Suruç’tan Kobani’ye
Bugünlerde gündem SURUÇ...
Dün KOALİSYON idi.
Yarın başka bir şey olmayacak ise gündem yine KOALİSYON ya da ERKEN SEÇİM olacak.
Aslında bu eylem de erken seçim mi koalisyon mu gündemini, erken seçime yatırmamak için yapıldı gibi geliyor.
Türkiye bayramın hemen ertesinde bayram seyahatleri neticesinde ölen 70 küsür kişi yetmemiş olacak ki, pazartesi günü inceden inceye hesaplanmış bir terör katliamı ile daha karşılaştı.
Suruç’ta katliam oldu. Tamı tamına 31 kişi öldü.
Ölenlerden birisi basına göre “öldüren”lerden olduğuna göre 30 kişi öldü diyebiliriz.
Manşetlere veya manşetlere yansıyan sözlere bakarsanız Müthiş ve korkunç bir vahşet…
Manşetlere göre ölenler ise çiçek çocuklar…
Yani her birisi pırıl pırıl olan gençler.
Gençler yaşasaydı basın açıklamasının ardından Kobani’ye gideceklerdi ve vahşi IŞID saldırıları altında, ha düştü ha düşecek diye hayıflandığımız harap edilmiş bir şehri onaracaklardı.
Hepsi çiçek çocuklardı ya. Her birisi, içinde yaşadıkları şehirleri “Gül bahçesi” yapmışlardı ya.
Sıra Kobani’ye gelmişti.
Ama gidemediler.
Çok büyük bir ihtimalle güftesi ve bestesi ABD ile İsrail'e ait olan bir gürültü ile öldürüldüler.
Bu katliam bizim bir türlü yapamadığımız şekilde inceden inceye yapılan hesap sonucu yapılmıştır.
Öyle bir hesap ki, hem katliamı planlayanlar hem de katliam toplantısına katılmayanlar tarafından çok ince hesaplar yapıldığı görülüyor.
Yani normal şartlarda o toplantıda olması gereken veya en azından boy göstermesi gereken bazı kişiler yoktu katliam anında Suruç’ta.
Tıpkı 11 Eylül saldırılarında yıkılan binalarda olması gerektiği halde olmayan güneydeki çok sevilen ülkenin vatandaşlarının ikiz kulelerde olmadığı gibi.
Olması gerekenlerin olay yerinde olmamasına tesadüf demek bu günkü dünya şartlarında fazlası ile ahmaklık olur.
Tesadüf olmadığını gösteren en büyük delil böyle gösterilerde her zaman ön sıralarda boy gösteren HDP’li vekillerden herhangi birinin orada olmayışıdır.
Bu tip gösteri ve açıklamalarda ön sıralarda bulunması gerekenler yoklar ise, bu işin içinde pek çok dümenler vardır diye düşünenler yanlış düşünmüş olmazlar.
Türkiye'nin seçim sonrasında kritik bir süreçten geçtiği şu günlerde şer odaklarının boş durmayacağı bekleniyordu ama belki bu büyüklükte beklenmiyordu.
Suruç'ta meydana gelen provokatif saldırı, Türkiye'nin çok büyük bir provokasyonla karşı karşıya bırakılacağının işaret fişeğidir.
Seçim sonuçlarına göre hükümetin hemen kurulmamasının verdiği boşluğu kendilerine yeni bir harekat alanı olarak gören servis elemanları yeni bir takım hesaplar içine girmiş olabilirler.
Bu güne kadar yapılanlara bakıldığında onlar neler yapabileceği dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan acı tecrübelerle görülmüştür.
Onlar pek çok şey yaparlar ve bilirler bu tür işleri.
Hele ki bölgeyi çözüm süreci adı altında boş bırakacak olursanız.
Bölgedeki ilginçlikleri peş peşe görebilirsiniz bu olayda.
HDP’liler tarafından insanlığın başına bela diye tanımlanan İşid gerçekten bela da, hainler tarafından 30 yılı aşkın süredir ilan edilmemiş bir savaşı devam ettiren pkk bu memleketin başına büyük bela değil midir?
Teröre lanet yürüyüşünde terörist başının flamalarıyla yürümek teröre karşı olmakla nasıl bir çelişkidir?
Suruç ile alakalı bir başka ilginçlik ölmesi planlanan 2 bombacıdan birinin sağ kalmış ve yakalanarak şu anda sorguda olmasıdır.
Hatta bombacının İŞİD/DEAS dan değil de PKK militanı çıkması daha büyük bir ilginçlik olmaz mı?
Yukarıda yazdık ama tekrarlamakta sakınca yok.
Bizim bildiğimiz yıllardır bu ülkede kürt sorunu adı altında söylenen türkünün güftesi ABD'ye, bestesi de İsrail'e ait olmasıdır.
Yine 1400 yıldır Müslim in rivayetiyle kesin olduğunu bildiğimiz bir gerçek daha var.
Resulullah(sav) der ki:
''İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.