Recep Çınar

Recep Çınar

Suriyeli mülteciler!

Suriyeli mülteciler!

Suriyelilerle ilgili bu yazı da nereden çıktı” diyecek, diyebilecek okurları fikir sahibi yapmakta yarar var...

Bu yazı, Arapça çıkardığımız, daha doğrusu Suriyeli kardeşlerimize yönelik olarak hazırladığımız Merhaba için yazıldı...

Vatansızlığı, yersiz yurtsuzluğu, bir de onların penceresinden bakarak değerlendirmenin daha insanı olduğunu düşündük...

Ortaya da böyle bir yazı çıktı...

Bu yazıdan sonra, nasibime düşeni aldım...

Varsa sizin de nasibinize düşen, almanızda yarar var...

xxx

Siz bakmayın yazımın başlığında “Suriyeli mülteciler” dediğime...

Genel de böyle kullanıldığı için “mülteciler” dedim...

Doğrusu “Suriyeli kardeşlerimiz” olmalı...

Zor durumdalar...

Allah kimseyi vatansız yapmasın...

Tabi ki yersiz yurtsuz da...

Özellikle de sevdiklerinden, sevildiklerinden ayrı koymasın...

Kolay değil...

İnsanın vatanından koparılması, zorunlu göçe zorlanması...

Allah'ın kendilerine bahşettiği yaşam hakkını bir zalim diktatör tarafından ellerinden alınmaması için vatanı terk etmek ya da ettirilmek zorunda kalmak kolay bir iş değil...

Kendimi Suriyeli kardeşlerimizin yerine koyduğumuz zaman, durumun vehametini çok daha iyi anlarız diye düşünüyorum...

Suriyeli kardeşim, gazetemizin de editörü olan Hamza Mansur'la zaman zaman konuyla ilgili sohbetlerde bulunduğumuz zaman, insanlığımından utanıyorum...

Suriye'de yaşanan zulümün boyutlarını özellikle de bir müslüman olarak daha iyi anlama şansına sahip olduğumuzda burnumuzun direği sızlıyor, içimiz kan ağlıyor...

Kolay değil...

Esed” denilen imansız bir adamın, kendi vatandaşlarının üzerine bomba yağdırması, çoluk çocuk, yaşlı genç, hasta yasta dinlemeden insanları öldürmesi ve buna da dünya'nın seyirci kalması affedilir gibi değil...

Şehrimizde 30 bin civarında Suriyeli kardeşimiz var...

Bu insanlar ne yer, ne içer bu insanlardan ne kadar bilgili ya da ilgiliyiz?

Sanırım devlet yakından ilgileniyor...

Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'le bir sohbetimiz oldu...

Konya'da yaşama tutunmaya çalışan Suriye vatandaşları ile ilgili...

Belediye'nin kendilerine her türlü desteği verdiğinin altını çizdi...

Bu insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak zaten bir insanlık borcudur...

Bu anlamda Valimiz Muammer Erol ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek son derece duyarlılar...

Eyvallah...

Ama şu gerçeği unutmamak lazım...

Vatan hasretler onlar...

Bülbülü altın kafesi koymuşlar, “ille de vatanım” demiş ya, Suriyeli kardeşlerimizin durumu da aynen valla...

Bundan 2-3 ay önce bir televizyon programında Suriyeli kardeşlerimize mikrafon uzatmışlardı...

Benim yüreğimi sızlatan şu kelimeler dökülmüştü ağzından: “Sizler evinizi, ülkenizi, her şeyinizi bir daha ne zaman ve neye döneceğini bilmeden bırakmak nasıl bir duygu bilemezsiniz. Kardeşinizi, ananızı, babanızı orada bırakmak ne demek bilemezsiniz.”

Gerçekten de öyle değil mi?

Sadece yersiz yurtsuz olmak değil, yaşamın her alanından muaf olmak kolay bir yaşama biçimi değil...

Türkiye'nin Suriyeli kardeşlerimizle ilgili insani tavrı ortada...

Konyamızın da...

Kapılarımızı ardına kadar açtık...

Bundan da ülke olarak, şehir olarak gurur duyuyoruz...

Çünkü, düşene yardım elini uzatmak bu ülke insanının genlerinde var...

Vatanlarından değil, ölümden kaçan bu insanları mağdur etmeyen bu ülkeyi, bu şehri yönetenlerin görevi, sadece bu insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak olmamalı...

Bu insanları istihdam etmeli, bu istihtamı da bir enerjiye, bir sinerjiye döndürmeli...

Hazıra Hasan dağı dayanmaz” diye bir ata sözümüz var...

Dolayısıyla, 30 bin insanın gücünü hem kendi ekonomilerine hem de ülke ekonomisine kazandırmak lazım...

Sadece iş anlamında değil, sosyal alanlarda da, örneğin sanat ve sporda da bu insanları eğitmek ve bu insanlardan yararlanmak gerekir...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi