğun yaşadıkları mahallelere kurulsa bu "Tanzim Satış Mağazaları" daha iyi olmaz mı?

Bu da benim fikrim...

Kabul görür mü?

Kim bilir.

xxx
OZAN ARİF

Onu en çok "bir it vardı" isimli şiiriyle sevmiştim...

12 Eylül darbesinin mimarı olan Kenan Evren için yazdığı şiirdir...

Bu şiir yüzünden de, Kenan Evren, Ozan Arif'e dava açmıştı...

xxx

Bir it vardı tutmuşlar

Marmaris'e atmışlar

o ne iyi etmişler

ne köpekti vay vay vay