Recep Çınar

Recep Çınar

Sosyal medya ve Demircan Edizel diye biri

Sosyal medya ve Demircan Edizel diye biri

İnsanız...

Duygularımız var...

İster istemez etkileniyoruz...

“Etkileniyoruz” demem şundan...

Sosyal medyada yazılıp çizilenler, okuma-yazma bilen her canlıyı, ama olumlu, ama olumsuz mutlaka etkiliyor...

“İstedikleri kadar yazsınlar, istedikleri kadar çizsinler, ben etkilenmem” diyen biri çıkarsa, bilin ki yalan söylüyor...

Şahsen ben de “sosyal medya” denilen “illet”ten son zamanlarda hiç, ama hiç hazzetmiyorum...

Mümkün olsa Facebook ve Instagram hesaplarımı da kapatacağım...

Bugün olmasa, birgün mutlaka...

Çünkü, öyle ağır şeyler paylaşılıyor ki, insan olan insanın içine sindirebileceği türden şeyler değil...

Öyle ağır şeyler yazılıp çiziliyor ki, “dirhemini köpek yese kudurur” cinsinden...

İnsanlara sosyal medya üzerinden kan donduran eleştiriler, acımasızca yüklenmeler, ailelerinin rencide  edilmesi, doğmamış çocuğundan tutun da, doğacak çocuğuna kadar edilen küfürler, asla tasvip edilecek ya da bir insanın kaldırabileceği şeyler değil...

Ne yazık ki, küfürler, hakaret içerikli kelimeler günümüzde sosyal medyanın tabiri caizse bir parçası durumuna gelmiş...

Bir sporcuya mı kızdın ya da bir sanatçıya...

Bir insana, özellikle de bir Müslümana yakışmayacak küfürler, hakaretler, tehditler yapılıyor sosyal medya aracılığı ile...

Hakaret ettiği insanla karşı karşıya gelse, bırakın hakareti, kaçacak delik bulamazlar...

“Teknoloji”ye veya “sosyal medya” denilen bu illete karşı değilim, ama bu şekilde kullanılmasına karşıyım...

İnsanlar, düşüncelerini ve yazmak istediklerini ya da söylemek istediklerini özgürce ifade edebilir veya yazabilirler...

Eyvallah...

Ama, bazen kantarın topuzunu öyle kaçırıyorlar ki, “hakaretler, küfürler, tehditler” gırla gidiyor...

Bu olmuyor işte...

Her zaman, her platformda Müslümanlığı ve Türklüğü ile övünen bu millete, bel altı vuruşlar ya da klavye erkekliği yakışmıyor.

xxx

Sosyal medyaya bir de olumlu tarafından bakalım...

Aslında insanlık için çok yararlı bir buluş...

Haberleşme noktasında, düşündüklerini paylaşma noktasında, insanları eğitme noktasında, inanılmaz bir öğretmen...

Bazen hayat bile kurtarıyor...

Bunun en son örneği İzmirli itfaiyeci Demircan Edizel...

Sosyal medyada gördüğü bir paylaşımla, yedi aylık bir çocuk için donör olmuş, karaciğerinden parça vermiş...

Hiç tanımadığı bir çocuk için hayatını riske atmış...

Bunu nasıl yapmış?

Sosyal medyada “donör aranıyor” paylaşımını gördükten sonra, saniye düşünmeden hastaneye koşmuş...

Dokular da uyuşunca 7 aylık Hüseyin bebek hayata tutunmuş...

İşte bu sosyal medyanın gücü...

İyiye kullanırsan hayat kurtarıyor, kötüye kullanırsan hayat karartıyor...

Olayın sosyal medya konusu bir tarafa...

Esas olan “Demircan Edizel” diye bir adam...

Allah'ın kocamanından, hem de çift yürek verdiği bir adam...

Ciğerinden bir parçayı değil, ciğerinin ve yüreğinin tamamını vermiş...

Hem de zerre tanımadığı bir bebeğe...

Yukarıda, “Mümkün olsa Facebook ve Instagram hesaplarımı da kapatacağım” dediğim sosyal medyada yapılan “donör aranıyor” paylaşımını görünce yapmış bunu...

Evet sosyal medya genellikle “hakaret, küfür ve ipe sapa gelmez” paylaşımlarla dolu...

Seyrek olsa da sosyal medyada bu tür cana can katan paylaşımlara da rastlamak, insanlık adına yüreğimizi serinletiyor, içimizdeki yaşama sevincine destek oluyor...

Helal olsun Demircan'a...

Ne diyebilirim ki başka.

* Donör ne demek? Bir hastaya kök hücrelerini veren kişiye donör denir. Bir kişinin donör olabilmesi için hastayla HLA uyumunun olması şarttır.

*HLA ise en iyi uyan ya da uyum demek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi