Recep Çınar

Recep Çınar

“Meydan”ı boş bulduğunu zanneden artniyetliler!

“Meydan”ı boş bulduğunu zanneden artniyetliler!

Bazı bürokratlar vardır, kurumlarını büyütür, uçururlar...

Bazı kurumlar vardır, bürokratlarını, müdürlerini büyütür...

Konya'nın aslan gibi iki bürokratı var...

Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Faruk Özçelik ile Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan...

İkisi de kurumlarını büyütmek ve dünya ile yarıştırmakla haşır neşirler...

Bütün bunları yaparlarken, taşlanmıyor da değiller...

Meyveli ağaç misali...

xxx

Medya...

Özellikle Ulusal...

Öyle bir hale geldi ki...

Kimin eli kimin neresinde belli değil...

Yereldeki kendi derdimiz yetmezmiş gibi...

Bir de ulusalcılar bulaştı bize...

Allah muhafaza...

Elinizi kaptırın, kolunuzu alamazsınız...

Keseri hep kendilerine yontarlar...

Öylesine vahim bir durum...

Yasaları bırakın, Allah korkusu da yok bunlarda...

Etik-metik hakgetire...

He valla...

Ayaklarına basılınca, ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi vızıldarlar...

Mesleğimizin namusunu ve onurunu korumak için, bunları tanımak ve tanıtmak lazım...

Aksi taktirde hepimizi aynı kefeye koyacaklar...

Kurunun yanında ahlaklı, namuslu, dürüst gazeteciler de araya kaynayacak...

Aman ha...

xxx

Mesele şu...

Bundan bir süre önce, yani 24 Mayıs 2015 tarihli Merhaba Gazetesi'nde “Faruk Özçelik farklı bakıyor” başlıklı bir yazı kaleme alarak, sporla uzaktan yakından olmayan federasyonları, özellikle de “diz dize, göz göze, ten tene” bir erkek ve bir bayan tarafından yapılan “dans!”ın spor olmadığının altını çizmiş ve düşüncelerimi yazmıştım...

Ve sporla uzaktan yakından hısımlığı ve akrabalağı da olmayan, dart, birinç, bilardo, bocce ve bowling gibi federasyonlaşmış branşları da...

Yıllarını spora adamış, bir spor adamı olarak, federasyonlaşmış bu branşlarla ilgili düşüncemde zerre sapma yok...

Çünkü, ısrarla söylüyorum, bunlar spor değil...

Çatlasınız da değil, patlasanız da değil...

Ortanızdan ikiye de yırtılsanız “dans” spor değil...

xxx

Şimdi benim bu düşüncemden ve inanarak yazdıklarımdan yola çıkarak, “Türk Gençliği”ne ve “Türk Sporu”na hizmet etmenin heyecanı ile yanıp tutuşan Gençlik ve Spor Bakanlığı müsteşarı Faruk Özçelik'e belaltı vurmak, hangi gazetecilik etiğine sığıyor?

Müsteşarın bu yazılanlarla hemfikir olduğunu ya da benim düşüncelerimi, kendisinin düşüncesiymiş gibi sunmanın, bir algı yaratmanın delikanlı bir davranış olmadığını sizler de pekala biliyorsunuz, “meydan”ı boş bulup, gazetecilik yaptığını zanneden artniyetliler...

xxx

Bakanı'yla, Müsteşarı'yla, Genel Müdürü'yle, Türk gençliğini ve Türk sporunu ayağa kaldırıp, daha sağlıklı bir nesil, daha başarılı sporcular kazandırmanın çabası verilirken,  dahası Türk sporu yeni bir pozisyon kazanırken, bundan rahatsızlık duymanın mantığı ne?

Niye ve ne adına?

Öyle yalan, asparagas, düzmece, belaltı vurma haberlerin çokta alıcısı bulunmuyor...

Hele de şantaj yapanların hiç mi hiç alıcısı yok...

Şu da bir gerçek ki, değerli bir bürokrat olan Faruk Özçelik'in bu belaltı vuruşlar nedeniyle, duruşundan, spora olan bakışından ve hizmetinden, geri adım atmasını bekleyenler, zemheri ayında gül beklesinler daha iyi!

Bütün bu belaltı vuruşlar elbette boşuna değil...

Yıpratmak...

Ama nafile çırpınışlar...

Eceli gelen cami duvarına işermiş!

Bu ülkenin gerçek spor adamları ve hizmet alanları 2-3 çapulcuya ne Müsteşar'ının ne de Genel Müdür'ünün boynunu vermez...

Bu da size kapak olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi