Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sosyal  medyada yaşanan  sıkıntılar

Sosyal  medyada yaşanan  sıkıntılar

Efendim geçen yazımda bahsettiğim hususlara müsâdenizle devam etmek istiyorum. Zira son senelerin bizce en önemli gündemi bu konu olsa gerek. Sosyal medyanın neredeyse tahrip etmediği insan yok. Günümüzde insanlardaki kural tanımamazlık, hayâtı ve olayları umursamazlık, kişilerin sâdece ben merkezli yaşamaları, isyan bataklığı içinde yüzmeleri alarm verici boyutlarda… Bir şeyler yapılmalı âcilen diyoruz.

Yaşadığımız devirde sosyal medyânın insanlar üzerindeki etkisi ve hâkimiyeti artıyor. Son günlerde bu hâkimiyet ‘yapay zeka’ ile daha da hareketlendi. Bu durum kişisel veri mahremiyeti açısından hakikaten çok tehlikelidir. Çünkü insanlara âit tüm şahsi bilgiler yapay zeka yoluyla oluşturulan büyük bir havuzda toplanıyor. Ne yazık ki sosyal medya baronları dinden siyâsete, ekonomiden kültüre kadar pek çok farklı alanlarda bizim anlamakta zorlanacağımız bir güç oluşturmuşlar. Dijital ortamlarda kişilerin yazdıkları, seyrettikleri, görüldükleri ortamlar hep kayıt altına alınıyor. Bu kaydedilenlerden bahsedilen güç odakları sizi anne-babanızdan hatta kendinizden dahi daha iyi tanıma şansına sâhip oluyorlar. Beş sene önce sosyal medyada yazdıklarınızı bir ‘tık’la önünüze koyabiliyorlar. Bunlar kabul edilemez şeyler! 

Sosyal medya alışkanlıklarının insanlar üzerinde -bilhassa yeni yetişkinler üzerindeki- etkilerini çalışan araştırmacılar bu konuda dikkate alınması gereken fikirler üzerinde görüşler belirtiyorlar. Sanal dünyânın olumsuzluklarını anlatırken dijital ortamlarda paylaşılanların insanları nasıl etkilediği, gençlerin bu hususta müthiş bir savrulma yaşadığı, mahremiyet kavramının zedelendiği tespitlerinde bulunuyorlar. Haklılar. Biz de sonuna kadar kendilerine katılıyoruz.

Kişilerin dijital mecrâda yazdıkları ve paylaştıkları verilerden insanların haritaları çıkarılıyor. Kapitalist sistem içerisinde para kazanmak adına facebook üzerinden insanlar dinlenerek o dinletilerden çıkan sonuca göre reklamlar hazırlanıyor Akıllı telefon kullanıcılarının parmak iziyle telefona gizlilik koymaları, yapay zeka için bir uyarıcı mekanizmaya dönüşüyor. Kişilerin parmak izi yapay zekaya yüklenerek sosyal medya patronları, insanların facebook arkadaşlarını, youtube’da izlediklerini, watsap’da yazıştıklarını yâni kişiyle ilgili bütün paylaşımlara ulaşıyorlar. Buradan edindiklerinden insanların eğilimlerini, şahsi zayıflıklarını, neye ilgi duyduklarını, ruhsal bozukluklarına siyâsi fikirlerine varıncaya kadar öğrenip depoluyorlar. Bu korkunç bir durumdur!!! Kişisel gizliliklerin ayyuka çıkması kabul edilemez.

Şu husûsa da değiniyor araştırmacılar; 1980 sonrası her türlü teknolojik kolaylığın yaşandığı devirlerde yeni yetişen neslin zeka seviyesinde düşüş görülmüş, on senede 7 derecelik bir düşüş yaşanıyormuş. Zira bu çocuklar her işi onlar adına düşünen teknoloji sâyesinde zihinlerini daha az kullanıyorlar dolayısıyla kullanılmayan zihinsel yapılar zaman içinde çürümeye başlıyormuş. Bakın siz oluşan duruma!!!

Bunların yanı sıra dijital bağımlılığı olan insanlar siber saldırılara mâruz kalıyorlar. Çocuklar ve gençler internetin sınır tanımadığını biliyorlar ve onu sonuna kadar kullanmayı tercih ettiklerinde bu şekilde pek çok önü alınamaz vakalarla karşılaşabiliyor hatta intihara kadar sürüklenebiliyorlar. Bu tür siber zorbalık hâdiselerini gerçekleştirenler virüs programlarıyla cihaza girip kameradan çocuğun yaptıklarını izliyor daha sonra elindeki verilerle hem çocuğa hem âilesine zarar vermekle tehdit ederek şantaj yapıyorlar. Bütün bunlara ilâveten kulaklıkla dinlenen yüksek tondaki sesler, kişilerde işitme kaybına sebep oluyor. Youtube videolarıyla büyüyen çocuklarda frekans algısı değişiyor neticede çocuk karşısındakini anlamamaya başlıyor. Bâzı oyunlarla (Mavi Balina gibi) çocuklar intihar edebilecek duruma getiriliyor. Ebeveynler çocukların götürülmeyeceği yerlere gittiklerinde evlerinde çocuklara video açıp gidiyorlar ama 3-5 video sonra cinsel muhtevâlı videolar karşılarına çıkıyor, çocukların ahlâkî konumları zedeleniyor. Anne babalar çocukların arkadaşlarına dikkat gösterdikleri gibi aynen sosyal medya ortamında izlediklerine de daha duyarlı bir hassâsiyet göstermeliler. 

Maalesef bu mecrâlardaki sistem insanları neye dönüştürmek istiyorlarsa insanlar farkında olmadan o yanlı mihrakların istediği kıvama getiriliyor. Neticede kimseyi önemsemeyen, kural tanımayan, hep özgürlükten bahseden bir nesil türüyor. Gençler ahlâki iflâsın eşiğine sürükleniyor, âile mefhumu çöküyor. Bu gidiş çok ama çok tehlikeli bir gidiştir. Hatta son günlerde sosyal medyada şu husus işleniyor; ‘Tanrı’nın (!) yarattığı insan hatâlı, suçlu, kötü alışkanlıkları var. Ama bizim yaratacağımız insanda kötülük olmayacak.’ Deniyor. Yâni bu kesim âdeta tanrıcılık oynuyor. Tamam, eskiden ‘eski nesil-yeni nesil’ arasında bir kuşak çatışması vardı. Ancak bugün her yaş kesimi sosyal medyayı kullandığından bahsedilen yanlışlar her kesimi kapsıyor. Anlayacağınız çatışma bugün her alanda ve her yaş aralığında mevcut.

Bu anlatılanlardan sonra âcilen tedbir alınması gerektiğine hepimiz inanmalıyız. En başta devlet, Diyânet, kurumsal kimliği bulunan konuyla ilgili tüm birimler (Meselâ; Âile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları gibi), Eğitim kurumları, Sanat Dünyâsı Çalışanları, Teknik Kurumlar, Eğitimciler, âileler hepsi hepsi işin içine girmeli, taşın altına elini koymalıdır. Neler yapabiliriz, dersek?

Bu konuda hep tüketim toplumu olduk artık kendi içeriklerimizi kendimiz üreterek bu konuya karşı alternatifler oluşturabiliriz. Bugün hamdolsun bu donanıma sâhip yeterli materyale ve insan birikimine sâhibiz. Diyânet neden bir şeyler yapmaz? Diyoruz. Diyânet muhteva yönlendirmesi yaparak bu sahaya en kısa zamanda sâhip çıkmalı hatta sosyal medya ortamında ilmihal, hadis ve insanların takıldıkları konulara cevap olma mâhiyetinde görünür olmalıdır. Okullarda; ‘medya okuryazarlığı’ dersleri olmalı, okullarda bu konuyla ilgili kulüpler bulunmalı yine okulların sosyal medya hesapları bulunmalı veriler denetlenmeli, psikologlar-sosyologlar eğitim kurumları vasıtasıyla gençleri bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeli. Milli Eğitim Bakanlığı bu işi ciddi boyutta ele alarak çeşitli çalıştaylar, eğitici programlar düzenlemelidir. Sosyal medyada çocukların bildiği pek çok yanlış sunumu ne öğretmenler ne de ana babalar biliyor. Bunlar gerçekten vahim şeyler. .Zaman su gibi akıp gidiyor. Tez elden, geç kalınmadan bu dehşetli menfi gidişata yeni kalcı çözümler üretilmeli, duyarlı olmalıyız diyoruz efendim. Haksız mıyım

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi