Sözün bittiği yerdeyiz sâhip çık Yâ Rab
Hele şu acımasız dünyânın hâline bir bakın. Bu tabloyu anlatan en müşahhas misalini Ortadoğu’da görebilirsiniz. Adâletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluklar almış başını gidiyor. Dur, yeter artık diyen yok. Gelen vuruyor, giden vuruyor arkada kalan onca dul ve yetim yanı sıra ailesiz kalanlar, elleri, kolları, bacakları sakatlananlar… Evlerini, yurtlarını, köylerini terk ederek mülteci durumuna düşenler… Müslümanlar gaflete düşeli beri zulüm kol geziyor…
İslam coğrafyasının yüzü gülmüyor. Çok itildik, kakıldık, ezildik, üzüldük. Uyanmalı artık, silkinmeli bu zilletten kurtulmalı…
Mazlum Sûriye halkının yıllardır çektikleri yetmezmiş gibi şimdi de Ruslar son günlerde veryansın ediyorlar Türkmen kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırmaya. Güya hedef Daeş. Müslüman biçmeye azmetmiş olanlar icra ettikleri çirkeflikler için bir şekilde kılıf bulmakta zorlanmıyorlar. Bu hususta doğrusu pek hünerliler. Maksat Daeş ama vurulanlar, öldürülenler hep siviller ve rejim muhalifleri. Bir avuç Türkmen’in üzerine Esed güçleri, Ruslar, İranlılar, milis güçler hepsi topyekûn geliyorlar. El insaf denmez mi bu işe? Yazıktır, bu ne rezilliktir? Dünyânın en güçlü uçakları böylesi küçük bir azınlığa bu kadar yüklenilir mi? Doğrusu akıl da, mantık da kabul etmiyor! İnsanlığın, çıkar savaşlarının gözü dönmüşlüğünün faturası mâsumlara kesiliyor. Sonra da dönüp insanlıktan bahsediyorlar. Zâlimlerin zinhar konuşmaya yüzleri olmamalı. Ama nâfile, ne yazık ki ağzı olan herkes konuşuyor.
Paris saldırıları için dünya ayağa kalktı. Ölenler kendilerinden olunca önem arz ediyor. Müslümanlar olunca ehemmiyeti olmayan bir rakam olarak bakılıyor ölenlere. Dünya kendi elleriyle Ortadoğu’yu yaşanamaz bir coğrafya hâline getirdi sonra da oradan kaçanlara bugün âdeta potansiyel suçlu olarak görüyor. Avrupa’da patlayan bombalardan gerçekleşen terörist faaliyetlerinden sanki göçmenler sorumlu imiş gibi tıpkı suçlu muamalesine tâbi tutuluyorlar. Bunlar insanlığa sığmayan davranışlardır.
Gizli ve zinde güçler uzun süredir ‘İslamafobik’ faaliyetler ile toplumlara, dünyâya İslam düşmanlığı yayma gayretindeydiler nihâyet bunu bugün ciddi bir şekilde başardıklarını söyleyebiliriz. Dünyânın hemen her yerinde Müslüman düşmanlığı yayılmış vaziyettedir. Bunu başaranlar bugün ne yaptıklarını sanıyorlar? Din düşmanlığı yaymak ve son din-en kâmil din olan İslam düşmanlığını yaymak dünyâya kar değil zarar getirir. Bir gün bu hakikati anladıklarında belki de kendilerinin sonu olacaktır. Çünkü bu kirli senaryoyu düzenler aslında Hz.Allâh’ın dînine savaş açmış oluyorlar. Bunun neticesi elbette ancak hüsran olacaktır. Zira Allah Teâlâ nûrunu tamamlayacaktır. O nûrun sönmeyen güneşi de Kur’ânı Hakim’dir. Tuzak yapanların tuzaklarını başlarına geçirecek olan da yine Rabb’i Teâlâ’dır. Gün ola devran döne!
Zâlimlikle, mâsumlara kıymakla, ölen canlara sessiz kalmakla hatta denizin ortasında ölsünler diye botları batırmakla başarı coğrafyası çizilemez bu şekilde ancak hukuksuzluk deryasında boğulunur, kirlilik bataklığına saplanılır da bir daha çıkılamaz hâle gelinir. Zâlimlik asla ve asla kutsanamaz. Daeş bahânesiyle mâsumlara, mazlumlara kıyılamaz. Ülkemiz bir bâhâneyle inşaALLAH savaşa sokulamaz. İki kınama metni yayınlayarak bunca katliamlar geçiştirilemez.
Yürek taşıyanların yüreği yanıyor. Haktan-hukuktan bahsedenlerin dayandıkları kanunları bir bir iflas ediyor. Bugün insanlık yara almış vaziyettedir ve o yaradan kanlar akıyor. Kime sesleneceğimiz bilemiyoruz. Bugün ölü vicdanlardan, kalpsiz bedenlerden, yüreksiz insanlardan oluşmuş bir medeniyetin kurbanları olarak sözün bittiği yerdeyiz.
Sâhip çık Yâ Rab, sâhip çık Yâ Rab, sâhip çık Yâ Rab!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.